high school means bullsh*t

1.7K 155 45
                                    


Sonunda eve vardığımda ilk fark ettiğim şey ışıkların yanıyor olmasıydı. Koşar adımlarla kapıya gidip tıkladığımda, annemi kulağında telefon ile görmüştüm. Eliyle selam vermiş ve baş parmağını bana hesap soracağını belli edercesine sallamıştı. Hızlı bir şekilde içeri girip merdivenlere yöneldim. Çantamı bırakmış, ellerimi yıkamış, üstümü değiştirmiştim. Odamda kalmakla aşağı inmek arasında karasız kalsamda o lafı er ya da geç yiyeceğimi bildiğim için derin bir nefes alarak aşağıya indim. Salona gittiğimde annem kanepede oturmuş, kollarını göğsünde çaprazlamış bir şekilde televizyon izliyordu. Yanında bulunan kanepeye oturduğumda yüzüme bakmadı. Açıklama beklediğini hissediyordum ve ben de daha fazla bekletmeden konuşmaya başladım.

"Anne, sana haber vermediğim için üzgünüm. Okuldan sonra Jimin ve Hoseok ile bir arkadaşımızın evine gittik, zamanın nasıl geçtiğini fark etmemişiz." Dedim anneme bakarak. Gözlerini bana çevirdi yüzünde kızgın bir ifade vardı.

"İşten geldiğimde seni evde görmek istediğimi biliyorsun Taehyung. Arkadaşlarınla birlikteysen en azından bana haber verebilirdin o telefon boşuna yok değil mi? Ayrıca akşamları Jimin ve Hoseok dışında başka birine gitmeye iznin olmadığını biliyor olmalısın." Sinirli ve sitem dolu bir şekilde konuştuğunda derin bir nefes verdim. Annem dışarı çıkmama çok takılmazdı ya da arkadaşlarımla olmama hatta bazı günler konuşmaya fırsatımız bile olmazdı. Bazı akşamlar arkadaşlarıyla dışarı çıkardı çünkü. Sadece eve geldiğinde beni görmek ve evi temizlemiş olmamdan emin olmak istiyordu.

"Telefonuma bakmak aklımdan bile geçmedi o kadar karışık bir gün oldu ki üzgünüm anne bir daha böyle bir şey olursa kesinlikle haber vereceğim." Dedim mahcup bir sesle. Haber vermeliydim, biliyordum ama gerçekten aklımdan tamamen çıkmıştı. Sadece eve ondan sonra gidersem olacakları düşünmüştüm.

"Biliyorsun normalde sana ceza vermem lazım ama şu an dışarı çıkmamız gerekiyor. Jimin'in ailesi bizi yemeğe davet etti. Bu yüzden sadece telefonunu yarın sabaha kadar alıyorum." Dedi ve elini bana uzattı. Karşı çıkmadan, istemeye istemeye telefonumu anneme verdim.

"O kadar yorgunum ki, bugünlük katılmasam." demiştim çekinerek. Başım hafiften ağrımaya başlamıştı ve tek istediğim yatağıma gitmekti ama anneme karşı gelmek kolay değildi.

"O halde bir haftalık evden okula cezan bugünden itibaren başlayabilir. Ben üstümü değiştirmeye gidiyorum." Annemin ciddi yüz ifadesine baktım. Elbette ev cezası yerine misafirliğe gidecektim. Hem Jimin'i görmek güzel olurdu. Daha yeni ayrılmıştık ama önemi yoktu.

"O kadar da yorgun değilim ya." demiştim annem merdivenlerden çıkarken. İç çekerek annemi beklerken televizyondaki romantik filme çevirmiştim başımı.

***

"Sonra omega olan çocuk bizi evine davet etti ve abisiyle tanıştık. O da omegaymış. Çok güzel zaman geçirdik. Ne kadar sinir bozucu bir gün olsa da sonu güzel bitti." Yemek masasında Jimin, ben, annem; Jimin'in annesi, küçük kardeşi ve babası vardı. Jimin bugün yaşadıklarımızı anlatıyordu. Herkes bir yandan Jimin'i dinleyip bir yandan yemek yiyordu.

"Hâlâ bu kadar berbat insanların olması korkunç." dedi Jimin'in annesi. Bunu otobüste Jino'nun üzerinde baskınlık kurmaya çalışan alfalar için söylemişti. Yaşadığımız otostop faciasını anlatmamaya karar vermiştik. Eve geç gelmemden dolayı annem zaten bana sinirliydi ve bu olayı da öğrenirse beni okula bile göndermeyeceğini biliyordum.

"Hepsinin canı cehenneme." dedi annesine katılarak Jimin'in kardeşi. Yeri ve Jimin ile çok farklılardı ama bir o kadar da aynılardı. Yeri bir alfaydı ve fiziksel olarak aynı babasına benziyordu. Jimin ile huyları neredeyse aynıydı. Çabuk sinirleniyorlardı ama alfalığının verdiği güç ile Jimin'den küçük olmasına rağmen daha fevriydi ve kalp kırmaya daha müsaitti.

poison rain // taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin