Elveda-4

11 1 0
                                    

Evren, ucu bucağı olmayan bir yerdi. Normal yaşamlar süren canlıların akıl edemeyeceği kadar büyük... Uzay boşluğu diye adlandırılan alan, evrenin büyük bir çoğunluğunu kaplamaktaydı. Bu uzay boşluğu normalde sessizlik ve ölümle alakalı yazılarda yer alsa da, şu anda hiçbir yazıda yer almayacak olmasına rağmen tarihi bir olay gerçekleşiyordu.

"Hahahaha! Bu kadarcık mı? Bundan sonra biraz daha sert vurmayı denemelisin. Belki o zaman sana bir iki şey öğretebilirim." diye bağırdı Kutsal Işık, sesi uzayı bükerek etrafına dalgalar yayıyordu. Kahkahası durmadan daha da sesli hale geliyordu.

"Çok fazla konuşuyorsun." diyerek Kutsal Işık'ı susturan Yüce Kral, saldırılarına durmadan devam etti.

Savaşları bu şekilde devam ederken etraflarına yaydıkları dalgalar korkunç bir seviyeye ulaşmıştı. İkisi de farklı farklı güçlere sahip olup, normal bir gezegeni cehenneme çevirecek kadar güçlü saldırılar yapıyorlardı. Ancak uzay boşluğunda bu saldırıların etkisi en aza indiğinden uzay gemisindekiler kendi işlerine devam ediyorlardı. Özellikle uzay gemisinin içindeki bir oda normalde olduğunda daha da sessizdi.

---

S3566, o kadar şey yaşadıktan sonra sinir bozucu bir baş ağrısıyla gözlerini açtı. Hafızası gidip geliyordu. Kendisine ne olduğunu hatırlamaya çalıştıkça baş ağrısı artınca pes etmek zorunda kalmıştı. Yattığı yerden doğrularak bulunduğu odanın içine baktı. Odanın içinde gözüne çarpan bir sürü obje vardı ve bunların bir kısmının benzerlerini tapınağa girerken de görmüştü. Halen tapınağın içerisinde bir yerlerde olduğunu anladı. Bunun üzerine aklında başka sorular dolanmaya başladı. Nasıl bu odaya gelmişti? Niye halen tapınağın içerisindeydi? Bu tarz sorular aklına geldikçe başının ağrısı arttı ve bir süre sonra soru sormaktan kendini alı koyması gerekmişti.

Ne olduğunu anlamasa da orada öylece oturmak istemediğinden ilk olarak ayağa kalmakla işe başladı. Ardından odanın içerisinden çıkmak için kapı aramaya başladı. Odada bulunan tek kapıyı fark etmişti ancak yine de dikkatli olmak istiyordu. Her şeyin yolunda olduğundan emin olduğunda odada bulunan tek kapıya doğru yöneldi. Kapıya yaklaştı ve derin bir nefes aldı. Nefesini verdiği anda bulunduğu odada bir esinti başladı. Ancak esinti o kadar kısa sürmüştü ki o bunu fark etmemişti. Kendini hazır hissettiğinde kapı kolunu tutup, yavaşça kapıyı açmaya başladı.

Kapı yavaşça açıldı. Kapı açıldıkça kalp atışının hızlandığını hissedebiliyordu. Ancak o cesaretini kaybetmeden kapıyı açmaya devam etti. Kalbinde hissettiği acı dayanılmaz olmaya başlamıştı ve kapı daha yarısına kadar açılmıştı. Kapıyı açması ne kadar kısa sürse de, kapıyı açması ona neredeyse bütün gücüne mal olmuştu.

Tüm zorluklara rağmen kapıyı açmıştı. Ancak kapının arkasında beklediği şeyi bulamamıştı. Kapının arkası hiçbir yere çıkmıyordu. Karşısında yalnızca uzun bir koridor ve koridorun sonundaki ayna vardı. Koridor başka bir yere çıkmıyordu. Şaşkınlık içerisinde ne yapacağını bilememişti çünkü anlayamadığı iki şey vardı. İlk olarak koridor hiçbir yere çıkmamasına rağmen yüzlerce metre uzunluğundaydı. İkinci olarak da koridorun sonunda duran aynada kendi yansımasını gayet net bir şekilde görebilmesiydi. 

Sanki aynaya uzansa dokunabileceği hissine kapılmıştı. Bununla da kalmamıştı. Aynada kendine bakarken farklı bir şeyler fark etmişti. Gözlerinin içi kapkaraydı. Kendi gözlerinin içine baktıkça etrafının da gözleri gibi karardığını hissetmeye başladı. Kafasını çevirmek istediği halde kendinde o gücü bulamamıştı. Ne yapacağını şaşırmış orada öylece beklemeye başlamıştı.

Düşmüş Tanrı'nın GazabıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin