1. Bölüm

59 6 1
                                    

"İnsanoğlu yüzyıllardır bu soluk mavi noktanın tam içinde yaşıyordu. Birbirlerine verdikleri zarar o kadar fazlaydı ki neredeyse dünyalarını yaşanmaz hale getirdiler. Gereksiz çatışmalar, görüş ayrılıkları, sınıf farklılıkları, silahlar, doğumlar, ölümler, devletler, gruplar, ideolojiler, sömürgeler, duygular, mantık kargaşası ve daha birçok kendi oluşturdukları kavramlar içinde dönüp durdular. O küçücük noktada kibirlenişleri, günü kurtarmaya çalışmaları ne kadar trajikomik. Eğer bir güç onları durdurmaya çalışmasaydı kendilerinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen zavallı insanlar yüzünden dünyanın geleceği ile dertlenen parlak insanların yapmaya çalıştığı her şey boşa gidecekti. Biz buna engel olduk. İnce eleyip sık dokuduk. Vizyonerler ile Umarsızları birbirlerinden ayırdık. 2 Ayrı dünya oluşturduk. Bugüne kadar yaptıkları seçimler onların hangi tarafta olduğunu belirledi. Artık Umarsızların seçimleri yüzünden Vizyonerler zarar görmeyecekti. Bu 2 ayrı dünyada eminim ki Vizyonerler hayatlarını hiç olmadığı kadar kolay ve rahat yaşayacaklar. Ama Umarsızlar grubu ise bu durumda hayatta kalmakta bile zorlanacaklar. İşte şimdi adalet yerini buluyor. Oyun yeniden başlıyor."

- ROOT

İşte 2 ayrı medeniyet oluşmaya başladı. Umarsızlar günlük işlerine devam ediyor, partiler veriyor, eğlenceler, festivaller düzenlemekten asla vazgeçmiyorlar. Bu ayrılmadan sonra Umarsızların içinden uyananlar çıktı. "Bir şeyler yapmalıyız" diyenler, tehlikeyi önceden sezenler çok az da olsa vardı ve her geçen gün artıyordu.

Vizyonerler ise ayrılmaktan çok memnundular. Fakat farklı düşüncelerde olanlar da var elbet. Bunun bir denge olduğunu ve bu dengeyi bozduklarını söylüyorlar. Çok geçmeden 2 medeniyetinde yıkılacağı kanısındalar ama ROOT onlara kulak vermiyor yaptıkları bu devrimin doğru olduğunu düşünüyordu.

Dünya ikiye bölünmüş ve Umarsızlar dünyanın güney tarafına yerleşmişlerdi. Şayet Umarsızlardan uyanıp Vizyonerlere katılmak isteyenler olursa kuzeye doğru ilerlemek zorundaydı. Bunlardan bir tanesi Baker Frost'du.

Bölünme olduğundan beri Umarsızlarda olmayı hak etmediğini çok iyi biliyordu ama güneyden kuzeye gitmek çok zordu. Çünkü Umarsızlara hiçbir araç, teknolojik bir alet hatta okunacak bir kitap bile bırakılmamıştı. Saf ve ilkel bir yaşam sürüyorlardı. ROOT onların hiçbir gelişmeyi hak etmediğini düşünüyordu. Baker ise ROOT'tan nefret ediyordu. Adil bir dağılım olmadığını söylüyor, her gün gruplaşmalarda antiROOT propagandası yapıyordu.

ROOT ise askerlerini sadece sınırda tutuyor Umarsızların iç işlerine hiçbir şekilde karışmıyordu. Sınırda asker bulundurmasının sebebi ise hiçbir firar girişimine izin vermek istemediklerindendi.

Eğer Umarsızlardan biri bir keşif veya bir buluş yaparsa ROOT'un değerlendirme merkezinden geçer ve eğer onay alırsa Vizyonerlere katılabilirdi.

Umarsızlar yapmaktan hep hoşlandığı şeyi yaptılar ve Devlet kurdular. ROOT'a karşı "BİZ KENDİMİZE YETERİZ!" ve "UMARSIZ OLMADIĞIMIZI HERKES GÖRECEK!" gibi sloganlar oluşturmuşlardı.

Umarsızlar kendi para birimlerini ve iletişimi sağlamak için yepyeni bir alfabe oluşturdular. Kültürleri harmanlayıp birlik olmanın gururunu yaşadılar.

Umarsızlar çoğunluğu politikacılardan oluşuyordu. Kurdukları yeni Devlet çokuluslu bir yapıya sahipti. Oluşturdukları yeni dilin kelime darağacı zayıftı. Devletin görevi ilk olarak görüş farklılıklarından çıkacak sıkıntıları engellemekti. Demokratik bir sistemi ilelebet yaşatmaktı. Eğitimdeki sıkıntıları her sene farklı bir sistemi deneyerek düzeltme çabasındaydı.

Birçok bakanlık kurmaya kulüpler oluşturmaya başlamışlardı. Sıfırdan bir hayatı kabullenmeleri pek uzun sürmedi. Çıkan isyanlar bastırıldı. Yepyeni yerleşik bir yaşama geçildi.

Baker bulundukları yerin dezavantajlarından yakınmaya devam ediyor Devlet ile görüş ayrılıkları yaşadığı için Devletin içinde kendini bulamıyor, sahiplenemiyordu.

Umarsız olmadığı halde Umarsızların içinde bulunmayı kaldıramıyor, umarsızca dünyaya zarar veren insanları gördükçe çılgına dönüyordu. Durdurulamaz bir sonun yaklaştığını biliyordu. Etrafındaki herkesin aptal olması neredeyse onu hayattan vazgeçtirecekti.

Devletinde toplumdan farksız olduğunu söylüyordu. Meydanlara çıkıp hazırladığı Vizyoner kompozisyonlarını haykırıyor kimse yüzüne bile bakmıyordu. Hatta onunla alay eden bir grup bile vardı.

Baker artık çok yorulmuştu. En azından birkaç kişi yanında bulunsaydı çok daha iyi hissedecekti. Kocaman Umarsız bir ülkede yalnız başına karanlığın içinde ufakta olsa bir ışık arıyordu. O ışığın olduğunu biliyordu fakat henüz aydınlanamamıştı.

BÜYÜK SINIFSAL BÖLÜNMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin