Elveda-2

16 1 0
                                    

Kapı açılma sesiyle anca kendine gelen silüetin sahibi, gözlerini yavaşça ekrandan alarak sesin geldiğin yöne doğru döndü. Kapının açılmasıyla zifiri karanlıktaki odaya gözleri kamaştıran bir ışık yaydı. Ancak ışığa aldırış etmeyen silüet, kapıdan içeri giren kişiye konuşması için işaret verdi. Kapıdan giren kişi ise hiç bekletmeden eğilerek konuşmaya başladı.

"Yüce Kral, gemi ışık hızına geçiş için hazırmış. Kaptan Gökaf, size istediğiniz her şeyin hazır olduğunu bildirmemi istedi." dedi ve başını kaldırmadan beklemeye başladı.

Yüce Kral, anında geri cevap verdi. "Kaptana söyle, 'Yolda misafirlerimizi iyi ağırlasın'."

Bunları söyledikten sonra gözlerini yeniden kapayan Yüce Kral. Sanki uykuya dalmış gibi ritmik nefes alış verişine devam etti. Ama bu sefer her nefes alış verişinde sanki zamanda bükülmeler yaşandığına dair işaretler de vardı.

---

Kaptan Gökaf, yukarıdan gelen izinle uzay gemisini ışık hızına soktu. Aynı zamanda hazırlıklarını tamamlayan icra memuru, listedeki seçilmiş askerlerle idman alanında testlere sokuluyorlardı. Yüzlerce askerin bulunduğu bu grupta, S3566 numaralı asker de bulunuyordu.

"Sıradaki!" dedi askerleri muayene eden doktor.

Sırada kendisinin olduğunu fark eden S3566 hemen doktorun yanına koştu ve doktorun talimatlarıyla sağlık kontrolünden neredeyse tam skorla geçti. Ardından diğer kontrollere ve testlere de girdi ve yine hepsinden neredeyse tam skor alarak üst yetkililerin gözüne girmeyi başardı. Tüm kontroller ve testler bittikten sonra da herkes dinlenmek için kendi odalarına geri döndü.

Yorucu bir günün ardından odasına zorla giren S3566 kendini yatağına zor attı. Kendini yatağa attığı anda da oda arkadaşlarını kapıdan içeri girerken gördü ve henüz nefeslerini düzenleyemediklerini görünce kendini daha şanslı hissetti.

Biraz dinlendikten sonra kendine gelen S3566, gün içinde yaşadıklarını gözden geçirmeye başladı. Henüz kavrayamadığı şeylere özellikle odaklandı ama aklındaki sorulara bir türlü cevap bulamıyordu. O yatağında uzanıp öylece düşünürken zaman hızlıca geçti. Ancak düşünmeden duramıyordu. Başı ağrımaya başlayana kadar düşündü ve kafasında cevapsız sorularla uykuya daldı.

---

Uzay gemisi insanların uyumasıyla birlikte sessizliğe gömülmüştü. Uzay gemisinde yalnızca Kaptan Gökaf, herkes uykuya daldıktan sonra ayakta kalmıştı. Kaptan, köprüye girdiğinden beridir dışarıya adımını dahi atmamıştı. Kaptanın gözü iki şey arasında gidip geliyordu. Biri sol eliyle tuttuğu, seçili kontrol ve testlerin askerlerin sonuçlarının listesiydi. Diğeri ise hemen önündeki ekrandı. Uzay boşluğuna uzun süreler bakakaldığı olduğu için etrafındakilerin endişelendiğini fark etti. Ancak bu onu yaptığı şeyden alıkoymadı. Çünkü kendisini ve gemideki tüm herkesi olabilecek bir felaketten kurtarmanın tek yolu buydu.

Diğer yandan kontrol ettiği listede ise tek tek potansiyel askerleri ayırıyordu. Şimdiden yüzlerce kişinin elendiği listede yalnızca altı kişinin ismi işaretliydi. Gözü buradan oraya gidip gelirken arkasındaki kapı sesiyle işine ara vermek zorunda kaldı. Tam dikkatini dağıtana kızacaktı ki köprüye giren kişinin sesiyle kendine geldi.

"Kaptan, bu saatte artık uyumanız lazım değil mi?" dedi gelen kişi.

Kaptan, soruyu duyunca biraz duraksadı ancak duymamış gibi yapmaya devam etti. Aradan biraz süre geçti ve köprüde garip bir sessizlik oluşmaya başladı. En sonunda buna dayanamayan kaptan, soruya cevap vermeye karar verdi.

"Sehot, acil bir şey değilse odana gidip uyuyabilirsin." dedi arkasını dönmeden. Çünkü arkasına dönmesine gerek kalmamıştı. Kişiyi sesinden tanımıştı. Köprüye gelen kişi ikinci kaptan görevindeki Sehot'tu.

Sehot, kaptanın konuyu değiştirmeye çalışmasına şaşırmamıştı. O da sakince kaptanın ritmine uydu.

"Kaptan, elinizdeki listede istediğiniz gibi askerler var mı?" dedi Sehot yavaşça kaptana yaklaşarak.

