"Demek bana hayali arkadaşının ismini verdin." hoşuna gitmedi mi acaba.
Ama çok yakışıyor sana. Aden.
"Beğendin mi?" başını salladı, bu kadar mı, ah dur gülümsedi bir şey söyleyecek gibi.
"Çok beğendim, çok mutlu oldum." keşke gerçek adını da söylesen bana..
"Hayat Mina." ne
"Efendim."
"Adım Hayat Mina, istersen bunu da kullanabilirsin." sesli mi konuşmuştum ben, bildiğim kadarıyla hayır.
"İçimden ne gelirse söylerim." Mal gibi baktım yüzüne yine. Allahım niye böyleyim ben?
Bir süre kafede oturup muhabbet ettikten sonra sahilde biraz yürüyüş yapma fikrini sundu.
Kabul ettim.
Gevşek arkadaşlarımın yine kendileri gibi gevşek bakışları altında kafeden çıktık.
Tüm gece sabaha kadar sohbet ettik ve aramızdaki ufak duvarları aşıp çok iyi arkadaş olduk. Birbirimizin telefon numaralarını da aldık, olmazsa olmaz değil mi?
Sabaha yakın ayrılma vakti geldi.
Birbirimize 'görüşürüz' dedik.
Ama..
Nerden bilebilirdim ki bu onu son görüşüm olacak.