Resim teknik eğitim dersinde diğer herkes gibi koyu yeşil önlüğümü takıp atölyede bana ayrılan yerde, önümdeki beyaz tuvale atölyenin ortasındaki heykeli resmetmeye çalışıyorum. Bitmek üzere ama köşeleri netleştirirken can sıkıntısından ölecek gibiyim. Resim hocası Bayan Hami yakınlarımda dolaşmadıkça resme odaklanmıyorum, gözlerim dersin başından beri atölyenin kapısında. Bir yandan kapının açılmasını dört gözle beklerken bir yandan havanın serinliğinden yararlanıp giydiğim boğazlı kazağımı çekiştiriyorum. Köprücük kemiğimin üzerindeki izin görünmediğinden emin oluyorum.Dersin bitmesine az kala umudumu kaybediyorum, dünden sonra gelmeyeceğini biliyorum. Ama nedenini anlayamıyorum. Dünkü partinin sahibi Hyunjin bile yarı ayık bir şekilde fakülteye gelmişken onun neden gelmediğini anlayamıyorum. İlk başta benim yüzümden olduğunu düşünüyorum. Ama sonra dün geceki yüz ifadesi aklıma geliyor, öyle biri olmadığını hatırlıyorum.
Zaman geçtikçe feci şekilde endişelenmeye başlıyorum. Aklımdaki türlü türlü senaryolar, yarı sarhoş bir şekilde Felix'den ödünç aldığı arabayla beni eve bıraktıktan sonra eve dönemediğini söylüyor. Senaryoları inkar ederken tırnaklarımı kemirmemek için zor tutuyorum kendimi, içleri boya dolu çünkü.
Daldığım hayal dünyamdan Bayan Hami'nin omzuma dokunup adımı söylemesiyle çıkıyorum. "Yuong..."
Mırıldanarak cevap veriyorum, suratında alaylı bir sırıtış oluşuyor. "Sanırım tuvali geç teslim edeceksin." Önce önümdeki tamamlanmamış resme sonra da saate bakıyorum, dersin bitmesine az kalmış.
"Özür dilerim, ben..." Bayan Hami ellerini çırpıp sözümü kesiyor. "Öyleyse bugün atölyeyi temizleyecek ikinci kişi de belli oldu. Jeongin ve Yuong şimdiden ellerinize sağlık."
Kapı tarafında boşta kalan tuvalin önünde eşyalarını nefes nefese hazırlamaya çalışan Jeongin'e bakıyorum. Ceketini aceleyle çıkarıyor, gök mavisi kazağının kollarını sıvıyor. Göz altları koyulaşmış, yüzü sanırsam koşmaktan kızarmış, nefes seslerini çok net duyuyorum.
Taburesine oturmadan önce bana bakıyor, biraz dona kalmış gibi. Dudakları selam vermek adına kıvrılmadan önce bakışlarımı tuvalime çeviriyorum. Ondan olabildiğince kaçmak istiyorum, gerçekleri konuşacağımız günün bugün olmasını istemiyorum.
Dakikalar çabucak birbirini kovalıyor, zil çaldığında öğrenciler ellerini aceleyle yıkayıp çıkmadan önce Bayan Hami ortadaki heykelin yanına geçip yapmamız gerekenleri hatırlatıyor. "Dönem portföyü için hafta sonu ile birlikte sadece üç gününüz kaldı. Pazartesi sabahı hepsinin masamda olmasını istiyorum, referansların net çekilmiş fotoğraflarını da eklemeyi unutmayın."
Atölye çok çabuk değil ama git gide boşalıyor. İşimi daha bitirmediğim için oturduğum yerden kalkmıyorum.
Tuvali tamamlamak üzereyken Jeongin'in gereksiz şövale ve tabureleri bir kenara topladığını fark ediyorum ama tüm dikkatimi tuvale vermeye çalışıyorum. Neredeyse her şeyi benimle konuşmadan toparlıyor, bende biraz sakinleşip tuvali bitiriyorum. Son fırça darbesinde bir tabureyi yanıma çekiyor, biraz arkamda kalacak şekilde. Ellerini taburenin arkasına yaslamış, gergin ama rahat gözükmeye çalışan bir oturuşu var.