Sabah dokuza iki kala kapıdaydı Yoongi.
Tüm gece sinirle yatağında dönmüş sonunda uyuya kalmıştı ve işte, açık renkli kot pantolonun üzerine öylesine geçirdiği bir tişört ve tersine taktığı şapkasıyla evlerinin önünde duruyordu şişirdiği yanaklarıyla.
Gördüğü yerde yakasına yapışıp hırpalamak istiyordu Taehyung'u, dövmek de istiyordu elbette ama aklına düşen gözlere dahi kıyamazken karşında olunca ancak bir iki kez sarsacak gücü kuvvetti oluyordu Yoongi'nin.
Dün birden sert çıkışmıştı sevdiceğine ama hak ettiğini düşünüyordu, dahası kendisinin de hak ettiğini düşünüyordu. Boş bakışları penceresinin altındaki portakal ağacına dalmışken tek düşündüğü her şeyi bugün bitireceğiydi.
"Gözün boşluğa daldığında beyin hücrelerinin öldüğünü biliyor muydun hyung?" sol yanından gelen sesle olduğu yerde sıçrayıp burnunun dibindeki dikilen "Namjoon'un kardeşi" olan Taehyung'a çevirdi bakışlarını.
Geniş boğazı olan siyah bir tişört üzerine koyu renk bir kot ceket, altına da ceketinin renginde bir kot giymişti. Daha çok bildiğimiz Taehyung tarzında giyinmişti ama altın renkli çerçeve ben Namjoon'un kardeşi olan Taehyung'um deme görevini üstleniyordu tek başına.
Ellerini ceplerine sıkıştırmış gözlüklü çocuğun kafası kendisinden birkaç santimetre uzakta olan sinirli minik gözlere merak içinde bakıyor, bir tepki bekliyordu istekle. Bir küfür, bir yumruk, bir tebessüm... Hangisi olursa razıydı sarı saçlının bedeninden gelecek olana ancak, Yoongi dümdüz bakıyordu yüzüne.
Bozulsa da boğazını temizleyip gülümsemeye, enerjisini en tepede tutmaya devam etti Taehyung. Eliyle kaldırımın önünde duran üç tekerli bisikleti işaret ederek Yoongi'nin koluna yapıştığı gibi çekiştirmeye başladı arkasından, bir yandan da aralıksız konuşuyordu tabii.
"Bak hyung! Geçtiğimiz yıl doğum günümde bir tek bunu istemiştim ve annemler de kırmayıp almıştı beni. Uzun zamandır binmek istiyordum ama bir türlü fırsatım olmamıştı ama şimdi buradayız. Dün güzelce kontrol ettim her şeyini, temizledim ayrıca. Sen şimdi, buraya otur ve ben de bizi götüreyim. Ama sepetimizi de sıkı tut, tamam mı? Birazcık uzağa gideceğiz aç kalırız bunları düşürürsen..."
Tamam...
Yoongi şaşırmıştı, oldukça fazla şaşırmıştı üstelik. Tek sebebi de karşılaştığı manzara ya da Taehyung'un değişen ruh hali falan değildi. Şaşırmıştı çünkü, bahsi geçen üç tekerlekli Kim ailesinin evine büyük bir kavgaya(?) neden olmuştu.
Çok şey isteyen biri değildi Taehyung ve tüm kardeşler eşyalarını ortaklaşa kullanmaya alışık büyümüştü, Taehyung için bu sınır hediyesi ile tamamlanmış gibiydi. Alınmasının üzerinden aylar geçmesine rağmen ne kendisi kullanmış ne de kardeşlerine kullandırtmıştı. Haliyle de büyük bir kapışma yaşanmıştı üçü arasında Yoongi'nin gözleri önünde.
Namjoon ve Bora kullanmak için ısrar etmiş sonunda ise Taehyung'un büyük resti üzerine susup kalmaları gerekmişti.
"Kullanacağım bir zaman var ve ben istediğimde, o zaman geldiğinde kullanıncaya kadar kimse dokunmayacak, yemin ederim ikinizle de tek kelime etmem."