"All I want is to be free like birds"
Israrla çalan telefonuma bakmak yerine sadece gecenin karanlığında parlayan şehrin ve evlerin ışıklarına bakıyordum.
2 gün. Ordan kaçmam yada çıkmam. Üzerinden ve üzerimden gecen 2 gün. Altında ezildiğim 2 gün.
Sadede kitaplarda okuduğum yada izlediğim filmlerde bazen gördüğüm ve okuduğum sahne kesitlerini canlı canlı görmüştüm. 2 gündür ne yemek yiyebilmiş nede uyuyabilmiştim.
Oturduğum minderin üzerinde dizlerimi kendime tekrar çekip çenemi dizime koyarak göz yaşlarımı tekrar akıtmıştım. Gözlerimi kapattığım her an o adamların cesetleri aklıma geliyordu. Yerlerdeki kanın kokusu o günkü gibi hala taptaze bir şekilde burnumdaydı.
Korkuyorum anne. Korkuyorum baba. Korkuyorum abla. Lütfen gelin beni yanlız bırakmayın. Telefonum tekrar çaldığında arayana baktığımda tekrar annemdi. Derin bir nefes alarak gözyaşlarımı sildim. Telefonu açacakken gözüm sağ üst köşedeki %5 şarj imgesine takılmıştı.
Boğazımı temizleyerek görmeyeceğini bilsem dahi tebessüm ederek açmıştım telefonu.
-Ahsen. Ah şükürler olsun. Allah aşkına nerdesin sen. Korkudan babanı aradım evine gelip seni kontrol etsin diye şehir dışındaymış sırf senin için döndü.
Annemin sesini duymamla sessizce ağlamaya başladım ve telefonu kapattım. Az olan şarjıma lanet ederek tekrar rehbere girdim ve annemi görüntülü aramakla aramamak arasında kaldım. Vazgeçmekten korkarar direk görüntülü aramaya bastım. Tek istediğim şey bu olanları birine anlatmamdı. Yoksa icimdeki savaş beni öldürcekti.
Annemin hafif tebessümlü yüzü benim ağlayan ve çökmüş yüzümü gördüğü an önce kaşları ardından gözlerindeki duygu değişime şahit olmuştum. 2 gündür lavaboda odada her hangi ayna olan bir yerde ellerimi gözlerime kapatarak geçmeye başlamıştım. Yada delirecek yada intihar edecektim. Kendi gölgemden dahi korkar olmuştum.
- Ahsen sana ne oldu böyle?. Şaşkınlıkla konuşan anneme elimden geldiğince hızlı bir şekilde olanları anlatmam lâzımdı. Gözüm tekrar sağ üst köşeye kaydığında şarjım %3 tü.
Ağlamama hıçkırıklarımda eklendiğinde zar zor konuşmaya başlamıştım.
- Anne sözümü kesme dinle. Bak can güveniliğim belkide tehlikede ben. Derin bir nefes alarak devam edecekken annem bana sorularını sıralıyordu.
- Anne görmemem gereken birşeyi gördüm. 2 tane ölü beden gördüm. Onları nerde ve nasıl öldürdüklerini gördüm.
Şarjım %2 ye düştüğünde ağlamam şiddetlendi. Annemse elleriyle ağzını kapatmış gözünden akan yaşlarla telefonu hızla kavrayarak bir yandan benle konuşuyordu. Arkasına döndüğünde valizini dolaptan çıkarıyordu.
- Hemen evden çık. Hemen. Ya babana yada şehir dışına çık.
- Anne hayır babamın hayatını tehlikeye atamam. Bak dinle.
Gözüm tekrar sarja kaydığında %1 'di. Heyecanla konuşmaya devam ettim.
- Anne karakola gidicem. Sende bir an önce gel korkuyorum lütfen derken hızla yerimden kalktım. Gözüm aşağıdaki beyaz ışığa kaydığında arabadan inen kişiyle annemin konuşmaları dahi bütün ses çıkaran herşey artık uğuldamaydı. Yukarıya baktığında perde arkasından sanki beni görebiliyormuş gibi acımasızca gülmüştü.
Gözümden akan yaşlar çoğalırken çaresizce anneme baktım. Fısıltı çıkan sesimle belkide son cümlelerimi söyledim.
- Geldi. Beni öldürmeye geldi. Anne korkuyorum. Anne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Passione
ChickLitTik tak tik tak. Zaman daralırken donakalmış bir şekilde perdenin arkasından eve yaklaşan celladıma bakıyordum. Bilmek istediğim şey neydi?. Son nefeslerimi nasıl vereceğim mi?. Peki görmek istediğim şey neydi? Nasıl acı çekeceğim mi?. Pencer...