-3-

33 7 4
                                    

Ben şaşkınlığımı tamamıyla yüzüme yansıtırken iris ise finne ve bay greye nefretle bakıyordu. Bay grey kitaplarımızı çıkarmamızı söyledi ve 2,3 kişi dışında herkes kitabını çıkardı. Kitabımı çıkardım ve bay greyin söylediği sayfayı açtım.

Göz ucuyla finne baktım hala kitabını çıkarmamıştı "Kitabını çıkarsana salak" dedim ama beni takmadı. "Kime diyorum? Bay grey sinirli biridir" bana baktı "Önüne dön ve bana karışma" dedi.

Önüme döndüm ve dersi izlemeye başladım. Ders bitmişti, bay grey finni kitapsız görmesine rağmen bişey demedi. Şahsen şaşırdım çünkü sadienin söylediklerine göre sadece kalemini unutan birine bile aşırı derecede bağrıyormuş.

Sınıftan çıkarken bay grey be finnin konuştuğunu duydum ve kapının arkasından  onları dinlemeye başladım. "Eğer benim sınıfıma geldiysen saygılı ve disiplinli olmak zorundasın finn." "Bu sınıfa gelmeyi ben istemedim baba sen zorla getirttin!"

Kantine inip bizimkilerin yanına oturdum. "Çocuklar birşey oğrendim ama kimseye söylemeyin" dedim herkes onay verince onlara bay greyin finnin babası olduğunu söyledim.

Herkes şaşkınlıkla bana bakarken finn yanımıza geldi. "Millie iki dakika gelirmisin sana birşey demem lazım" dedi sonra gitti o gidince bende onunla birlikte gittim.

Geldiğimiz yer ufak bir depo gibiydi içerde eski sıralar vardı. "Söyle bakalım ne istiyorsun?" dedim yüzüme ciddi bir bakış attı "Neden bizi dinledin? Annen sana gizlice dinlemenin ayıp olduğunu öğretmedimi yoksa?" "Ne demek istiyorsun?" dediğini anlamıştım ama salağa yatmak daha iyiydi.

"Bana bak aptal! Sınıfta bizi dinlediğini biliyorum kimseye anlatmicaksın yoksa senin adını" bileğimi sıkmaya başlamıştı ve çok sıkıyordu "SENİN ADINI OROSPUYA ÇIKARIRIM ANLADINMI BENİ!" Bileğimin çatladığını düşünüyordum çünkü çok acıyordu.

"YAPAMAZSIN!" dedim bu cesaret nerden geliyordu bilmiyorum ama sonunun iyi olmayacağı belliydi. "Sen öyle san öyle bir yaparımki aklın şaşar" bana doğru yaklaşıyordu "Anladınmı?" bana doğru daha fazla yaklaştı ve  "Bence anladın" diyip gitti.

Gerizekalı olduğum için ani bir cesaretle "Yapta görelim o zaman!" dedim. Bunu dememle birlikte arkasını döndü ve bana baktı "SEN KORKAĞIN TEKİSİN VE BANA HİÇ-BİR-ŞEY YAPAMAZSIN!" dememle birlikte gözündeki nefreti gördüm.

"Ne dedin ne dedin?" bana yaklaşıyordu "Birdaha söyle" iyice Bana aç yaklaşınca en fazla ne olabilirki diye düşünerek cevap verdim. "Sen korkağın tekisin ve senden KORKMUYORUM!"

"demek öyle" bunu alay eder gibi söylemişti, ufak ufak tırsıyordum ama ona korktuğumu belli etmek istemiyordum."Bana bak millie, çok kaşınıyorsun! Benim canımı sıkma bende seninkini sıkmiyım anladınmı!"

Ona alayla baktım "Sen öyle san finn GREY" ve yanından geçerek sınıfa gittim. Sınıfa gelince telefonumu çıkardım ve oynamaya başladım. 10 dakika gibi bi süre sonra sınıfın kapısı açıldı. İçeriye kim girdi diye bakınca girenin noah olduğunu gördüm.

"Napıyon bacımsu? O finn bişey yaptımı sana?" dedi. Benim için endişenmiş limon kolanyam."Yok kız napçak bana onda o göt varmı?" "yok" "evet yok  kuru götlü " noah ve müq beyni.

"Eee söyle bakalım millie kimden hoşlanıyorsun?" dediği zaman içimde tuhaf bir his oldu kimden hoşlandığımı biliyordum. Yani daha yeni emin olmuştum. "eee söylesene  ya" diyince kendime geldim. "Kimseden?"

Dedim dedim ama dediğime kendim bile inanmıyordum. "Namık Kemalcilik oynama bana" "İyi be." dedim söylicektim çünkü söylemezsem ısrarla söyleticekti. "Dur ben tahmin ediyim."

"Et bakalım" "Bundan kolay ne var takbiki finn" ciddimiydi bu? Ben ve finnmi? "Yuh noah ya. Bula bula onumu buldun?" "Bula bula onu bulmadım biliyorumda ondan söyledim. Ona nasıl baktığını görmedim sanma"

"Yanlış tahmin amigo louis Partridge aşığım" dediğim zaman gözleri fal taşı gibi açıldı "Sen ciddimisin?" "Evet. Hemde çok"

BABY	--->fillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin