"HABERSİZ"

18 4 0
                                    

Sabah kalktığımda saat 7 idi çünkü alarmı kurmuştum.Saat 8 de gemi denize açılacaktı ve ben hala mal gibi tavana bakıyordum her zamanki gibi, kalkarak buna bir son verdim ve cihanı aradım fakat tüm aramalarım cevapsız kalmıştı çünkü telefonu kapalıydı. Ben yine de ne olur ne olmaz diye çantama eşyalarımı sıkıştırmaya başladım sonrasında ise hazırlanmaya.

Yarım saatin ardında saat 07.32 iken telefonum çalmaya başladı arayan cihandı.

  'Canım günaydın kusura bakma açamadım işlerde birkaç aksaklık oldu da' dedi hemen. 'Önemli değil canım ben de hazırlandım senin aramanı beklerken' dedim. 'Tamam ben 5 dakikaya kapının önündeyim sende yavaştan hazırlan' dedi. Tamam diyerek telefon kapattım.

Dediği gibi 5 dakika içerisinde kapımın önünde olmuştu, eşya dolu valizimi elime alırken bir yandan da ayakkabımı giymeye çalışıyordum. Hızlıca merdivenlerden indim ve binanın kapısını açtım ve karşımda cihanı buldum. Yetişmek için 20 dakikamız vardı fakat buradan oraya en hızlı 30 dakika, arabayla hemde. 

 'Cihan yetiştin yetiştin yetişemedin sıçtık.' dedim gülerek, dalgaya vurduğumu o da biliyordu.        'Öyle bir yetiştireceğim ki seni ağzın açık kalacak ama önce kemerini tak ölmeni istemem.'dedi o da bana gülerken. Ama gerçekten korkutuğum için kemerimi hemen takmıştım. 22 dakika sonra gemi iskelesinin orada soluklana soluklana valizlerimizi çıkarmaya çalışırken Cihan'ın telefonu deli gibi çalıyordu. İrkilerek telefona bakan cihan gördüğü isimle hemen telefonu açtı.

'Buyurun Serkan bey' ... 'Evet ben de tatil için iskeleye gelmiştim tam da.' ... 'Evet bir sorun mu vardı?' ben dikkatlice Cihanı dinlerken karşıdaki adamın ne dediğini merak ediyordum fakat hiçbir şey anlamıyordum, sadece cihanın dediklerinden bir şeyler tahmin etmeye çalışıyordum, o da ne kadar olursa artık. 'Peki Serkan bey' ... 'Ben yarım saate orada olurum.' diyerek telefonu kapatmıştı ve ben meraklı gözlerle ona bakıyordum. Gözleri biraz üzgün bakıyordu ve artık ne olduğunu anladım. Bu tatil yalnız geçecek gibi görünüyordu, aslında eve geri dönebilirdim diye düşünürken, tam da anladığım gibi Cihan valizlerini geri arabaya koymaya başladı. 'Kuzu lütfen kusura bakma gelmek isterdim ama bana ihtiyaçları varmış gitmek zorundayım' dedi. ' tabi ki git belki senin sayende bir can daha kurtulur' dedim hemen. 'Ama sen bana bakma git tatiline hem belki bir yakışıklı bulursun şimdi ben gelirsem kısmetin kapanır' diyerek göz kırptı ve aynı anda ben de gözlerimi devirerek güldüm. Tam itiraz edecekken arabasının kapısını açtı ve bana öpücük attı, ben de ona öpücük attım ve el salladım. 

Sıra gelmişti tek  başına tatil yapmaya aklımdan keşke şimdi o da olsa derken bir yandan da valizimi çekiştiriyordum. Sonunda tatil yapacağım geminin önünde dururken bir anda o arabayı gördüm hemen 5 yıl öncesi gelmişti, kanım donmuştu, gözlerim dolmuştu, nutkum tutulmuştu adeta. Gözlerim o katil'i ararken bulamadım acaba hangi gemideydi ya da nasıl bir adamdı, onu bulabilecek miydim ? Aklımda sorular dönerken titremeye başladım, belki onu bulabilirdim, belki ben de onun ciğerini yerinden sökebilirdim. Umarım onu bulurdum. 

Gözlerim dolu dolu gemiye binerken kaptanın yardımcısı bana valizlerimi taşımamda yardımcı oldu ve ismimi sordu ben de söyleyince bana ilk başta koskocaman gemide odamı gösterdi, çok büyüktü fakat tek ben değil 2 kişi daha benle beraber kalacaktı. yardımcı bana arkadaşımın neden gelmeyeceğini sorunca işinin çıktığını ve gelemeyeceğini söyledim, ama aklım hala ondaydı. Keşke arabadan inerken onu görebilseydim. Peki ya onu gördüğümde aklımdan geçenleri ona yapabilecek miydim ? işte orası o zamanki İzel'e kalmıştı.

