Yürüyordum. Uzun zamandır yapmak istediğim bir şeye başlamayı düşünüyordum. Çizim yapmayı. Yeteneğim var mıydı? Hayır, yoktu. Ama yapmak istiyordum. Okumuştum bir kitapta, "insanın isterse yapamayacağı bir şey yoktur" diyordu satırların birinde. Denemek istiyordum. Bir süre sonra "keşke yapsaydım" dememek için.
Okula vardığımda düşünceli halimden bir anda çıktım. İnsanlar beni mutlu, neşeli biri olarak bilir. Bu şekilde tanınmayı seviyorum. Çünkü herkes ergenliğin etkisi ile depresif olmuştu. Ya da kötü yola sapmış, yaramaz olmuşlardı. Tabii bazıları. Farklı olmak benim için muhteşem bir şeydi. Sebebini ben de bilmiyorum. Bana göre, farklı olan her şey güzeldir.
Sınıftaki tek yakın arkadaşım olan Ginny'in yanına gittim. Okula başladığım zamandan beri tanışıyoruz. İlk başlarda sınıfta varlığından haberim yoktu. Neden bilmiyorum. Belki de ben çok kaynaşmadığım için, ya da tam tersi. Hatırlamıyorum. Sonra bir şey oldu ve tanıştık. Yabancı dil dersinde yanımda oturan Neville konuşarak sinirimi çok bozmuştu. Ben de ani kalkışla hemen bir arkamda oturan Ron'u yakasından tutup kaldırarak Neville'in yanına fırlatmıştım. Kendim ise Ron'un boşalan yerine- Ginny'in yanına oturmuştum. İşte böylece zamanla bir birimizin en yakını olduk. Garip bir kız, bunu kabul etmeliyim. Erkeklere yüz vermez, arkadaşlıktan öteye asla geçmezdi. Derslerine çok önem verir ve sürekli kendisini annesine kanıtlamalı olduğunu söylerdi.
Okullar bir kaç haftadır ki açıktı. Neşeli gülüşümle, bıyık altından bizi bu güneşin altında bekleten uzun sakallı müdüre kızıyordum.
"Geldi çarpık surat. Hep geç kalıyorsun farkında mısın?"
"Evet farkındayım ve umurumda değil. Ödeve son anda bir kaç şey eklemek aklıma geldi. Kaç sayfa yazdın?"
"Hangi ödev ya? Edebiyat mı, Biyoloji mi?"
"Ginny, edebiyatı yapıp da biyolojiyi yapmadığını söyleme."
"Yapmadım"- dedi masumca. Hukuk okumak istiyordu. Bu yüzden edebiyat, tarih gibi derslere daha çok önem veriyordu. Ben ise psikoloji okumayı çok istiyordum. Bu yüzden de biyolojiye aşırı düşkündüm.
"Teneffüste yardım ederim yapmana. Profesör Sprout'un seni azarlamasına dayanamıyorum Gin'."
"Teşekkür ederim. Edebiyatı yaptın mı sen peki?"
"Yaptım da sonda bir kaç satırı dün gece tamamlamayı unutmuşum. El atarsın ha?"
"Elbette Herm."
Tam da matematik testlerinin ne durumda olduğunu soracaktım ki, okulumuzun baş yapıtı, mükemmel, yakışıklı ve adeta ak sakallı dede diyebileceğimiz müdürü kendisi okulun giriş kapısının çatısı altında, serinde dururken yüksek sesle konuşmaya başladı. Aslına kaba biri değil. Sadece haylazlık yapan çocuklara ders vermeye çalışıyordu. Ama onlardan çok biz çalışkanlar kavruluyorduk.
"Sevgili öğrenciler, saygıdeğer öğretmenler ve saygılı ebeveynler. Hepinizi yeniden burada görmekten memnunum."
Kesin yine bir şeyleri tamir ettirmek için para toplayacak.
"Öğrenciler! Size kaç kere dedik, uyardık ki, lavaboları insanca kullanın. Duvara yazdığınız iğrenç sözleri kimse okumak zorunda değil! Kendinize çeki düzen verin. Lafım herkese değil. Kendini bilmez saygısızlara! Şimdi umarım bu dediğimi dikkate alırsınız. İçeri geçebilirsiniz."
Müdürün susması ile yine öğrencilerin sesleri göklere yükseldi. Dumbledore gerçekten herkesi her seferinde nasıl susturmayı başarıyordu?
Sırayla içeri geçip sınıfımıza geldik. Ginny ve ben yan yana oturuyorduk. Ders programı daha kesinleşmediği için hala kimin dersi olduğunu bilmiyorduk. Bir kaç dakika sonra sınıfa doğru adım sesleri duyulmaya başladı. Filtwick değil. Onun bu kadar hızla yere çarpacak bacakları yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satürn'ün Perisi~ Remione💫
ChickLitSabah uyandığınızda aklınıza ilk kim geliyor? Ya da çok yorulup dinlediğiniz zaman. Yemek yerken, müzik dinlerken, temizlik yaparken, duşta, sokakta, her yerde ve hatta gece uykuya dalmadan önce. Eminim ona çok değer veriyorunuzdur. Benim aklıma ön...