Karşımda noah, gaten ,caleb, sadie ve el ele tutuşan finn ve iris vardı ve ben sadece finne bakıyordum. "Senin burda ne işin var?" dedim finn tam söyleyecekken iris atıldı "Millie sana sormadım ama finnle geldik rahatsız olmazsın değilmi?" dedi gerçekten bu kadar iyi ve güzel bir kız bu çocukla mı beraberdi?
"Hayır niye sorun olsunki geçin oturun bende yiyecek bişeyler getiriyim" dedim herkes oturunce mutfağa gittim ve yiyecekleri hazırladım. Önümde çok fazla tabak vardı ve ben hepsini taşıyamazdım bu yüzden kızlara seslendim "SADİE VE İRİS MUTFAKTAN BEKLENİYORSUNUZ"
Sadie ve iris hemen yanıma geldiler ve tabakları içeri götürdüler bende iki tabak alıp salona geçtim. "Ne izleyelim?" diye sordu noah "Five feet apart izleyelim"
Film bitmişti ve herkes ağlıyordu. Gerçekten çok güzel bir filmdi ve çok duygusaldı. Filmden sonra herkesin uykusu gelmişti ve evlere dağılmıştık. Benimde çok uykum geldiği için direk odama gittim ve uyudum.
Sabah uyandım, kahvaltımı yaptım ve okula gittim. Saat daha erkendi bu yüzden sınıfta sadece birkaç kişi vardı. Sınıftan çıkıp kantine indim, yiyecek bişeyler aldıktan sonra bahçeye çıktım. Bahçeyi 2. Kere turladıktan sonra sınıfa geri döndüm ve sadienin yanına oturdum. Yaklaşık 10 15 dakika sonra hoca geldi.
Hoca geldikten sonra bişey ararmışçasına etrafa bakıyordu ama kimsenin umrunda değildi. Bende dayanamayıp hocanın yanına gittim. "Ne arıyorsunuz hocam?" dedim hoca gülerek cevap verdi "Ders notlarımı arıyorum ama öğretmenler odasında unutmuşum bana gidip getirebilirmisin?" dedi bende tamam diyip sınıftan çıktım.
Öğretmenler odasının önüne gelince kapıya sıkıştırılmış bir kağıt parçası gördüm. Umursamayıp içeri girdim hocanın ders notlarını aramaya başladım. Tam o anda içeri biri girdi" Hocam kapı bozuk herhalde kapatmayın" dedim ama kapıyı çoktan kapatmıştı.
Arkamı döner dönmez karşımda finni gördüm. "Ya salak sana kapatma dedim niye kapattın? Ya kilitli kaldıysak?" dedim. O kapıyı açmaya çalıştı "Açılmıyor dimi?" dedim. "Evet, burda kaldık. Aman ne güzel!" dedi.
sanki kapatma dememe rağmen kapıyı ben kappatım. "Eee zilin çalmasına ne kadar zaman kaldı?" diye sordum çünkü şuanda sınıf dışında kimse yoktu. "36 dakika var" dedi ve bir koltuğa oturdu. Bende cam kenarındaki koltuğa oturdum.
"Eee nasılsın?" dedim "İyi, sen?" "İyi" sanırım konuşmayı pek seven buri değildi ama 36 dakika boyunca susarsa kesin can sıkıntısından ölürdüm.
"Eee irisle nasıl tanıştınız?" dedim. Aslında merak etmiyordum ama başka bişey sormak aklıma gelmedi. "Sanane" dedi, cidden ben bunu döverim. "Biraz egoistsin galiba ha?" dedim "Evet öyleyim varmı bir problemin?" dedi ciddiyim kafasına uçan tekme atmamak için kendimi zor tutuyorum.
"Yok beyefendi siz böyle suspus oturun bende burda sıkıntıdan patlıyım" dedim ama cecap vermedi. İç çektim ve dışarıyı seyrettim. Öğretmenler odası tam denize bakıyordu bu yüzden çok hoş bir manzarası vardı.
"Güzel manzara değilmi?" dedi finn. "Çok güzel insanı ferahlatıyor" dedim. Bana baktı bende ona baktım. Sonra kapı açıldı ve içeri bayan martel girdi (aklıma soyisim gelmedi) "Siz burda napıyorsunuz?"
Ben tam cevap vericekken finn yanıtladı "Ben ders için fotokopi kağıdı almaya gelmiştim o sırada içerde millie vardı onuda sanırım hocası göndermişti. O bana seslendi kapı bozuk herhalde diye bende duymadim kappattım ve kilitli kaldık."
Bayan martel uzaktan anladığım kadarıyla sert bir kadındı." Tamam. Hadi gidin sınıflarınıza." dedi ve bizde ordan hemen çıktık ve sınıflarımıza doğru yürüdük.
Sınıfa girince herkes bana baktı."Nerede kaldın ders bitti neredeyse?" dedi bayan kenzie. (adını şimdi yazdım kusura bakmayın)
Bende yerime oturdumve cevap verdim "Hocam odanın kapısı bozuktu herhalde bir arkadaşım da girdi benden sonra ona söyledim ama duymadı kilitli kaldık. Sonra bayan martel kapıyı açtı çıktık." dedim.
"Tamam defterini aç." dedi bende hemen defterimi açtım ve bayan kenzienin dediklerini not almaya başladım.
Zil çaldığında hala sabahtan kalma uykum vardı. Bu yüzden sürekli olarak yanımda taşıdığım ufak yastığımı sıraya koydum ve uyumaya başladım.
Yaklaşık 2 veya 3 dakika sonra tamda mayışmışken şiddetli bir ağlama sesi duydum ama pek takmadan uyumaya devam ettim. Bir anda biri "Millie ben çok kötüyüm diye bağırınca hemen kalktım.
Kalkmamla beraber sınıfın köşesinde yere çökmüş bir şekilde ağlayan bir iris gördüm." Aaa bebeğim noldu?" dedim. Ama o konuşamayacak kadar ağlıyordu "Gel lavaboya gidelim" dedim. Oda kabul etti ve lavaboya gittik.
Irisin yüzünü yıkadık birazda olsa kendine gelmişti "Anlat bakalım benim güneşime ne oldu?" dedim. Yüzüme baktı ağlayacağını sandım ama o sakindi sadece 2 gündür uyumamış gibiydi. "Ağlayabilirsin hem iyi gelir ama istersen ağlamadan direk anlat." dedim.
"Finn... O ayrılmak istiyormuş!" dediğinde bi anda ağlamaya başladı. Ben ne olduğunu pek anlamamıştım oda sanki bunu hissetmiş gibi anlatmaya başladı.
"Bak beni yanına çağırdı bende gittim bana elindeki günlüğü uzattı bende herhalde ne yazdigini göstermek için verdi sandım ama içi bomboştu" dedi ve ağlamaya devam etti.
"E ne var bunda canım yazmayı sevmiyordur vermiştir" dedim. Başını iki yana salladı ve devam etti.
"Bak biz o günlüğü sevgili olduğumuz gün almıştık. Birbirimize aşık olduğumuz hergün yazacağımıza yemin ettik. Ama birbirimize aşık olmayı bıraktığımız gün yazmayıda bırakacaktık. Ama o hiçbirşey yazmamış. Ona niye yazmadın diye sordum kurallara uydum dedi!"
"Boşver sen benim tanıdığım en güzel kızlardan birisin o seni haketmiyor. Ondan daha yakışıklılarını bulabilirsin."dedim sonradan dediğimin yanlış olduğunu düşündüm ama bi anda bana sarıldı.
"İyiki varsın millie"
"Sende iyiki varsın" dedim. "Kantinemi insek" dedi iris bebde onayladım ama gözleri çok kızarıktı ve eğer bizimkiler görüse kesin sorgulardı. Bende çantamdan fondöten çıkardım ve irise verdim.
"Al sür bunu eğer seni böyle görürlerse soru yağmuruna tutarlar" iris bana teşekkür etti. İşi bitince kantine doğru yürüdük ama tam kantinin kapısının önündeyken zil çaldı ve sınıfa dönmek zorunda kaldık.
Bay grey sınıfa girdi ve yanında finn ve iki çocuk daha vardı. Ben daha ne olduğunu anlamamışken irise baktım gözleri yeniden dolmaya başlamıştı. "Ağlama lütfen ağlama kendini tut" dedim oda aynı şeyleri içinden söylüyordu.
"Arkadaşlar finn, jeaden ve jack artık bu sınıfta" dedi bay grey. Onlara bişeyler dedi ve jack ve jeadenı yerlerine oturttu. Bay grey Finni nereye oturtucağına kara veremeyince "İris sen ordan kalk maxin yanına otur zaten çok konuşuyorsunuz. Finn sende millienin yanına otur"
Instgram hesabım @stranger_things_fillieisgreat
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABY --->fillie
RomanceA veces quiero tener un globo. Quiero poner todo mi dolor en él y soltarlo en el cielo. Tal vez entonces seré feliz