"Yaşadığını zaten biliyordum. Sürpriz olmadı." Selene, sehpadaki bardağı eline alarak karşıdaki sandalyeye oturdu.
Bütün sinirlerinin yavaşça gerildiğini hissedebiliyordu, karşısındaki adam onunla ince bir ipin üstünde dans eder gibi oynuyordu ve başarılı olması kadının sinirlerini daha da bozuyordu.
"Lütfen, Bayan Jonas. Blöf yaptığımı mı düşünüyorsunuz?" Selene göz devirmemek için dişlerini sıktı ve kocaman gülümsedi.
"Hayır, aksine doğruyu söylediğinize tüm kalbimle inanıyorum. Ama ikimiz de biliyoruz ki kanıtlarınız yoksa neye inandığımın bir önemi de olmaz." Adam yavaşça başını sallayarak öne doğru eğildi ve boşalan kadehleri yeniden doldurdu.
"Asistanım size tüm kanıtları gönderdi, kız kardeşinizin Gotham Polis Departmanında çalıştığını da biliyor muydunuz peki?" Selene'in dudaklarından küçük bir kıkırtı döküldü, aklında cinayet senaryoları dönerken gülmek onu daha da öfkelendiriyordu.
"Kendiniz söylüyorsunuz, o benim kız kardeşim. Emin olun hakkında sizin bildiğinizden daha fazla şey biliyorum. Onu ölü göstermek anlaşmamızın bir parçasıydı, işverenim daha verimli bir sonuç alabilmek adına kimse için endişelenmemi istemedi. Kimse için durup arkama bakmamam gerekiyordu. Ben de güvende olacağı süre boyunca ona elimden gelenin en iyisini yapacağımı söyledim ve yaptım da." Sonlara doğru sertleşen sesini kontrol edebilmek adına boğazını temizledi. Karşısındaki genç adam bir parmağını bardağın ağızında gezdirirken ona bakmadan konuştu.
"İşvereniniz aynı şeyin milyarder iş adamları için de geçerli olduğundan bahsetmeyi unuttu sanırım?" Selene kaşlarını kaldırarak kurduğu cümlenin altında kalmamayı denedi.
"Altı yıl boyunca görevimden başka tek bir şeyi bile düşünmedim, bütün arkadaşlık ilişkilerim bile görevi başarıyla tamamlamanın bir parçasıydı. Çıkarlarım dışında kimseyle yakın bir ilişki kurmadım, fotoğraflar gözünüzü yanıltmasın." İçki dolu bardağı geri sehpaya bırakıp rahatlayabilmek için arkasına yaslandı. Adamın ne düşündüğünü biliyordu, sınırlarını elinden geldiğince zorlayacağını da. Eğer biraz daha ileri giderse halının üzerinde bir seksen uzanan beden kendisine ait olmayacağından bunda bir sakınca görmüyordu. Leah görevlerini harfiyen yerine getirdiği sürece can kaybını önemsemezdi.
"Yanlışsam düzeltin ama artık çalışmadığınızı sanıyordum? Bayan Wilson bana görevinizi altı ay önce tamamladığınızı ve Gotham'a dönmek için ayrıldığınızı söylemişti."
Selene yavaşça başını salladı. "Ayrıldım çünkü kız kardeşim artık burada yaşarken güvende değil. Şehirin güvenliğini sağladığını iddia eden kişilerin yöntemleriyse pek kalıcı olmuyor, kendim gelip görmek istedim." Sehpaya bıraktığı bardağı geri alarak içkisinden bir yudum aldı.
"Ve Joker'i öldürerek şehirin güvenliği için ilk adımı atmış oldunuz."
"Evet ve listem uzayıp gidiyor, rica etsem asıl konuya dönebilir miyiz?" Adam başıyla onu onaylayarak hafifçe öne doğru eğildi. Selene hareketlerini dikkatle incelerken duruşunu bozmadı.
"Size bir iş teklifinde bulunmak istiyorum." Selene tek kaşını kaldırdı, nefret ettiği birinden bunu beklemiyordu.
"Yok edilmesini istediğim biri var, ancak size güvenip güvenemeyeceğimi bilmek zorundayım. Sadakatiniz gerçekten bana mı yoksa sadece kendinize mi öğrenmek isterim."
"Kabul edeceğimden emin konuştunuz."
