İyi okumalar...
İntikam. İçimde hissettiğim tek duygu intikam. Hayatımı, duygularımı, benliğimi, herşeyimi elimden çalan kişiye karşı duyduğum intikam. Ateş Balamir. Sen benim hayatımı mahvettin ama şimdi sıra bende. Şimdi hayatı mahvolan kişi ben değil sen olacaksın. Sen beni olmak istemediğim birisine dönüştürdün. Sen benim hayatımı elimden aldın. İçimde sana karşı beslediğim öfke artık içime sığmıyor bile. Artık zamanı geldi.
Siyah deri sırt çantamıda omzuma takıp kapıyı çalmadan direk içeriye girdim. Kapı çalmak veya izin almak pek adetim değildir. Bu yaptığımla müdür yerinden fırladı resmen. Biraz yüzümü inceleyip bağırmaya başladı.
"Saygısız, terbiyesiz! Sen kim olduğunu sanıyorsun da bu şekilde odama giriyorsun..."
Ve bunun gibi daha bir çok şey.
Bu kadar söz söyledi ama hiç birisini duymadım en sonunda sustuğunda söylediğim şey;"Bittimi? Eğer bittiyse sınıfıma gitmek istiyorum."
Müdür sabır dilercesine bir hareket yapıp tekrar yerine oturdu.
"Zaten normalide beni bulmaz ki. Hep sorunlu öğrenciler hep. Neyse. Adın?"
"Deniz. Deniz Kaya."
Sistemden hangi sınıfta olduğuma baktı ve yerinden kalkıp önüme geçti.
"Beni takip et."
İkinci kata geldiğimizde 12/C yazan sınıfın önünde durup kapıyı tıklattı. Sessizce onu takip ediyordum sadece. Bu suskunluğa kıyamet öncesi sessizlikte denebilirdi.
Müdürle birlikte sınıfa girdiğimizde müdür beni tanıtmakla meşguldü bense hedefim olan o kişiyi aramakla. Sonunda cam kenarının en arka sırasında oturan yakışıklıyla kesişti gözlerimiz. İşte aradığım gözler kesinlikle bu kahvelerdi. O önceden hayranı olduğum ama şimdi nefretle baktığım gözleri bana şaşkınlıkla bakıyordu. Ama bu öyle böyle bir şaşkınlık değildi. Gözlerim yanında oturan sarışın kıza kaydı. Oda bana bakıyordu. Sonuçta okula yeni gelmiştim. Herkezin bakması çok doğal.
Sınıftaki herkez bana bakıyordu. Bir kişi hariç. Ateş'in hemen iki sıra önünde kafasını sıraya gömmüş, kulağında kulaklıklarıyla şarkı dinleyen bir çocuk.
Müdür beni tanıtıp sınıftan çıktı. Sanırım ders Tarih. En sevdiğim derslerden birisidir. İsmini bilmediğim ama Tarih hocası olduğunu bildiğim adam yani öğretmen boş bir yere geçmemi söyledi. Sınıfda çoğu yer boştu. Hatta bir ara şöyle birşey oldu. İkili oturan bir kaç öğrenci yanlarındaki kızları kaldırıp oturmamı istedi. Bunun üzerine sınıftaki bütün kızlar bana nefret ve öfke dolu bakışlar atmaya başladı. Ama hiç birisi umrumda değildi. Hepsini es geçip kafasını sıraya gömen çocuğun yanına oturdum. Ateşin gözlerini üzerimde hissediyordum. Sırt çantamdan siyah kaplı defterimi çıkartıp sıranın üzerine koydum. Ama asıl beklenmeyen şey önceden benim için bir çok şeyi ifade eden ama şimdi basit bir kalemden ibaret olan siyah kalemide defterin üzerine koydum. Şu ana kadar güzel ilerliyordu. Şimdi tenefüsü beklemem gerekiyordu.
Dersin hocası gayet güzel anlatıyordu. Derse odaklanmış dinlerken birden yanımda bir hareketlilik hissettim. Başımı yanıma çevirip bana şaşkınca bakan çocuğa gülümsedim.
Elimi uzatıp;"Selam. Ben Deniz. Yeni geldim bu okula."
Yüzüme alık alık bakmaya başlayınca havada kalan elimi daha yukarıya kaldırıp gözlerinin önünde salladım. Kendine gelip oda elimi sıktı.
"Selam. Hoşgeldin okulumuza. Bu arada bende Mert."
"O zaman tanıştığımıza memnun oldum Mert" diyip daha geniş gülümsedim. Oda bana gülümseyip elimi bıraktı. Tekrar önüme dönüp dersi dinlemeye başladım.
