𝟲 • 𝗱𝗲𝘀𝗶𝗿𝗲 𝗳𝗼𝗿 𝗿𝗲𝘃𝗲𝗻𝗴𝗲

206 27 2
                                    

Her şey kız kardeşinin ölümüyle başlamıştı.

Yüzüstü yatan bedenini panikle çevirdiğinde parmaklarına bulaşan kan dün gibi aklındaydı, saatlerce temizleyememişti onu, kuruyup mat bir renk alana kadar parmaklarında tutmuştu.

Kapalı gözleri, kendisininki gibi masmavi irislerini gizlediği için ağlamıştı Selene. Onun kanıyla ıslanmış parmaklarını suratına götürüp gözlerini kapayamadan acıdan dökülen, kurumuş göz yaşlarını kanla silmişti.

Hiç düşünmeden hareketsiz bedenini kucağına aldığını hatırlıyordu, açık kahve saçlarına bulaşan kıpkırmızı, taze kan yere damlarken bile gözüne güzel göründüğünü hatırlıyordu.

Arabayı çalıştırıp bulanık görüşüne aldırmadan beş kilometrelik yolu dakikalar içinde kat etmişti. Hayatında sahip olduğu son şeyi de kaybetmek istememişti, kalbini hala canlı tutan kızkardeşinden ayrılmak istememişti.

Hastanenin uzun koridorlarından birinde dizlerini göğsüne kadar çekmiş, saatlerce ağlayarak yaşaması için tanrı'ya dua etmişti Selene. Hayatında ilk kez o kadar çaresiz hissettiğini hatırlıyordu, bedeni dakikalarca titremiş, belki de hayatında dökmediği kadar gözyaşı dökmüştü.

Ellerindeki kana her baktığında daha da şiddetlenmişti ağlaması, kafasının içinde bir ses durmadan çığlık çığlığa gerçekleri haykırırken onu susturabilmek için hiçbir şey gelmemişti elinden.

Hayatını gerçekten yaşadığı son dönemlerdi onlar. Her Perşembe bir film izlerler, her Cuma dışarıda yerlerdi. Pazartesi yataktan kalkamayışını hatırlıyordu, Scarlett gelip onu zorla kaldırır ve işe gitmesi için hazırlanırken küçük yardımlarda bulunurdu. Beraber yemek yaparken Scarlett bundan nefret ettiği için çoğu zaman somurtsa da beraber bir şeyler yapmaları hoşuna gittiğinden bu sadece dakikalar sürerdi. Selene ayık hissetmediğinde, berbat bir gece geçirdiğinde, ağladığında, öldürdüğü insanların çığlıkları her kafasında yankılandığında yanındaydı o. Ona hayatındaki her şeyden, her andan daha fazla seviyordu.

Öldüğü gece bir büyünün bozuluşuna şahit olmuştu sanki, kalbindeki canlılık yavaşça sönerken hıçkırıkları derinleşmiş, nefesleri keskinleşmişti kadının. Geride bıraktığı hayatına döndürmüştü ölümünün ardındaki karanlık sebep onu.

Gözyaşlarının arasında hırsla duvara fırlattığı şişenin parçalanma sesiyle yemin etmişti, intikam almak için.

Cenazede mavi gözleri gecenin karanlığında bile parlarken cansız bedenine bakma cesaretini bulamamıştı kendisinde. Bir kez daha o acıyı hissetmek istememişti.

Şimdi her şeyin başındaydı o, henüz üç kişi eksilmişti listesinden ve Selene'in o listeyi tamamlamadan, altını kıpkırmızı kalemle çizdiği isimler eksilmeden durmak gibi bir niyeti yoktu. O içindeki insanlığı çoktan yititmişti ve geri döndürmek de istemiyordu. Yıllar onu bu yaşama çoktan alıştırmışken hemen pes etmeyecekti.

Bruce ise fazla geride kalmış biriydi, çocukluğu ve gençliğinin bir kısmına sahipti o. Bazen içinden onunla hiç tanışmamış olmayı bile dilediği oluyordu. Doğruyu söylemek gerekirse onun zayıf noktalarını bilebilecek birinin etrafında olmak rahatsız ediciydi.

Söylediğinin aksine onu öldürmeyecek olsa bile yolundan çekilmesine ihtiyacı vardı. Gözlerini açar açmaz her zamanki o gelişigüzel bakışının ardından konuşmaya başlayacağını biliyordu. Saatlerdir başında beklemesinin başka bir sebebi olabileceğini düşünmeyecek kadar gerçekçi olması gerekmişti.

Birkaç saat arayla iki kez odaya giren doktorla bile birkaç cümleden fazla konuşmamıştı, belli ki kelimelerini kendisine saklıyordu.

Keşke ölseydim, diye düşünmeden edemedi Selene. Ölmek şüphesiz ona yaptığı şeyin doğruluğunu kanıtlamaya çalışmaktan kat kat daha kolay olurdu. Bruce ne yazık ki geceleri büründüğü acımasız kimliğinin ardında bir katil taşımıyordu, onun aksine.

"Gözlerini açacak mısın?" Selene ikinci bir tekrara gerek duymadan gözlerini açıp yatağın yanındaki sandalyede kollarını birbirine bağlamış, pek de sevimli görünmeyen bir surat ifadesiyle kendisini izleyen Bruce'a baktı. Bakışlarında suçluluk ya da yakalanmış olmanın verdiği korku yoktu, her zamanki gibi sert, soğuk ve ardında neler döndüğünü asla anlayamayacağınız bakışları vardı.

"Senin yapacağını düşünmemiştim." Selene umursamazlıkla omuz silkerken sızlayan karnını tutmamak için yumruğunu sıktı.

"Demek ki düşünmeliymişsin, benim sorunum değil." Bruce aldığı cevaptan memnun olmadığını belli eden bir bakış attı.

"Sana güvendiğim için beni mi suçluyorsun?"

"Sadece diyorum ki; nasıl biri olduğumu bildiğin halde aradaki bağlantıyı kurmak istemedin. Şimdi de bana güvendiğini söylüyorsun. Sen bana güvenmedin Bruce. Ben güvenebileceğin son kişi bile değilim ve sen bunu biliyorsun."

Uzatmak istemediğinden olsa gerek Bruce konuyu hızla değiştirdi. "Neden?" Selene gülümsedi.

"Ah, neden şehri katiller ve psikopatlardan temizlediğimi mi merak ediyorsun?" Karnındaki acıya rağmen kadın hiç zorlanmadan hızla doğrulup suratını Bruce'unkine yaklaştırdı.

"Çünkü birilerinin buna cesareti yoktu ve benim vardı. Yaptım. Yeterli mi?" Tekrar geriye yaslanırken suratındaki ifade hala mermer gibi sertti.

"Öldürerek sorunları çözemezsin Selene."

"İzle ve gör."

"Tekrar birini öldürmene izin vermeyeceğim." Selene alayla kaşlarını kaldırdı.

"Bil diye söylüyorum, geceleri altında gizlediğin o siyah kostüm sana bunu söyleyebilme hakkını vermiyor."

"Kabul etmek istemesen bile seni tanıdığımı biliyorsun. Bir sonraki hamleni bilecek kadar iyi tanıyorum seni."

"Öyle mi?"

Saniyeler içinde kocaman ev sert bir patlamayla sarsıldı, boydan boya olan camlar gürültüyle yere inerken Selene vakit kaybetmeden ayağa kalktı. Yanındaki komodinden kaptığı bir vazoyu hiç tereddüt etmeden Bruce'un kafasına geçirdi. Hafifçe sersemlemiş olan adamın sırtına zorlanarak dahi olsa sert bir tekme geçirdi. Bruce yere düşünce oturduğu sandalyeyi karnının üzerine gelecek şekilde yerleştirdi, kadın hızını alamadan karnına çarpan ahşapla birlikte çoktan beyaz tişörtü kırmızı kanla kaplanmıştı bile.

Bruce tekrar ayağa kalktığında Selene elini karnından çekip karnına yumruk attı. Adam neredeyse bundan hiç etkilenmediğinden onu zorlamamak için kollarından sıkıca tuttu.

Selene onun sıkı tutuşundan destek alarak iki ayağıyla karnına bir tekme daha attı. Acıdan sıktığı dişlerini bırakmadan karnının üzerinden suratına birkaç yumruk indirdi.

Nazik ve küçük eller onu belinden tutup çekerken elini boşluğa savurdu. Selene beline dolanmış ellere vurdu, başını geriye atınca duyduğu ses durması için yeterli olmuştu.

"Selene!" Gözleri kararmadan Bruce'un kanla kaplanmış suratına rağmen ona ulaşmak için uzandığını gördü.


Buraya bölüm atmayalı yıllar oldu sanırım..

Hala okuyan var mı aofnelnfel

NEMESIS-BRUCE WAYNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin