Selaamm fıstıklarımm🧡
Farklı bir şeyler vardı ve ben henüz neler olduğuna bir anlam veremiyordum. Yağızın bana karşı son günlerde ki tavrı cidden can sıkıcı olmaya başlamıştı. Onda alışık olmadığım davranışlar görüyordum ve bu beni epey huzursuz ediyordu.
"Son 2 gündür bana neden böyle davrandığını bir anlam veremiyorum Yağız,"
Bana bakmadı ve elinde ki kalemi ritmik hareketlerle test kitabının üzerine vurmaya başladı. Benden gizledigi bir şeyler olduğu aşikardı. Elinden kalemi sertçe aldım ve biraz daha ses tonumu yükselterek konuştum.
"Bana artik neler olduğunu anlatacak mısın?" Sesim fazla yüksek çıkmış olmalı ki sınıftaki birkaç kişinin dikkatini çekmeyi başarmıştık. Gerginlikle kaldırdığım omuzlarımı indirdim ve daha sakin olmaya çalışarak Yağıza baktım.
"Sana bir açıklama yapmak zorunda değilim Ela, beni rahat bırak."
Bir dakika... Yağız gerçekten beni başında mı savmıştı? O böyle bir adam değildi. Bana sesini yükseltmezdi bile hiçbir zaman. Onun bana gösterdiği tavır kalbimi kırmış olsa da peşini çabucak bırakacak değildim.
"Ben senin sevgilinim,"
"Sevgilim olduğun yeni mi aklına geliyor?"
Söylediği şey ile afalladım. "Bu da ne demek oluyor şimdi?"
"Sadece kendini düşünen bencilin tekisin!"
Bir anda bana bağırması ile ayağa kalkması bir oldu. Gerçek anlamda söylediği şey beni incitmişti. Çünkü ben asla bencil bir insan değildim. Aksine hayatım çevremdeki insanları düşünerek geçmişti. Bugüne kadar ufak tefek tartışmalar dışında kavga etmemiştik ve birbirimize kırıcı da olmamıştık. Ne değişmişti?
Yağız ayaklarını ofkeyle yere vura vura sınıftan çıktı ve gözden kayboldu. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilmiyordum ama bu şekilde gitmesine de izin verecek değildim. Bir süre yeri izledikten sonra alelacele yerimden kalkıp koşar adımlarla sınıftan çıktım.
Sağıma ve soluma bakarak Yağızı görmeye çalıştım ama nafile. Yine de onu okulda aramaktan vazgeçmeyecektim. Neler olduğunu öğrenmeye hakkım vardı.
Arkamı dönmem ile Gökalple burun buruna gelmem bir oldu. Dolu gözlerle ona bakarken beni bu halde gördüğü için o da epey şaşırmış görünüyordu. Onu kenara itip birkaç adım atmıştım ki beni kolumdan tutarak kendisine çevirdi.
"İyi misin?"
Kolumu ellerinin arasından kurtardım ve onun sorusunu cevapsız bırakıp koridorda koşar adım yürümeye devam ettim. Yanından geçtiğim bazı sınıflara göz attim ama Yağızı göremedim. Nerde olduğu hakkında bir fikrim yoktu ama tahmin yürüttüm. Her zaman birlikte oturduğumuz okulun arka bahçesinde ki bankta olabilirdi.
Tam da tahmin ettigim gibi oradaydı. Oturmak yerine ayakta duruyor ve olduğu yerde volta atıyordu.
"Yağız?"
Beni duyduğunda bakışlarımız kesişti. Sıkıntılı bir nefes verdi. Beni görmekten hoşnut olmadığı kesindi. Yavaş adımlarla yaklaştım ve aramızda ki mesafeyi kapattım.
"Bana neyin olduğunu söyleyecek misin?"
Bir süre yüzümü seyretti.
"Hala sorunun ne olduğunu dahi bilmiyorsun Ela,"
"Anlat öyleyse Yağız," inatla çenemi dikleştirdim.
"Bana bir defa nasılsın diye sordun mu günlerdir? Ben evde ne sorunlarla savaşıyorum sen biliyor musun? Tabi sana hava hoş. Bi hayalin yok ki. Üniversite kaygın dahi yok. Ailenin umrunda bile değilsin."
Söyledikleri bir tokat gibi yüzüme çarptı. Yanağımda bir sıcaklık hissettigimde ağladığımı anladım. Gözyaşımı elimle sildim. Bana karşı neden bu kadar kin doluydu? Evet son günlerde onunla çok fazla ilgilenememistim ama bu kadar büyüteceğini bilmiyordum.
Dudakları aralandı. Tekrar bir şeyler söyleyecek gibi oldu ama bakışları arkamda bi noktada durdu. Ne görmüştü bilmiyorum ama konuşmasına devam etmedi.
"Devam etsene Yağız kuş içindekileri," dedim onun aksine sakinlikle. Ama o benimle ilgilenmiyor aksine sadece tek bir noktaya bakıyordu. Neye baktığını merak edip başımı arkama çevirdim.
Gökalp.
Tam arkamızda duruyor ve Yağızla olan göz temasını bir an olsun kesmiyordu. Ortamda ki gerginliği iliklerime kadar hissetmiştim.
"Ona bu şekilde sesini yükseltemezsin," sessizliği ilk bozan Gökalp oldu. Yağız beni kenara itti ve birkaç büyük adımda burun buruna geldiler.
"Ne yapıp yapmayacağımı sana mı soracağım?"
Korku dolu bakışlar ile ikisine bakmayı sürdürdüm. Tüm sınıflar derse girmiş olmalı ki etrafta ne bir öğrenci ne de öğretmen vardı.
"Yanında ki kadının kıymetini bilemeyeceksen kendine adamım deme,"
Gökalpin söyledikleri Yağızın burnundan solumasına neden oldu. Yumruklarını sıktı.
"Haddini bil yoksa ben bildireceğim,"
Aralarına girdim ve birbirlerinden uzaklaşmaları için tüm kuvvetimle ikisini de ittim. Biraz olsun başarılı olmuştum. Gökalp Yağızın aksine daha rahattı. Elleri cebinde öylece olduğu yerde duruyordu ve yüzünde tek bir ifade yoktu.
Evet ondan pek hoşlandığım söylenemezdi ama beni savunması hoşuma gitmişti. Onun bu davranışı kalbimde ki birkaç buzu eritti. Başımı hafifçe iki yana salladım. Aklımdan neler geçiyordu böyle?
"İkinizde kesin şunu," Gökalpe doğru döndüm ve konuşmaya devam ettim. "Sevgilimle arama girme ne yaşıyorsak onunla aramızda,"
"Seni aglatmasına izin vereceğimi sanıyorsan yanılıyorsun!"
Gökalpin bağırması ile Yağız daha çok sinirlendi ve öne doğru atıldı. Tam o sırada bir öğretmen bize doğru seslendi.
"Napiyosunuz orada? Sizin dersiniz yok mu?"
Belki tam bu sırada beden dersimiz var deyip yırtabilirdik ama benim şu an da o öğretmene ihtiyacım vardı. Bu yüzden gerçekleri saklama ihtiyacı duymadım.
"Hocam bu ikisi kavga ediyor," aralarından çekildim ve gerisini öğretmene bırakıp sınırlı adımlarla okul binasina doğru yürüdüm. Şu an da onlarla uğraşacak halim yoktu. Ayrıca tekrar kavga etmelerini istemiyordum.
Hızlı adımlarla sınıfa girip yerime oturdum. Dersi dinliyormuş gibi gözüksem de kafamın içinde binbir çatışma vardı. Ama garip olan Gökalpin davranışı hoşuma gitmişti. Beni savunması ve üzülmemi istememesi ona karşı ısınmamı sağlamıştı.
Gökalp beni bile tavladı bu hareketi ile.
Siz ne düşünüyorsunuz?
💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilimin Kankası | Texting
Teen FictionGokalpdemirr : Sana yenge demek zoruma gidiyordu Gokalpdemirr : Gel sana karım diyeyim. Elaamagozlerielaolmayan : Ne?