Ders boyunca Ateş başta olmak üzere bütün sınıfın bakışlarını üzerimde hissettim. Tenefüs zili çalmış neredeyse sınıfın yarısı dışarıya çıkmıştı. Bende yerimden yavaşca kalkıp yavaş adımlarla Ateş'in sırasına ilerdim. Önce yanındaki sarışın kıza baktım. Bana biraz öfke ama birazda merakla bakıyordu. Gözlerimi tekrar Ateşe çevirdiğimde onun bakışlarında da merak vardı. Elimde tuttuğum kalemi yavaş bir şekilde sırasına atıp hiçbir şey demeden arkamı dönüp sınıfdan çıktım.
Okulu bilmiyordum. Ama ben adımlarımı merdivenlere yönlendirdim. Merdivenleri takip ederek en üst kata yani çatı katına çıktım. Burası biraz küçüktü ve karanlık. Sadece küçük bir cam vardı ve burayı azda olsa aydınlatıyordu. Camın önünde durup ellerimi kotumun arka ceplerine koydum. Yüzüm cama dönük bir şekilde beklemeye başladım.
Geliyordu. Kokusu gittikce yaklaşıyordu. Zaten geleceğini adım gibi biliyordum. Tam arkamda durdu. Yüzümü ısrarla ona çevirmiyordum.
İlk konuşan oydu."Neden geldin?" İşte beklediğim soru. Bu soruyla yüzümü ona çevirip yaklaştım. O kadar yakınındaydım ki dahada yaklaşarak dudaklarına fısıldadım. "Seni özlemiş olamazmıyım?"
Bunu yüzümdeki alaycı gülüşle söylemiştim ve oda bunun gayet farkındaydı. Ve elbette buraya neden geldiğimin."Deniz. Bak iki yıl önce olanlar berbattı. Biliyorum senin için çok kötü günlerdi. Ama sende biliyorsun ki benim içinde çok kötüydü. İki yıl önce olanlar her ikimiz içinde fazlasıyla can acıtıcı şeylerdi."
Nefes alıp tekrar devam etti.
"Sen o gün hayatını kaybettin. Bende sevdiğim insanı. Sen sadece hayatını kaybettin, ama ben hem sevdiğim kadını hem hayatımı kaybettim. İki yıl boyunca sen içinde nefret biriktirirken ben her gün kendimden nefret ettim. Ben senin yerinede kendimden nefret ettim."
Tüm bunları söylerken yüzünde gerçekten acı çekiyormuşcasına bir ifade vardı.
Kendimi geri çekip gözlerine bakarak konuştum."Sen hiç bir şey kaybetmedin! Bu olayda tek kaybeden vardı. Ve o kişi bendim. Sen benden sadece hayatımı almadın ki! Sen benden herşeyimi aldın! Hayatımı, sevdiğim adamı, aşkımı, tüm güzel duygularımı... sen benden herşeyimi aldın."
Sonlara doğru bağıran sesim kısılmıştı.
Ama hayır. Ben buraya tek bir amaç için geldim. Ve bunun önüne hiç bi şeyin geçmesine izin vermeyeceğim.
Tekrar dikleşerek bir iki adım yaklaştım."Bu zamana kadar acı çeken taraf bendim. Ama bundan sonra acı çeken sen olacaksın. Herşeyin bedelini ödeyeceksin. Ne demişler. Ne ekersen onu biçersin. Herkez elbet bir gün yaptıklarının bedelini öder. Bu doğanın kanunudur."
Tam ağzını açmış bir şey söyleyecekti ama buna fırsat vermedim.
"Zil çaldı. Derse gitmemiz gerek. Ve bence bunun üzerine daha fazla konuşacak bir şey yok. A bu arada... sevgilin varmış. Okula geldiğimden beri herkez Ateş Balamirin sevgilisini konuşuyor. Ateş Balamir. Okulun en yakışıklı en gözde erkeği hiç bir kıza dönüp bakmazken uzun süre sonra sevgili yapmış. Yoksa sevgilin yanında oturan sarışın kızmı? "
Cevap vermedi, zaten cevap vermesinide beklemiyordum. Sadece yüzüme bakıyordu. Hiç bir tepki vermiyordu. Sırıtarak yanından geçip gittim. Merdivenlerin başına gelince adımlarımı durdurup omuzumun üzerinden arkama baktım. Hâla bırkatığım şekilde duruyordu.
"Ne o? Yoksa derse gelmiyor musun?"
Hâla hiç bir tepki vermiyordu.
Gülümseyerek merdivenlerden inmeye başladım. Yavaş yavaş hedefime ulaşıyordum. Bu daha ilk adımdı.🦋🦋🦋
Bölüm sonu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampirella
VampireZamanında sevdiği, aşık olduğu kişiden şimdi intikam almak istiyordu. Ama ya aşkı intikam hırsının önüne geçerse... & & & İntikam. İçimde hissettiğim tek duygu intikam. Hayatımı, duygularımı, benliğimi, herşeyimi elimden çalan kişiye karşı duyduğum...