"Kabul edeceğinizi biliyorum. Çünkü etmezseniz kız kardeşinizi öldüreceğim." Adam rahat bir tavırla konuşunca Selene dayanamayarak elindeki bardağı sertçe yanlarındaki duvara vurup kırdı ve aralarındaki sehpayı devirip parçalanmış camı adamın boynuna dayadı.
Aynı anda kapılar gürültüyle açıldı, kadın göremese de kendisine doğrultulan silahların emniyetlerinin açıldığını duyabiliyordu. Düşünmeden cam parçasını biraz daha itti. Gözündeki korkuyu göremeden yakasını bırakmak istemiyordu, konuşmalarının başından beri içinde körelen öfkeyi durduramıyordu.
"Buraya bak!" Başını kapıya doğru çevirirken eli biraz bile yerinden kıpırdamadı. Kız kardeşini yeniden parçalanmış bir halde görünce midesine yumruk yemiş gibi hissetti, yeniden o adamların elinin altında can vermesini izleyebileceği düşüncesi göğsünü daraltıyor, nefes almasını güçleştiriyordu.
Elini çekip adamdan uzaklaştı ve korkak gözlerle her şeyden habersiz onları izleyen kardeşine döndü.
Fazla oyalanmadan önüne gelen saçlarını tek eliyle arkaya attı ve elindeki cam parçalarını silkeledi.
"Ne istiyorsun?" Ses tonu sert ve öfke doluydu, yeni yeni sağlamaya başladığı kontrolün parmaklarının arasından yavaşça kaydığını hissetti.
"Bruce Wayne'i öldür, asıl görevini tamamla ve kız kardeşini geri al."
"Bruce Wayne? Gerçekten mi? Annem de yaşıyor, bilmiyorsan diye."
"Anneni gözünü kırpmadan öldüreceğini bilmiyor muyum sence?"
"Her neyse, fark etmez."
"Kırk sekiz saatin var, senin için fazla bile."
"Son görüşmemizden sonra beni görmek ister mi bilemiyorum. Biraz uzun sürebilir." Adam dudaklarını büzerek ona baktı.
"Kırk sekiz saat Bayan Jonas."
Selene daha fazla zorlamadan başıyla onayladı onu. Bir gözü hala kız kardeşinin üzerindeydi, içinde patlayan özlem duygusunun üzerini kapamak sandığı kadar kolay olmuyordu.
"Uzun zamandır görüşmüyorsunuz, belki biraz konuşmak istersiniz." Selene yeniden başını adama çevirdi.
"Tabii." Adam başka bir şey söylemeden yerinden kalktı ve diğerleriyle birlikte odadan çıktılar.
Selene onlarca duygunun altında kalmamak için hareket etti, kardeşinin gözlerindeki korkuyla karışık merakı görebiliyordu. Dikkatli adımlarla ona yaklaştı. "Kim olduğunu bilmiyorum." diye mırıldandı Scarlett.
Bu, Selene için bir sürpriz olmadığından sadece başını salladı.
"Bilmek zorunda değilsin, bu iş bitince yeniden hayatından çıkacağım." Scarlett kaşlarını kaldırarak onu süzdü.
"Gecenin bir yarısı beni kaçırıyorlar ve benim üzerimden seninle pazarlık yapıyorlar ama sen kim olduğunu söyleme zahmetine bile girmiyor musun?"
Selene sessizliğini koruyunca Scarlett devam etti. "Kız kardeşim olduğunu söylediler," dedi şüpheyle. "Doğru mu?"
Selene başını salladı. "Şuan bu önemli değil, güvenebileceğin birinin ismini vermeni istiyorum."
Scarlett bir anlığına duraksadı ama hemen ardından sorusunu yanıtladı.
"Dick Grayson." Selene geri çekildi. İsmin bir yerden tanıdık geldiğine emindi ama o an çözemeyeceği kadar doluydu kafası.
"Seni incitmelerine asla izin vermem." dedi ona kapıya kadar eşlik ederken. "Sakın bunu unutma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEMESIS-BRUCE WAYNE
Fanfiction"Benim sınırlarım doğru alanlara çizildiler, seninkilerse sadece ölümü kapsıyor." "Benim sınırlarım senin sağlayamadığın adaleti kapsıyor Bruce." [bruce wayne x female!oc] Askıda.