Seokjin, bankta oturup denizi izlerken ceketine biraz daha sarıldı. Sonbaharın ortalarımda olduklarından güneş çoktan yerini aya bırakmıştı. Fazla insan bulunmayan sahilde gruplar halinde tek tük oturan insanlara baktı. Birkaç kişinin yüzü ona dönerken egoistçe gülümseyip görebildiği kadarıyla yıldızları inceledi.
Namjoon çantasını sırtına takarken iki sıcak çikolatayı eline alıp Seokjin'i bıraktığı banka ilerledi hızlıca. Onunla konuşmayı seviyordu, inkar edemezdi. Bardakların sıcaklığı kartonu geçip Namjoon'u yakmaya başladıklarında bankta oturan adamı görebiliyordu Namjoon. Gözleri kadar parlak yıldızlara öyle büyük bir merakla bakıyordu ki kafasını kaldırıp gökyüzüne bakma gereği hissetti genç adam. Parmağındaki hafif sızlamayla kendine geldi ve banka ilerledi.
Seokjin ona yaklaşan adım seslerini duyunca yana çevirdi kafasını. Ona minik bir tebessüm sunan esmeri inceledi kendine engel olamayarak. Siyah saçları ayın ışığında parlarken elini saçlarına atıp dağıtmak istedi Seokjin. Bankta biraz yana kayıp Namjoon'a geniş bir yer açtı. Namjoon ona sıcak çikolatayı uzatırken sessizce konuştu.
- Çok sıcak, dikkatli ol elini yakma.
Seokjin kendine uzatılan bardağı banka bırakıp gülümsedi esmere.
- Sıcak çikolata içip denizi izlemek için mi çağırdın beni?
Esmerin kaşları hafifçe çatılırken devam etti sözlerine.
- Eğer öyleyse bunu tekrarlamalıyız.
Namjoon bardağı banka bıraktı.
- Aslında sadece bunun için değil.
Küçük sırt çantasına uzanıp arka gözünü açtı. Minik bir hediye kutusu çıkardı ve Seokjin'e uzattı.
- Beğenir misin ya da takar mısın emin olamadım ama bunu sana vermek istedim.
Seokjin parlak sarı kutunun siyah kurdelesini çözdü yavaş yavaş.
- Zevkine güveniyorum Joon.
Kapağı tutup kaldırdı ve içindeki kolyeye baktı. O kolyeye bakarken Namjoon da onun yüzünü inceliyordu dikkatlice. Beğendiğine dair bir kanıt görmeyi umuyordu
- Tanrım, bu çok güzel.
Kolyeyi havaya kaldırırken gülümsüyordu. Gümüş kolyenin ucundaki minik deniz atını görebilmek için iyice yüzüne yaklaştırdı. Deniz atının gözünde minik bir taş vardı.
Namjoon'a döndü çocuksu bir neşeyle.
- Takabilir misin Joonie?
Namjoon uzun parmaklarıyla kolyeyi tutup banktan kalktı ve Seokjin'in arkasına geçti. Biraz eğilip kolyeyi takmak için boynuna yaklaştı. Ferah şampuan kokusunu belli etmemeye çalışarak içine çekti. Bilerek yavaş hareket ediyordu, ona bu kadar yakın olmak hoşuna gitmişti. Kolyeyi takıp son kez içine çekti güzel kokuyu ve uzaklaştı ondan. Seokjin elleriyle küçük denizatını seviyordu.
- Teşekkür ederim, bu gerçekten çok güzel.
Namjoon sadece yandan bir gülümsemeyle cevapladı onu.
- Yakıştı mı?
Seokjin, merakla açtığı gözleriyle Namjoon'a bakarken konuşmak oldukça zordu Namjoon için.
- Çok yakıştı.
Seokjin aralarındaki sıcak çikolataları dökmemeye dikkat ederek sıkıca sarıldı Namjoon'a. Namjoon bir süre öylece durdu, afallamıştı. Sonra kollarıyla ince beli sardı. Belki birkaç saniye süren sarılma ikisine de saatler gibi geldi. Seokjin ondan ayrılıp sıcak çikolatasına baktı.
- Benim kadar tatlı.
Yüzünde aptal bir tebessüm yer edinmişti. Namjoon'sa gülümseyerek ona bakıyordu. Saat ilerledi ve sahil boşaldı. Saati umursamadan konuştular uzun uzun. Seokjin'in gözleri yavaş yavaş kapanmaya başlarken onu eve bıraktı Namjoon.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Narsist || Namjin texting
FanfictionHandsome_boi: Bugün her zaman olduğumdan daha yakışıklıyım. Lahmajoonie: Evet, öylesin. 21.07.20 #ukejin'de 1. 03.08.20 #semejoon 1. 03.08.20 #joon 1.