"Bu liste mi? Buradan en azından yedi tane askeri isimlendirmeyi düşünüyordum ancak görünen o ki yedinci olmaya layık asker yok." dedi kaptan hoşnutsuzluğunu saklamadan.

Sehot, kaptanın söylenmesini aldırmadan yanına geldi ve listeyi gözden geçirmeye başladı. Belli ki kaptanın söylediğine ikna olmamıştı. Ancak kendisi de listeyi gözden geçirince biraz da olsun kaptanın ne demek istediğini anlamıştı. Listede ki tüm en iyiler seçilmiş ve geriye yalnızca ortalamanın üstü askerler kalmıştı. Sehot, biraz düşündükten sonra kaptana sordu.

"Kaptan, neden kalan askerlerden en iyisini seçmiyoruz? Görünüşe göre en iyi seçeneğimiz bu en üstteki askerler." dedi ve kaptana doğru bakış attı.

"Dediğin doğru ama listedeki kalan en iyi asker bir tane bile tam puan alamamış. Beni tek şaşırtan şey tüm kontrollerden ve testlerden neredeyse tam puan alması. Ama bunla bile geçiş sınırını çok esnetiriz." dedi kaptan ve yeniden odağını ekrana çevirdi.

"Kaptan, neden o askere bir şans vermiyoruz. Hem daha iyi bir seçeneğimiz yok. Bir isimli asker eksik olursa büyük bir trajedi yaşanabilir. İyi düşün kaptan." dedi Sehot ve yine kararı kaptana bıraktı.

İkisi ileri geri konuşurken ortak bir noktada buluşup Sehot'un dediği gibi o askere şans vermeye karar verdiler. Bir eli boşalan kaptan üzerinden büyük bir yük kalmış gibi oturduğu yerde bir anda yaslandı ve az da olsa gözlerini dinlendirmek için kapattı.

"Gökaf, kendini bu kadar  zorlamamalısın. Daha göreve yeni başladık ama şimdiden birkaç yıl yaşlanmış gibisin. Kendine bir çeki düzen ver." dedi Sehot, ilk defa kaptanın yüzüne bakarak.

Kaptan, yeni hitap şekline aldırış etmeden dinlenmeye devam etti. O sırada Sehot da kaptanın halini görünce üzüntüsünü gizlemeden kaptanın duyabileceği şekilde mırıldandı.

"Bu gidişle daha hedefimize varmadan öleceksin." dedi ve köprüyü terk etti.

---

Uzay gemisi, uykusunu almış insanların yataktan kalkıp görev yerlerine gitmeleriyle yeniden canlanmıştı. İnsanlar alabilecekleri uykuyu en aza indirmek için senelerdir özel kabinler veya ilaçlar kullanıyorlardı. Bununla beraber insanlara çalışmak için daha çok vakit kalıyordu. Özellikle böyle büyük bir gemi inşa edilirken de hiçbir masraftan kaçınılmamış ve herkes için bir kabin ve gerekli olursa diye birkaç tane uyku hapı verilmişti.

Uykularını alan askerler ilk çağrıda yeniden toplantı salonuna çağrıldılar. Çünkü herkesin heyecanla beklediği sonuçların açıklanmasına az kalmıştı. Prosedürler gereği yapılan açılış konuşmasından sonra olayla ilgilenen baş kişi olarak çalışan İcra Memuru Şepin, kürsüye çıkarak konuşmasına başladı.

"Şimdi sırada adlandırılmak üzere seçilen askerleri açıklıyorum. Birinci asker 0214, ikinci asker 0420, üçüncü asker 1441, dördüncü asker 1919, beşinci asker 2807, altıncı asker 3256 ve son olarak yedinci asker 3566. Numarası okunan askerler adlandırma töreni için benimle tapınakta buluşsunlar." dedi ve salonun dağılmasını söyleyerek kürsüden indi. İsmi okunan askerler ise Şepin'i takip etmeye başladılar

İsmi okunan askerlerden ilk altısı normal bir şekilde giderken yedinci kişi olan S3566 olaya henüz alışamamıştı. O katıldığı kontrol ve testlerden aldığı puanların yetersiz olduğunu bildiği için kazanamayacağını düşünmüştü. Bu sebepten numarası ilk okunduğunda kulaklarına inanamamıştı. O sebepten de sıranın çok gerisinden koşarak anca yetişti. Ona rağmen yaşananlara alışmasının biraz zaman alacağını biliyordu.

---

Bu sırada uzay gemisinin derinlerindeki odaya yeniden sessizlik hakim olmuştu. Artık ekranlarda uzayın gösteren her görüntü anlaşılmaz hale gelmişti. Belli bir şekli olmayan görüntüler yavaşça tek tek kapanarak odada yalnızca bir tane ekran bırakmışlardı. Bu olanları zaten bekliyormuş gibi davranıp, anında gözlerini açan Yüce Kral, önündeki ekrana uzun süredir olmadığı kadar ciddi bir bakış attı...

Düşmüş Tanrı'nın GazabıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin