"Hiç kimse sana ben gibi bakmaz."
İlk defa dinlemelerine rağmen tüm salon şarkıya eşlik ediyordu. Bu eşsiz bir duyguydu, ruhum yeniden can buluyordu. Tanrım, iyi ki bu kuluna şarkı söyleyebilmeyi lütfettin seni seviyorum.
"Uçtun diyelim göklere değdin peki ya sonra."
Şu an kafamın içindeki tek düşünce tanrıya şükretmek değildi. Karşımdaki yabancı hepsinin önüne geçiyordu zaten. İsmini öğrenmenin zamanı gelmişti.
"Yıldızlar bizim için yağıyo' düşmekten korkma" tanrıım o eşsiz gülümseme..
Gece yarısı karşıma güneşi çıkardın, inanılmaz birşey..
"Bu gece ölebilirim."haklısın Lia bu gece aynı sebepten olmasada ben de ölebilirim.
Tanrım yalvarırım onu benden alma.
Ben Aden'imi buldum. Tabi ya benim Aden'im. Karşımdaydı canlı kanlı.
Dört gündür görmememe rağmen her saniye zihnimde dolaşıyordu.
Temmuz ayının sıcaklığını fazlasıyla tattığımız akşamlardan biriydi. Bunu fırsat bilerek bol beyaz bir tişört giymişti, kısa kot bir şort.. basit ama mükemmeldi. Tepeden umarsızca bağladığı saçlarını yüzünün güzelliğini ortaya çıkarıyordu yine.
Tanrım bu güzellik fazla değil mi, beni öldürüyor bakar mısın?
"Hiç kimse sana ben gibi bakmaz." evet, cidden kimse bu kadar şapşal bir ifadeyle bakamazdı sana.
"Heartbreaker."
"yeah" oh, Tanrım dudakları aralandı şarkıya eşlik edecek, değil mi?
"Anlatma masal." onu tek duydum sanki o ses karmaşasında.
Sonra kısa bir sessizlik. Alkışlar. Gülümseme. O an sadece ikimiz ordayız sandım..
Ufak sahnemizden inip Aden'in yanına yaklaştım. Artık sıra Destan'a gelmişti.
"Acil Servis-Sözlerimi bilmediğim şarkılar."
Güzel seçimdi, biz konuşurken mükemmel bir fon olabilirdi.
En köşedeki masayı seçtik, kalabalıktan uzak ve azıcık loş. Sahi burası neden loştu ki.
"İçecek bir şeyler getireyim mi bize?"
"Olur."
"Imm, ne istersin?" düşünüyor..
Dudakları aralandı. Konuşacak şimdi.
"Meyve suyu." muzip bir gülümseme.
Haydaa bende bira falan getireyim diye düşünüyordum. İçmiyor demek ki. Herkes sen gibi mi Uğur Efendi.
"Hemen geliyorum Aden."
Arkamı döndüm ve hızlı adımlarla bara doğru yürüdüm. Ah şu yüzümdeki şaşkın ifade onu bir kenara itemez miyim?
"Uğur!"
Biri bana sesleniyor..
"Lan Uğur."
Seslensin ne olacak ki.
"Ya gerizekalı bir saattir sana sesleniyorum, cevap versene."
Gerçekten şaşkınım ispatı işte.
"Ha, efendim Kadir." sinirlenmiş mi o, hapı yuttuk desene.
"Ne istiyosun, bişey istediğin yoksa çekil şurdan!" gerçekten çok fazla gergin ne oluyordu bu çocuğa.
"N'oluyo oğlum sana, ne bu sinir. Annecim iyi misin?" dalıp gitti. Aslan parçası kız bekliyo daa.
"Anne bana bak." bir daha deneyelim şansımızı.
"Anne" haha sırıttı şimdi.
"Bana anne demeyi kesicek misin yoksa çullanayım mı tepene?" ellerimi hayır der manasında önümde salladım. Korkmuş gibiydim işte.
"O değilde Aden burda. Çabuk bizim masaya iki meyve suyu bişey getir." arkamı döndüm, yeterince beklettim sanırım kızı. Adımlamaya başlamıştım ki,
"Aden kim lan, şu geçen anlattığın kız mı?" suratına bakıp çocuk gibi başımı salladım.
"Adı Aden miymiş?"
"Yoo, ben koydum bu adı ona" göz kırptım, çıldıracak yine.
Tamam, efendi çocuk olacağım, söz.
"Vaay, neyse sen bekletme kızı."
"Seninle sonra görüşeceğiz Uğur efendi."
ellerini hadi yürü der gibi salladı.