"Ee, buraya çok sık gelir misin?"
Bakugou, 'şaka mısın sen ya?' bakışlarını Todoroki'ye atarken odanın kapısını kapatıp ellerini beline koydu.
"Burası benim odam, salak."
Todoroki; hâlâ Bakugou'nun evinde olması şokunu üzerinden atamamış, gözüne far tutulmuş tavşan gibi etrafa bakıp saçmalıyordu. Bakugou'nun lafından sonra omzunu silkip bakışlarını bej rengi dolu sade odadan çekti ve Bakugou'nun yüzüne odakladı.
"Ne düz adamsın ya. Buraya azıcık fingirdeşmeye geldik, yaptığın tavırlara bak. Beni bozmaya değdi mi?"
Bakugou, bu cevabı beklemediği için ilk önce şaşkınca baktı ve daha sonra sinirle kaşlarını çatıp yatakta oturan Todoroki ile arasında küçük mesafeyi kapatıp kafasına vurdu.
"Aptal adam, hormonlarını dizginle. Ben azgınım, sen benden de azgınsın. Hem seni buraya oyun oynamaya çağırdım."
"Ama niye direkt odana getirdin?"
Todoroki kafasına aldığı darbe ile kafasını ovarken imayla kaşlarını kaldırdı.
"Bilgisayar benim odamda çünkü."
Yüzündeki kızgın ifadeyi bozmadan usulca Todoroki'nin yanına oturdu, Bakugou. Boş boş bakarak kafasını ovan Todoroki, Bakugou'ya döndü. Bakugou, iç çekip yavaşca Todoroki'nin elini çekip vurduğu yere öpücük bıraktı.
"Geçti mi?"
Todoroki, bu öpücüğü beklemiyordu ama daha fazlasını istiyordu.
"Hayır ama daha fazla kafamı öpersen geçebilir."
"Hangisini?"
İkisi de anlamsız bir şekilde birbirlerine bakarken aynı anda gülmeye başladılar. Todoroki, gülüşlerinin arasında kolunu Bakugou'nun beline sarıp onu kendisine daha çok çekti. Aralarındaki mesafe milimlere düşmüştü. Todoroki'nin nefesi Bakugou'nun yüzünü yalayıp geçiyordu. Bakugou, susup zar zor yutkundu çünkü karşısındaki görüntü tapılacak derecedeydi. Gözündeki yara izinden başlayarak yüzünün her milimini öpme isteği ile doldu. En çok da dudaklarının tadını merak etmek istiyordu. Todoroki, derin nefesler alıyordu. Bu kadar yakınlıktan dolayı kalbi deli gibi atıyordu. Bakugou'nun belinde duran kolu uyuşmuş durumdaydı ama geri adım da atmak istemiyordu.
"Seni bayıltana kadar öpsem ne yapabilirsin ki?"
Todoroki, konuştukça dudakları Bakugou'nun dudaklarına değiyordu. Bakugou, dayanamayıp dudaklarını dudaklarına kapatıp sevdiği adama kelebek öpücüğü bıraktı. Todoroki, boşta kalan diğer elini Bakugou'nun yanağına koydu ve kafasını yana yatırarak minik ve zarif öpücüğü derinleştirdi. Öpücükleri Fransız öpücüğüne dönerken çoktan Todoroki, Bakugou'nun üzerine çıkmıştı. Nefes almak için ayrıldıklarında Todoroki, Bakugou'nun kasıklarına oturup kendini ona sürtmeye başladı. Bakugou boğuk bir şekilde seslice inlerken Todoroki kıkırdadı.
"Şimdi seninkini yemek çok isterim."
Bakugou, Todoroki'nin neyi ima ettiğini anlayınca rezillikleri yüzünden utanması gerektiğini aklının bir köşesine not olarak yazdı. Şu an kucağında kendisine sürtünürken tanrı gibi duran Todoroki'ye tapmakla meşguldü, utanması için zaman yoktu. Ellerini Todoroki'nin kalçasına koyup sıktı ve hareket etmesinde yardımcı oldu. Bakugou'nun bu kadar istekli olması Todoroki'yi güldürdü. Todoroki, ellerini Bakugou'nun tişörtünün içine doğru yolladı. Soğuk parmaklarını sıcacık tende arsızca gezdiriyordu. Daha fazlasını hissetmek için Bakugou'nun tişörtünü çıkardı. Dudaklarını Bakugou'nun boynundan başlayarak kasıklarına kadar gezdirdi. Her yerini öpüp küçük ısırıklar bırakıyordu. Bakugou, zevkten çığlık atmamak için dudağını ısırırken elini Todoroki'nin saçlarında gezdirdi.
İnlemeleri birbirine karışıp odayı doldururken kapının açılmasıyla tüm atmosfer bozulmuştu. Bakugou, refleksle Todoroki'yi hızlı ve sert bir şekilde üstünden itmişti. Todoroki, yataktan düşüp yeri boylarken kapıyı açan kişiye bakınca yerin dokuz kat dibine girmek istedi.
"Oğlumu emmek için benden izin aldın mı?!"
-
🤭🤭🤭🤭