10 yıl önce, Mayıs
"Chae."
"Hımm." Diye mırıldandı kız elindeki yaprağı kopartmaya devam ederken.
Lalisa'nın dersinin bitmesini beklerken canları sıkıldığı için çalışanlardan kaçmanın bir yolunu bulmuş, en sevdikleri yer olan sarayın arkasındaki bambu korusuna gelmişlerdi. Korudaki bambu ağaçlarının huzurlu sesini ve güzel gölgeliğini keşfettiklerinden beri ne zaman saklanmak ve kafa dinlemek için bir yere ihtiyaçları olsa oraya giderlerdi. Şimdiyse saray mutfağından kaçırıp bambuların arasına serdikleri örtünün üzerine uzanmış, güzel havanın tadını çıkartıyorlardı. Chaeyoung başını Jungkook'un karnına yaslamıştı. Jungkook da kollarını başının altında birleştirmiş bir şekilde gökyüzünü seyrediyordu.
"Geçen gece annemle babamı konuşurken duydum."
Chaeyoung bakışlarını oynadığı yapraktan çekip Jungkook'a baktı. "Ne konuşuyorlardı?"
"Bizi."
Kız anlayamadığını belirten bir bakış attı çocuğa, "Bizi mi? Kral ve Kraliçe neden bizim hakkımızda konuşsun ki?" Birkaç saniye düşündükten sonra devam etti." Son zamanlarda yaramazlık yapmadığımızdan eminim. En son kazara odandaki antika aynayı kırdığımızdan beri daha dikkatli davranıyoruz."
Jungkook sıkıntılı bir nefes verdi. Duyduğu şeyi kızla paylaşıp paylaşmamak konusunda emin değildi ama bunu ondan başka kimseye de anlatamazdı.
"Öyle değil Chaeyoung, bir şey yapmadık zaten. Başka bir şey hakkında konuşuyorlardı."
"Anlatacak mısın artık?" Çattığı kaşlarıyla çıkıştı kız, iyice meraklanmıştı.
"Nişanlıymışız." dedi Jungkook tek nefeste. Sonunda birilerine söylediği için hafiflemiş hissetmişti. Yine de kızın vereceği tepkiyi tahmin edemediğinden dolayı tedirgin hissediyordu.
Kız duyduğu şeyi algılamaya çalıştı birkaç saniye. İri dudakları şaşkınlıkla açılmıştı, Jungkook uzanıp onları kapatmak istedi. Chaeyoung'ı böyle anlarda balığa benzetiyordu.
"Nasıl yani? Bildiğimiz evlenmeden önce yapılan nişan gibi mi?" Kız sesini bulduğunda başını Jungkook'un karnından kaldırdı ve yattığı yerde doğruldu. Jungkook da onun hareketlenmesiyle uzandığı yerden kalkıp oturur pozisyona gelmişti.
"Biz küçükken, ailelerimiz kendi aralarında böyle karar vermiş. Bize ne zaman söyleyecekleri hakkında tartışıyorlardı." dedi Jungkook. Bakışları ellerinde, kızın konuşmasını bekliyordu.
Chaeyoung şaşkındı, midesinin altında bir şeyler hareket etmişti sanki. Sonra Jungkook'un sıkıntılı ifadesini gördü, garip hissettiği halde onu rahatlatmak istedi.
"Hey, çok üzülmüşe benziyorsun. O kadar mı çekilmez bir kızım?" Kızın neşeli çıkan sesine karşılık bakışlarını ellerinden çekip iri gözlerine çevirdi Jungkook. Beklediği gibi kötü bir tepkiyle karşılaşmadığı için rahatlamıştı.
"Kızmadın mı yani?"
Chaeyoung omuz silkti umursamazca. "Kızsam bile bunun önemli olacağını sanmıyorum, çoktan karar verilmiş olmalı." Derin bir nefes çekip devam etti, "Anne ve babanın üzerimde ne kadar emeği olduğunu biliyorsun. Beni onlar büyüttü sayılır. Onlara herhangi bir konuda karşı çıkabileceğimi sanmıyorum."
Gülümsemeye çalıştı Chaeyoung. Buruk bir gülümsemeydi bu," Hem en yakın arkadaşımla evlenmek o kadar da kötü bir şey olmaz herhalde."
Jungkook keyifsizce gülümsedi, "On yaşındasın Chaeyoung, şimdi böyle söylüyorsun ama ilerde böyle düşünmeyeceksin." Sinirle soludu, "On yaşında bir kızla böyle bir konuyu konuşmak zorunda kaldığıma inanamıyorum."
Kız kaşlarını çattı tekrar, "Sen de on ili yaşındasın Jungkook, benden çok büyükmüşsün gibi konuşup durma. Hem neler olacağını bilemezsin." Sert çıkan sesine engel olamadığında boğazını temizledi ve bu sefer yumuşakça konuşmayı denedi.
"Hem böylece sonsuza dek ayrılmamış oluruz, iyi tarafından bakmayı dene."
"Lalisa'nın anne ve babası gibi kavga edip ayrılırsak ne olacak? Seni kaybetmek istemiyorum Chaeyoung." Jungkook üzgünce dudağını büzmüştü, Chaeyoung onun bu tatlı haline karşılık gülümsedi ve serçe parmağını çocuğa uzattı.
"Söz verelim o zaman."
Jungkook'un bakışları kızın serçe parmağından gözlerini bulduğunda anlamaz bir bakış attı.
"Ne için?"
"Ne kadar kavga edersek edelim bir şekilde barışmanın bir yolunu bulmak için."
Bu fikir Jungkook'un hoşuna gitmişti. Gülümseyerek kendi serçe parmağını kızınkine geçirdi, "Pekâlâ, verelim bakalım."
Chaeyoung sinsice sırıttı, "Bir ceza da koymalıyız."
Jungkook devam etmesini belirttiğinde gülüşü genişledi.
"Sözü bozan diğeri onu affedene kadar ona dondurma alsın."
Bu tatlı bölümlerin bitmesine az kaldı, kaos yaklaşıyor. Çok heyecanlıyım. Hatam varsa söylemekten çekinmeyin. Umarım beğenirsiniz ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wildflower
Fanfic"Veliaht Prens Jungkook yaban çiçeğine çok düşkündü." Tell you what I like My wildflower You're the only one who makes me Every time we rosekook. 2020 Temmuz.