"3"

43 4 26
                                    

Baran'dan;

Yavaşça doğan güneşin ışıkları camda kırılıp minik bir gökkuşağı oluşturmuştu yüzünde. Kirpikleri  özenle dizilmişti. Dudakları ne pembe ne de kırmızıydı. Çok güzel bir rengi vardı. Ve saçlarından yayılan o koku beni öylesine mest etmişti ki, ben de birazdan uykuya dalacaktım. Halk otobüsünde insanların kısık sesle konuşmaları, durakları bildiren kadın derken hiç bir sesi duyamaz olmuştum adeta, onun büyüsünde kaybolurken. Aşk kadar büyük değildi belki de bu yaşadığım, ama sevgiden çok fazlaydı. Sanki ona bakarsam incinecek korkusu yaşıyordum. Elini tuttuğumda zarar veririm düşüncesi beynimi alt üst ediyordu. İlk defa gördüğüm bir kıza sevgiden daha fazlasını besliyordum. Evet şu an sadece sevgiden fazlasıydı. Aşk olamazdı. Aşk bu kadar basit değildi. O kelimenin altında ezilir kalırdım sadece.

Omzumda usulca uyuyan minik yeşil kız, hala düşlerde  iken. Durağa çoktan varmıştık yarım saatin sonuna. Sonra incitmekten korksamda yavaşça omzuna dokunmuş ve uyandırmak için seslenmiştim ona.

"Yeşil kız, hadi geldik. İnmemiz lazım."

O ise hemen gözlerini açmış ve gözlerini ovmaya başlamıştı. Hala uykusu vardı. Aslında küçük ve zayıftı, onu zorlanmadan kucağıma alabilirdim. Ama bu hayatta en istemediğim şey bir kadın veya kıza istemediği bir şeyi yapmaktır. Onu rahatsız etmek istemediğim için uyandırmıştım. Sonra elini tutmuş, oturduğumuz koltuktan kalkmış ve otobüsün kapısının önüne geçmiştik bir kaç insanın arasına.

Açılan kapıdan inmiştik ve rüzgar o andan itibaren vücudumuzu esir almıştı. Esen rüzgar ile birlikte, kokusu daha da yayılmıştı. Çok güzel kokuyordu, çok güzeldi. Uyurken, uyanıkken. Hala el eleydik ve bunu sıkıntı etmiyordu. Vücudu hafif titremişti. O anda durmuş ve üstümdeki hırkayı çıkarmıştım. Yeşillikleri şaşkınlıkla açılmıştı. Ardından önüne geçmiş ve bir bebek edası ile ona hırkayı giydirmiştim. Fermuarını da çektiğimde, kocaman hırkada kaybolmuştu. Yüzünde mahcup ve utangaç bir gülümseme bardı. Ve tekrardan elini tutup az mesafe kalan eve yürümeye başlamıştık. Evet ben de az da olsa üşüyordum ama, elinin hafif sıcaklığı beni ısıtırdı. Ve ben onun için üşümeye razıydım.

Eve gelmiştik. Apartmanın zilini çalmış ve sadece üç katlı olan ama dairelerin geniş olduğu apartmana giriş yapmıştık. İki kat çıkmış ve en üst kata gelip hala ellerimiz birleşikken kapıyı çalmıştım. Tabii kapıyı açınca şaşkınlıktan konuşamayan bir Yaren'in bizi karşılayacağını beklemiyordum.

Veda.Where stories live. Discover now