1.0

1.5K 133 56
                                    






"Sence buraya mı asalım yoksa karşı panoya mı?"

Lalisa'nın sorusuyla elimdeki raptiyeleri kenara bırakmış ve ayağa kalkmıştım. Sabahtan beri posterleri okulun etrafına asmaya çalışıyorduk ve ben hayatımda bu kadar zorlu bir şey yaptığımı hatırlamıyordum.

"Bilmiyorum, hangisinde daha iyi durur?" diye sorduğumda o da dudaklarını büzmüş başını iki yana sallamıştı.

"Bence asma, hiçbir yerde güzel durmayacaklar çünkü."

Gelen sesle kafamı arkaya doğru döndürdüğümde gördüğüm tanıdık simayla gözlerimi devirdim. Jeon Jungkook ve sinir bozuculuğu okula giriş yapmıştı.

"Seni ilgilendirmez," diyerek önümdeki raptiyeleri tek tek toplamaya başladığımda ıslık çalmıştı. Posterlerimden birini eline alıp incelemeye başladığında Lalisa'nın yavaşça uzaklaştığını ve ilerdeki panolara bakınıyormuş gibi yaptığını fark etmiştim. Hain. Bizi bilerek burada yalnız bırakmıştı.

"Ne oldu?"

İmalı sesimle kafasını posterden kaldırdığında gözlerindeki şaşkınlığı görebilmiştim. Hafifçe sırıtarak yanına doğru ilerledim. "Etkilendin mi fotoğrafımdan?" diyerek muzip bir ses tonu kullandığımda ağzından hah dolu bir mırıltı döküldü.

"Etkilenecek bir şey yok, fazla siyah-beyaz. Ayrıca küçük. Benimkilerin yanında özellikle."

Kaşlarım dediği şeylerle çatılırken o eliyle arkayı doğru dönmüş ve okul kapısını işaret etmişti. "İşte," bileğindeki kazağı hafifçe sıyırp gözlerini saatinde gezdirdi. "Şimdi," dediğinde büyük bir gürültü kopmuş ve okul kapısının önü karanlığa gömülmüştü. Koridordaki güneş ışığı bir anda yok olduğunda ağzım şaşkınlıktan açılmıştı.

Bunu yapmış olamazdı.

Koşar adım okul kapısına ilerlediğimde tüm kapıyı saran posterle ne yapacağımı bilememiştim. Sinirle Jungkook'a doğru döndüğümde ellerini göğsünde kavuşturmuş şekilde gülerek beni izlediğini fark etmiştim.

"Sinir bozucunun tekisin, Jungkook." Elimle muhtemelen okul binasının tamamen kaplayan posteri işaret ettim, o da sırıtışını hafifçe bozmuş ve gözlerini gözlerime çevirmişti.

Birkaç adım atarak yanıma geldiğinde nefesimi tutmuştum. Sinirlerimi bozmuştu, uğraştığım posterlerin hiçbir önemi kalmamıştı resmen. Okulun dışındaki herkes büyük bir gürültüyle onu alkışlarken bu yarışı çoktan kaybettiğimi biliyordum.

Buna rağmen Jungkook elini hafifçe sağ yanağıma düşmüş saçlarıma götürmüş ve kulağımın arkasına sıkıştırarak kafasını eğmişti. "Senin o güzel posterlerini kimseninn görmemesini istedim."

Eliyle az önce koridora bıraktığım posterleri işaret ettiğinde dediği şeyle kaşlarımı çattım. Dolaylı yoldan da olsa beni kıskandığını mı söylemişti o?

Aramızdaki sessizlik çığlık atarcasına rahatsız olmaya başladığında Lalisa hafifçe öksürmüş ve kendini belli etmişti. Hızlıca Jungkook'u ileriye doğru itip geri çekildim, bu hareketlerine inanmamı bekliyor olamazdı.

O yarışı kaybetmiş olabilirdim, ama bunu kaybetmeyecektim.


Oturduğum yerdeki kahve bardağını elimle bir kez daha sıktığımda daha fazla dayanamayacağımı anlamış ve karton kutuyu çöp kutusuna atmıştım. Sabahtan beri iki aday olarak profesörlerin desteğiyle bir masada oturuyorduk, amacımız konuşup, daha fazla fikir bulmaktı; fakat bizim tek yaptığımız birbirmize bakmaktı. Özellikle ben o kadar sinirli hissediyordum ki her an üstüne atlayıp onu boğabilirdim.

"Seninle adaylık hakkında konuşmayacağım."

Tek düze ses tonumdaki kararlıkla beraber o da gözlerini bana doğru çevirmişti. Kahvedengi irisleri yüzümün her tarafını dikkatle izlerken bunu görmezden gelmeye çalışarak devam ettim.

"Yarın o aptal ceketini de getireceğim."

"Ceket umrumda değil," dedi bir anda sözümü keserek. Sabahki poster muhabbetinden sonra ilk defa konuşuyordu. "Chanyeol'un o yüz ifadesini görmek çok eğlenceliydi."

Histerik bir şekilde kahkaha attım. "Bu mu yani, tek sebebi gerçekten bu mu?"

Omuzlarını silkti. "Sana ceketi ben vermedim sonuçta, küçük bir karışıklık olmuş işte."

Amacı sadece beni sinir etmekti ve bunda gayet de başarılı oluyordu. Etrafta kimse olmasa onu öldürebilirdim bile.

Derin bir nefes verdim. "Aşk ya da arkadaşlık ilişkilerimi incelemeyi kes, Jeon. Özellikle kimi sevdiğimi bulmaya çalışıyorsan, hemen vazgeç derim."

Doğruydu. Birini seviyordum ve Jeon Jungkook da bu tuzağıma hemen atlayarak planımın önünü açmıştı. Bana yapacağı şeylerin hepsini ona yapacaktım. Ne olduğunu şaşıracaktı.

Oyun böyle oynanırdı sonuçta.



Uzun sürdü, üzgünüm.
Yazım yanlışlarını daha sonrdan kontrol edeceğim.

wildflower • rosékook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin