Elveda-3

17 1 0
                                    

Uzay gemisinin köprüsünde tek başına oturan kaptan henüz gözlerini açmamıştı. Gözlerini kısa bir süreliğine dinlendirmek için kapatmıştı ancak farkında olmadan yorgunluğuna yenik düşerek uyuya kalmıştı.

Aniden kaptanın karşısındaki ekranda parlak bir ışık gözüktü. O kadar parlaktı ki koltuğunda uyuyakalmış kaptanı ışık gözükür gözükmez hemen uyanmıştı. Ancak kaptan kendine gelmeye vakti olmadan ışığı fark etmişti. Işığı görmesiyle ani bir kararla uzay gemisini durdurmak için işlemlere başladı. 

Kaptanın bu yaptığı şey tüm gemiyi sarstı. Geminin sarsılmasıyla kaptanın askeri çipi diğer yetkililerin aramalarıyla dolup taşmıştı. Kaptan onlara aldırış etmeden tüm gemiye anonsa başladı.

"Herkese duyurulur, endişelenecek bir şey yoktur. Gemiye acil duruş yapmak zorunda kalmış bulunmaktayız. Herkes işlerine geri dönsün." dedi ve gerekli kişileri uzay gemisinin köprüsüne çağırdı.

Her şey o kadar hızlı gerçekleşse de sanki bunu daha önce çalışmışlar gibi herkes kaptanın emirlerine uyarak ne derse yaptı. Çok kısa zamanda köprü gemideki tüm üst yetkililerle dolmuştu. Kaptan herkese emirlerini vererek tekrardan gemiyi kontrol altına almayı başarmıştı. Ancak kaptanın aklı geminin kendisinde değil, halen gözünü alamadığı o ekrandaydı.

---

Tüm bunlar gerçekleşirken geminin derinlerindeki kişi de harekete geçmişti. Yavaşça ayağa kalkarak odanın bir ucunda bulunan platforma doğru ilerlemeye başladı. Platforma çıkınca da aniden oradan kayboldu. Tekrardan gözüktüğünde ise uzay gemisinin üstündeki en uç noktadaydı.

Durduğu noktadan kaptanın gördüğü ışığı çok daha net gören Yüce Kral, iki elini de göğsünün iki tarafına da koyarak beklemeye başladı. Hareketleri eskisi gibi yavaş gözükse de dağları yerinden oynatabilecek bir güce sahiplerdi. Ellerini göğsüne koyduğu anda da etrafındaki her şeyi şekil değiştirmeye başlamış gibi bir illüzyon oluşturmuştu. Ciddiliği dışarıya gösterdiği gücünden belli oluyordu.

---

Uzay gemisi ışığa doğru ilerlerken gemideki herkes, durumun kaptanın anonsta bahsettiği kadar basit olmadığı anlamışlardı. Ona rağmen yapabilecekleri bir şey olmadığı bildiklerinden işlerine normal bir şekilde devam ediyorlardı. 

S3566 ve diğer numarası okunan askerler tapınağın girişine çoktan varmışlardı ve son hazırlıkların bitmesini bekliyorlardı. S3566 diğerlerinden ayrı olarak seçildiği gizli bir şey olmadığından, diğer seçilmiş kişilerden garip bakışlar alıyordu. Ancak S3566, bu bakışları görmezden geliyordu çünkü kendisi de olanlara bir açıklama getiremiyordu. 

Tam o sırada tapınağın kapısı açılarak dışarı İcra Memuru Şepin çıktı. Şepin hiç vakit kaybetmeden askerlere ne yapmaları gerektiğini açıkladı. Askerleri numara sırasına soktuktan sonra bir bir onlara içeriye kadar eşlik etmeye başladı. S3566, Şepin'i dışarı çıkarken gördüğünde ona aklındaki soruları soracaktı ki o içeri geri girmişti. 

Zaman hızlıca geçti ve içeri giren S0214, dışarıya sonunda çıktı. Diğerlerinin şaşırtan şey ise içeriye girdiği zamanki halini hiç andırmıyor oluşuydu. Bu sıradakileri daha çok heyecanlandırmıştı. Şepin yine zaman kaybetmeden eski S0214'ü yeni ismiyle Tenam'ı kapı dışında beklemesini söyledi ve sıradaki askerle birlikte yeniden içeriye girdi. 

Zaman yine hızla geçti ve sıra S3566'ya gelmişti bile. Ondan önceki her asker yeni isimlerini almışlardı. Sırayla Tenam, Günam, Mülte, Bükaf, Küman ve Fakay... Bir tek kendisi kalmıştı. Bekledikçe daha da çok meraklanan S3566 en sonunda sıranın ona gelmesiyle hızla Şepin'in peşinden tapınağa girdi.

Düşmüş Tanrı'nın GazabıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin