☼EBYT (7) :: Çiçekler içinde bir güneş, güneşin gülüşünde biraz sevgi kırıntısı.

51 4 5
                                    


7. Bir Yaz Akşamı'nın Sarhoşluğu Kalsın Sevgiden Mest Olmuş Dudaklarımız Üzerinde.


"İçine sevgimi koyuyor olduğum için bu yemekler sana güzel geliyor olabilir mi, tıpkı yüzündeki o eşsiz gülümsemen ile beni her seferinde dünyanın en şanslı insanı yaptığını gözler önüne serdiğin gibi?"



Bana eskiden 'Bir hayalin var mı?' deseler güler geçerdim ama şuan oturup yapmadığım her olayın içinde LuHan olması şartı ile aslında onların benim hayalim olduğunu söyleyecek kadar cesurdum.

'Dünyayı sevgi kurtaracak.' sözü bana saçma gelirken sanırım Tanrı sevginin ne anlama geldiğini fark edebilmek adına LuHan'ı işaret etmişti. Sevginin ne demek olduğunu bilmeyen bir insan olarak sevgiyi henüz hala çocuk olan birisi tarafından öğrenmekten asla pişmanlık duymamıştım. Aksine, Tanrı'nın beni bu şekilde bir nevi ödüllendirdiğini düşünüyordum. Gerçekten.. varlığını unuttuğum yaratıcıya karşı nasıl bir sevap işlemiştim de karşılığında LuHan'ın beni kabullenmesini sağlamıştı?

Ben.. onu hak ediyor muydum gerçekten de? Bunun cevabını bana yalnızca LuHan verebilecekti ki o da en azından çabalıyordu, aramızdaki mesafeleri aşabilmek adına.

Tıpkı şuanda başını bacaklarım üzerine bırakmış bir biçimde gökyüzünü izleyerek.

Başımı eğerek saçlarını nazikçe okşarken LuHan gözlerinin üzerindeki yaprakları çekerek resmen güneşin rengine dönüşen gözlerini bana doğru çevirdi. Başını usulca sallayarak ne olduğunu sorduğunda ise eğilerek alnına ufak bir öpücük kondurdum.

"Ne güzelsin.."

LuHan aldığı iltifat karşısında, ellerindeki yaprakları bu sefer benim gözlerime siper etmeyi tercih ettiğinde, dudaklarım önüne gelen ellerinden tekini öptüm. LuHan ellerini bir hışımla kendine çekerek doğrulduğunda ise düşündüğümün aksine bana kızacağını göstermeyen yüzündeki gülümseme ile ben de gülümsedim usulca.

Laboratuvarın yerini öğrenerek bizim orada olmadığımız bir anda oradaki her şeyi yağmalamak adına girip test amaçlı yaptığımız o tek hapı cebe indiren aptallar yüzünden aylardır uğraşmıyormuş gibi ünlü bir restoranın altındaki yerde üç gün boyunca hiç durmadan çalışmak beni yorduğu için abimin elinden resmen kaçıp LuHan'a sığındım her zamanki gibi. LuHan'ın ders çalışmaktan sıkıldığını fark etmemle beraber aklıma gelen bir fikir ile havanın güzel olmasından faydalanarak onunla piknik yapmak istediğimi söylediğimde LuHan bunu hiç düşünmeden kabul etmişti. Her ne kadar dışarıdan bir şeyler almak konusunda ısrar etsem de LuHan bu ısrarlarıma aldırmayarak kendi elleri ile hazırlamıştı her şeyi. Tabii ben de kendi çapımda yardım etmeye çalışmıştım, oranın üzerinde pek durmayalım.

LuHan için bir poşet dolusu kiraz alırken manavın yanındaki dükkan dikkatimi çektiğinde ise sonuç olarak bagaja kirazlar ile birlikte rengarenk bir uçurtma daha girmişti. Her şeyden bi' haber bir halde beni bekleyen LuHan'a bunu söylemek yerine insanların beni arıyor olmasına dayanamayarak telefonumu kapatmış ve bunun hemen ardından beraber yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ederken bir yandan da müzik dinleyip böylece kısa bir süre sonra LuHan'ın sevebileceğini düşündüğüm o yere gelmiştik.

Güneşin doğuşunu ve batışını rahat bir şekilde izleyebileceğimiz, bir asır yaşlarında olan onca ağaçların bulunduğu tepelik bir alana gelmek hem kafa dinlemek hem de uçurtma uçurmak için oldukça mantıklı değil miydi?

Bunun doğru bir karar olduğunu, kendisini tepenin başından bırakarak açıklık alana gelene kadar yuvarlanarak gösteren LuHan kendisini azarlamamı umursamadan yorgun bir halde başını bacaklarım üzerine bırakmış ve bıraktığı anda uyuyakalmıştı. Gözlerinin üzerindeki yaprakları ise uyandığında etrafımıza düşmüş olan yapraklardan çalarak koymuş, yarım saat boyunca öylece durmuştu.

☼EVERY BREATH YOU TAKE - [osh+lhn]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin