❥
"Yujin, çay için teşekkür ederim. Ben artık kalkayım, biliyorsun Hoseok bu saatlerde dönüyor işten." diyen arkadaşıma mutfaktan duyabileceği yükseklikte bağırarak karşılık verdim. "Tamam Seoyun, şu keklerden koyayım bir kaba eve götürürsün, çocuklar yer."
"Yardım edeyim." hemen yanımdan gelen sesin sahibine döndüm elimdeki keki önümdeki kaba koyarken. "Gerek yok, hallettim sayılır."
Başını yana yatırarak gülümsedi ve tezgaha yaslandı. "Saat bayağı geç oldu. Mektubun gelmedi hâlâ, acaba bu hafta göndermedi mi ki?" dedi.
İçime düşürdüğü kuşku tohumları ile tedirgince ona döndüm. "Acaba bir şey mi oldu ki? Belki de kaptanları izin vermemiştir bu hafta." diye konuştum. Bu sırada çalan kapıyla hızlıca elimdeki kabı tezgaha koydum ve kapıya yürüdüm. Delikten baktığımda gördüğüm kişi ile yüzüme yayılan gülümseme hemen arkamdan gelen arkadaşımın biraz önce içime düşürdüğü kuşku tohumlarını birer birer yok etti.
"Geldi Seoyun." dedim heyecanla kapıyı açarken. Postacının uzattığı mektubu elinden hızlıca çekip içeriye geçerken arkadaşım da arkamdan postacıyı gönderip kapıyı kapatmıştı.
Koltuğa oturup aceleyle mektubu açtım ve içindeki kağıdı çıkardım. Eşimin o güzel el yazısını görünce dolan gözlerimi saklamadan okumaya başladım.
"Benim güzeller güzelim, Manolya'm.
Bugün mektubu son dakikada yetiştirdim. Gemiye yaralı askerlerden bazılarını gönderdiler. Pek iç açıcı şeyler olmadı yani. Taehyung yaralı askerleri almaya giderken omzundan vuruldu. Bu arada Taehyung'u tanıyorsun değil mi? Gemideki yakın arkadaşlarımdan birisi. Neyse ki çabuk yetiştirildiği için kurtuldu.
Düşünsene, Taehyung'a bir şey olsaydı ne yapabilirdik? Ailesine nasıl söylerdik? Hem Taehyung daha yeni nişanlanmış. Kim bilir ne kadar üzülürdü nişanlısı.
Neyse, senin de canını sıkmayayım gemideki dertlerimle. Biraz da sizden bahsedelim değil mi?
Sizden ayrılalı sadece bir ay oldu. Kızımızı ve seni o kadar çok özledim ki bu bir ay sanki bir yıl gibi geliyor. Henüz kızımızın bir fotoğrafı yok bu yüzden her gece yastığımın altındaki, sana ait olan fotoğrafa sarılarak uyuyorum Manolya'm.
Sizi öyle çok seviyorum ki, rüyalarıma giriyorsunuz sürekli. Hiç aklımdan çıkarmıyorum bu sayede. Şimdi gitmem gerekiyor Manolya'm.
Kızımıza ve kendine çok iyi bak lütfen.
Geldiğimde beraber mutlu olabilmek dileğiyle.
Görüşmek üzere.-Kim Seokjin."
Gözümden akan yaşlarımı silip hemen yanımda oturup bana sarılan arkadaşıma karşılık verdim. "Üzülme Yujin, Seokjin geri dönecek ve bebeğinizi birlikte büyütebileceksiniz."
Başımı salladım gülümsemeye çalışarak. "Evet, gelecek ve bebeğimizi beraber büyüteceğiz."
Saçlarımdaki ellerini çekerek göz yaşlarımı teker teker sildi ve son kez sarılıp ayağa kalktı. "Ben artık gideyim, sen de mektubunu yaz."
"Tamam." dedim ve peşinden kapıya doğru yürüdüm. Çok uzatmadan arkadaşımı yolcu edip mektubumla beraber masaya oturdum ve önüme bir kağıt çekip kalemi üzerinde narince gezdirmeye başladım.
"Sevgilim,
Bugün Seoyun geldi. Günüm oldukça güzel geçti yani. Gerçi mektup çok geç geldi. Bir an bu hafta mektup göndermediğini düşündük Seoyun ile ama biz tam bu konuyu konuşurken postacı kapıyı çaldı.
Seoyun biraz önce gitti. Şimdi de sana yazıyorum işte.
Mektubunu okurken Taehyung için çok üzüldüm Seokjin. Ona geçmiş olsun dileklerimi ilet lütfen. Umuyorum ki en kısa sürede iyileşir ve aranıza döner. Kendinize daha çok dikkat etmelisiniz. Orada omzundan yaralanan sen de olabilirdin ya da belki de daha kötü bir yara alabilirdin.
Lütfen, yaralı askerleri almaya giderken yara almayın Seokjin. Ardınızda sizi bekleyen birer aileye sahipsiniz. Eğer size bir şey olursa bizim ne hale düşeceğimizi düşünün ve daha dikkatli olun ne olur?
Sana bir şey olmasından öyle çok korkuyorum ki sevgilim, eğer olur da bize geri dönemezsen bebeğimizin babasız kalacak olması ihtimali bile beni ürkütüyor. Bu düşünceleri aklımdan silmem lazım biliyorum. Çünkü sen, sağ salim geri döneceksin, sana güveniyorum.
Bir sonraki mektubumuzda daha güzel şeyler konuşmak dileğiyle. Seni seviyorum, seni seviyoruz.
Haftaya görüşmek üzere.-Kim Yujin."
__
-Lilya'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cordolium | Seokjin
FanfictionGüzel haberler, gemilere binip sessizce gittiler. Peşinden el sallayan eller, mâzinin ardında bıraktığı uzun soluklu çilelerle soldu, kurudu. Ben, çok bekledim ve sen de hiç gelmedin. Sen geldin, meğer hiç gelmemiştin.