Ders bittikten hemen sonra hızlı bir şekilde eşyalarımı çantama atıverdim ve sınıftan çıktım.
Hinata'nın dediği gibi bahçeye gidiyordum. Doğruyu söylemek gerekirse içimde tuhaf bir his vardı. Mutluydum en sonunda doğru düzgün konuşabileceğimiz için. Yine de endişeli hissediyordum.
Bahçeye gittiğimde nefes nefese kalmıştım. Neredeyse bomboş olan bahçede gözlerimi gezdirdim. Benim dışımda 5-6 kişi vardı zorlasan. Oldukça sakindi yani.
Biraz daha sağıma baktığımda Hinata'yı gördüm. Kenardaki bankların birinde oturmuş gökyüzüne bakıyordu. Yavaş adımlar ile ona yaklaştığımda tepki vermedi. Dalmıştı ve derin düşünceler içindeydi belli ki.
"Geldim..."
Sesimi duyduktan sonra bana baktı. Gülümsemiyordu. Yorgun bakışlarla beni süzüyordu sadece.
Biraz yana kaydı ve bana baktı. Yanına oturdum. Aynı bankta oturmamıza rağmen yine de uzaktık. En uç noktalarda oturuyorduk. Aramızda bir gerginlik vardı.
"Direkt konuya gireceğim Kageyama. Uzatmak istemiyorum."
Başımı salladım. Ses tonu söyleyeceklerinden korkmama neden olmuştu.
"Aramızda hiçbir şey yok. Biliyorum. Ben sadece sana tek taraflı bir sevgisi olan sıradan biriyim."
Başını bana çevirdi. Gözlerime baktı.
"Ama bunu açık bir şekilde senden de duymak istiyorum. Bir kerelik. Bana açık ol. Bana karşı beslediğin herhangi bir duygu var mı? Merak etme, cevabın hayırsa artık saçma tepkiler vermeyeceğim. Istersen arkadaş kalabiliriz, veya hiç konuşmayız. Ama söz veriyorum artık bana söylediğin gibi sadece takıma odaklanacağım. Hatamı anladım. Üzgünüm."
Ağlamak istiyordum.
Böyle düşünmesi zaten beklenebilir bir şeydi. Yine de bunları böyle güçsüz bir tonda söyleyişi canımı yakmıştı."Hinata, ben seni seviyorum."
Sessizlik.
Tereddütsüz bir şekilde söylediğim cümle Hinata'nın donmasına ve aramızda derin bir sessizliğin yaşanmasına neden olmuştu.
Ama bakışları pek mutlu görünmüyordu.
"Neden yalan söylüyorsun Kageyama? O kadar mı acınası görünüyorum sana?"
Boş gözlerle söylediği şeyler kalbimi acıtmıştı.
"Yalan değil. Seni seviyorum Hinata. Hatta uzun bir zamandır sana söylemek de istiyordum ama doğru zamanı bulamadım."
"Lütfen Kageyama. Bunu yapmana gerek yok."
Bana inanmıyor oluşu beni yıpratıyordu.
"Neden inanmak bu kadar zor geliyor?"
Hinata derin bir nefes verdi.
"İnanmak zor değil. Sadece, eğer senin sevgini kabul edersem incinecek gibi hissediyorum. Bu yüzden reddediyorum."
"Seni böyle hissetmeye iten ne?"
Kırgın ve kızgın bakışları ile bana baktı.
"Cidden saymamı ister misin? Beni nasıl reddettiğinden bahsetmeme gerek var mı?"
Bunu söyledikten sonra sinirle ayağa kalktı. Yumruklarını sıktı.
"Ne kadar ağladım haberin var mı? Beni öpmeye çalıştığın güne ne demeli? Bir de sonra inkar etmene?"
"Hinata, bir kez olsun beni anlamaya çalışamaz mısın? Ilk kez o tür duygular hissettim bir erkeğe karşı. Tereddütlü olmam çok normal! Ayrıca geçmişim hakkında bir şey de bilmiyorsun. Beni çabuk yargılıyorsun!"
"Kes şunu Kageyama! Bana hissettiklerinin ilk olmadığını ikimiz de çok iyi biliyoruz."
"Ne diyorsun sen?"
"Oikawa'dan bahsediyorum. Onunla aranda bir şey var, biliyorum. Ve bunu benden gizliyorsun! "
"Gizledim çünkü açıklama yapmamı gerektirecek biri değildin. Dediğin gibi, aramızda bir şey yoktu! Hem nasıl bilebilirsin ki bunu?"
Hinata utanarak başını eğdi. Bu soru boşluğuna gelmişti.
"Sizi dinlemiş olabilirim...
Revirde, ve birçok yerde...""Bizi mi dinledin...?"
"Tesadüfendi! Hem konuyu bana çekme. Sugawara-san ile konuştuğunuz günü hala unutamıyorum. Resmen bağırarak beni asla sevemeyeceğini söyledin!"
"Duygular değişebilir seni gerizekalı. Hem bu arada mağdur taraf benim. Beni taciz ettiğin günü hala unutmadım!"
Hinata'nın yüzü kıpkırmızı kesildi.
"N-ne..?"
"Tanrım... resmen üstüme atladın o gün. Kuroo-san olmasaydı ne olurdu acaba?"
"Yalan söyleme! Onun rüya olduğundan çok eminim. Yoksa.. değil miydi? Gerçi çok gerçekçiydi..."
Derin bir nefes verdim.
Pekala, ikimizin de bu hikayede hataları vardı. Ikimiz de birçok yanlış yola girip yanlış kararlar vermiştik. Bunu anlamak zor değildi.
Aramızdaki saçma bağırış ve kavgalar durduğunda sessizce birbirimizin gözlerine baktık ayakta. Aptal bir kavgaydı kesinlikle.
Hinata bir süre sonra tutmakta zorlandığı kıkırdamayı serbest bıraktı.
"Ne gülüyorsun...?"
Anlamaz bir yüz ifadesi ile sorduğum soruya gülerek karşılık verdi.
"Yani beni seviyorsun?"
"Bir saattir ne anlatıyordum ben..? Ayrıca takıldığın nokta o mu? Beni taciz ettin!"
"Hâlâ sana inanmıyorum! Onun rüyalarımdan biri olduğuna eminim..."
"Yani bu tür rüyalar mı görüyorsun...?"
"Konuyu başka yere çekme!"
Bu sefer ben de güldüm.
İkimiz de bir süre birbirimize baktık. Daha sonra ben banka oturdum. Hinata da benim yaptığımı yapıp yanıma oturdu. Ancak baştaki gibi uzak değildi, yakındı.
"Şey... konuşmayı baştan almaya ne dersin?"
Sorduğum soruya gülerek cevap verdi.
"İyi fikir, tabii daha sakince..."
****************
Aşırı saçma bir bölümdü biliyorum.
Ne düşünüyorsunuz...?
![](https://img.wattpad.com/cover/179788755-288-k856789.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[KageHina] Kral Yenildi...
FanfictionKageyama'nın anlık siniri ile ağzından çıkan sözler, Hinata'nın aşkını öldürdü. Nereden bilebilirdi onsuz nefes alamayacağını, yaşayamayacağını? Kral yenildi...