nervous / jeremiah valeska [tamamlandı]

010 [final.]

Jeremiah kafeden içeri girdiğinde Elizabeth onun girdiğini görüp Jerome'a döndü. ''İkizin geldi, ben arkanızdaki ikinci masada oturuyor olacağım.'' Jerome'a sarılıp dediği masaya oturdu. Jeremiah onu göremediğinde kaşlarını çattı ama ikizinin yanına geldiğinde ikizi ona sarıldı ve açıklama yaptı. 

''O arkamızdaki ikinci masada. Özel olacağını düşündüğü için oraya gitti. Görüşmeyeli ne yaptın sevgili ikizim?''

Jeremiah bir kahve siparişi verdiğinde derin bir nefes aldı ve ikizi ile arasını nasıl düzelteceğini bilemediği için ilk önce onun sorusunu cevapladı.

(...)

iki hafta sonra

Jeremiah dizinde yatan sevdiği kadının saçlarıyla oynarken ikizinin anlattığı saçma bir anıya güldü. ''Gerçekten annemizin sevgilisine yılanı mı gönderdin?'' Jerome gururla onaylarken Elizabeth heyecenla sordu:

''Peki sonra ne oldu?'' Jerome burukça gülümsedi. ''Annem durumu öğrendi ve beni dövdü.'' Elizabeth pişman olmuştu. ''Ben özür dilerim Jerome.'' Jerome elini 'umursama' der gibi salladı. ''O şimdi parmaklıkların arkasında, boş ver.'' Jeremiah kaşlarını çattı.

''Ah, sana bomba haberi vermeyi unutmuşum. Annemizi şikayet ettim ve en sonunda onu tutukladılar. Tutuklamaları için hastanelik olmam gerekiyordu.'' Elizabeth doğruldu ve kahve bardağını alarak ''O zaman, o sürtük kadından kurtulmamızın şerefine hepinize kahve yapıyorum.'' Ayağa kalkıp Jeremiah'ı öptü. Elizabeth mutfağa girdiğinde Jeremiah ikizine baktı. ''Gerçekten teşekkür ederim Jerome, sen olmasaydın barışamazdık bile.'' 

''Eğer onu üzersen seni öldürürüm. Çok inatçı bir sevgilin var biliyor musun? Ama seni çok seviyor ve inadını kırıp seninle barışmayı kabul etti.'' Jeremiah dediğine gülerken ''Bilmez miyim.'' dedi.

Jerome, Jeremiah'ın sırtına hafifçe vurup ''Şanslı piç seni.'' demeyi unutmadı. Elizabeth elinde kahvelerle geri döndüğünde kardeşlerin mutlu hali onu gülümsetmişti. Jerome'a sonsuz kez teşekkür etmeyi de unutmuyordu.

Bilmediği bir şey vardı ki bu iki kardeşin arasındaki buzları eriten de Elizabeth'den başkası değildi.