"Nisa, senin adına çok üzülüyorum,"dedi Barış ceylan gözlü kıza.
"Neden?" Nisa arkasındaki sıraya yaslanarak sordu, dersin başlamasını bekliyordu. Yeni ders yılı için heyecanlıydı çünkü okul çalışmaları demek arkadaşlarını daha sık görebileceği anlamına geliyordu.
Okul arkadaşları ve tabii ki sevgilisi Jakub olmadan her şey çok daha sıkıcı oluyordu..
"O çocuğun yanına oturmak zorundasın."
Barış çenesiyle bahsettiği çocuğu gösterdi. Nisa çocuğa bakabilmek için arkasına döndü, yanında oturacağı kişi Cemal Can mıydı?
"Cemal hakkında bu kadar kötü olan ne?" Nisa sordu, bariz bir şekilde bundan rahatsız olmuştu. İnsanların başkalarını yargılayışından nefret ediyordu.
"Bilmiyor musun? Söylentiler?" Sanki dünyadaki bilinmesi en doğal şeymiş gibi sordu Barış.
"Evet, söylentileri tabii ki de biliyorum. Ama onlar sadece bir söylenti! Daha onu tanımıyorsun bile, nasıl tüm bunlara inanabiliyorsun?" dedi Nisa ,aptal ve dev arkadaşı yüzünden daha ve daha fazla sinir olmuştu.
Bazen Barış gibi birisiyle nasıl arkadaş olabilmişti aslında o bile merak ediyordu.
Söylentiler Can'ın ürkütücü, emo, soğuk kalpli ve eşcinsel bir ucube olduğu yönündeydi. Bahsi geçen çocuk herkesle zar zor konuşan ve daima yanlız başına oturan, zorbaların kolayca hedef aldığı biriydi.
Can'ın her zaman kalın çerçeveli gözlükler takması onun bir inek gibi durmasına, giydiği siyah ve bol kıyafetlerse onun emo gibi gözükmesine neden oluyordu. Nisa onun için üzgün hissediyordu. Onun utangaç ve sessiz oluşu, belki de insanlar tarafından yanlış anlaşılıyordu. Hatta Can'ın söylentiler ilk çıkmaya başladığında dahi tüm bunlardan haberi yoktu.
İnsanlar bu nefret dolu söylentileri gerçekten canları sıkıldığı için mi uyduruyordu?
Tüm bunlar tamamı ile Nisa'yı sinir ediyordu. Bizzat Cemal'i tanımıyor olsa da ,söylentilerin muhtemelen doğru olmadığını düşünüyordu.
"Her neyse kafana göre takıl, eğer onun tarafından tecavüze uğrarsan bana seni uyarmadığımı söyleme." diyerek gözlerini devirdi Barış.
"Tecavüze falan uğrayacağım yok seni salak!" Ve ardından Nisa, Cemal'in yanındaki sıraya oturdu.
''Merhaba, ben Nisa.''
Cemal,yanına oturmuş olan kıza elini uzattığında ona doğru döndü. Nisa ona doğru gülümsüyordu. Cemal birdenbire birisinin onunla konuşmasına şok olmuştu, normalde insanlar onu görmezden gelir ve mümkün olduğunca ondan uzak durmayı denerdi.Ama neden Nisa denilen bu kız onunla konuşuyordu ki ? Bu bir tür şaka falan mıydı ?
Ama Nisa daha öncesinde Barış ile, Cemal hakkında konuşmuştu yani bu yüzden Cemal belkide Nisa aslında iyi biri olmalı diye düşündü. Evet Cemal,Nisa ve Barış'ın konuşmasını duymuştu, bunu dinlemesine engel olamamıştı ama Barış'ı, onun uzun süreli sevdiği adamı, tüm bu söylentilere inanırken bulması hayal kırıklığına uğratmıştı.
Tabiiki de bunlara inanacaktı...ne bekliyordu ki?
Can yüz ifadesinde belli etmese bile Nisa kendisi ile konuştuğu için şaşkındı.
'Ona cevap vermelimiyim ki?'
Kısa süre sonra yanıt vermeyince Nisa elini geri çekti ama hala gülümsemesini düşürmemişti.
''Sen de Can olmalısın değil mi ? ''
'Beni nerden biliyor..hatta benimle niye konuşuyor ?'
Can, ya bir çok insanın onun hakkında konuştuğundan dolayı gururunun okşandığını hisssetmeliydi ya da tüm herkesin çıkan söylentiler yüzünden onu tanıyor olmasına üzülmeliydi,kestiremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeker Prens ve Tuz Kral/CEMBAR
Fiksi PenggemarSev ya da nefret et, ikisi de benim lehime. Beni seviyorsan, daima kalbinde nefret ediyorsan, aklında olacağım. ÇEVİRİ/UYARLAMA Yazar: Lulu_purple_panda