Eşyalarımı değiştirmem toplamda 20 dakika sürmüştü galiba biraz fazla eşya almıştım. Benimle birlikte o katil de aklımdayken her yere geliyordu. Ve ben delirmekten korkuyordum.

Kafamı rahatsız eden sıkıntılarla beraber odadan çıktım ve masaların olduğu bölüme geldim, herkes birbirini tanıyordu ve yan yana dizilmişlerdi ve ben hiç kimseyi tanımadığım için gitmeye utanıyordum. Nasıl gideceğimi düşünürken bir anda koluma birinin çarpışıyla aklımdaki düşünceler bir anda bulut olmuştu. Kız resmen 100 defa benden özür dilemişti ve bende 100 defa önemli değil demiştim fakat kızda bu kelimelerim işe yaramamış olacak ki bir anda konuşmaya başladı ' Ben tekrardan çok özür dilerim, cidden bilerek olmadı, kusura bakmayın.' demişti. Bende ' bakın bende tekrardan söylüyorum hiç önemli değil zaten canım da acımamıştı.' demiştim. 'Peki madem, yalnızsınız galiba bizimle oturmak ister misiniz ?' diye bir soru yöneltti bana ben de zaten yanına oturacak bir arkadaşım olmadığı için kabul ettim. 'Bu arada ben Sena' diyerek elini uzattı Sena, ben de elimi uzatarak ' Memnun oldum ben de İzel' dedim Senaya. 10 Kişilik bir grubun içine girmiştim ve haliyle çok gerilmiştim. Ve sıra sıra herkesle göz göze geldim hepsi sıcakkanlı insanlara benziyordu. 'Ben Emre.' dedi bir tane çocuk. 'İzel ben de.' dedim çocuğa karşılık olarak, elini uzattı ve bana salak salak sırıttı. Yanından bir kız eli daha uzandı ve 'Ben de Sanem Emre'nin sevgilisi' dedi gözlerini aça aça. Ellerini uzattı ve ben de ellerini sıkıp 'Memnun oldum' dedim.Onun yanından da bir el uzandı ve 'Ben de Sıla tanıştığımıza memnun oldum.' dedi sımsıcak bir gülümsemeyle, ben de aynı şekilde ellerimi ona uzattım ve 'Ben de memnun oldum' dedim aynı gülümsemeyle. 'Ben Melisa' dedi bir kız. 'Memnun oldum' dedim melisaya.

Sıra sıra hepsinin ismini öğrenmiştim. Ada, Oğuz, Zeliş, Tuğba, Kerem ve Barış. Hepsiyle tanışma faslını geçmiştim artık. Kızların hepsi çok güzeldi, erkeklerin ise bir kaçı yakışıklıydı mesela Barış veya Emre ama onun sevgilisi vardı ve sanki Emre'ye bir kere baksam sanki kız arkadaşı kavga çıkaracak gibiydi. Hayır yani zaten böyle bir düşüncem yoktu ama sevgilisini kafese kapatır gibi kolunun altında saklaması çok saçma ki onlar doktor daha da gelişmiş olması lazım ama bu kendine güvenmeyen kızların yaptığı bir salaklıktır. Diye ben kendi kendime konuşurken barış bir anda konuşmaya başladı. ' Ne işle meşgulsün İzel? 'dedi. 'Ben psikologum ama şuan çalışmıyorum.' dedim, merakını gidermek için. 'Neden?' dedi 2 saniyelik bir durgunluk yaşarken 'tabi önemli değilse' demişti. 'Bir sebebi yok aslında.' dedim. Bu sefer başka bir soru yöneltti         ' kaç yaşındasın peki?' '25' dedim. Şaşırdı galiba beklemiyordu. 'Bende 27 yaşındayım dedi' ben de şaşırmıştım daha küçük duruyordu.

 Birazcık daha konuştuktan sonra kahvaltı için masalara yerleştik bir yanımda Barış diğer yanımda Sena.  Kahvaltımızı yaptıktan sonra güneşlenmek için pruvaya geçtik ama ben sıkıldığım için ve biraz da uykum olduğu için herkese bunu söyleyip odama geçtim. Odaya girerken bile aklımda hala o arabanın sahibi vardı ve ben sorularımı susturmakta çok zorlanıyordum. Uyumaya çalıştım ama olmadı, sürekli bir sağ bir sol yaptım, yarım saat sonra dönmekten yorulduğum için uykunun kollarına sarılmıştım.

KATİL'İ ARAYIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin