İhanet

396 164 384
                                    

Hayatımıza yön veren tercihlerimizdir. Doğru yada yanlış farketmez; tercihlerimiz doğrultusunda yaşarız hayatı...










Telefonu tereddütle elime alıp "alo" dedim. Karşıdan gelen cevap kanımı dondurmaya yetti. Gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi açılmış, korkuyla bedenim titriyordu. Nefes alış verişlerim hızlanmı,gözlerimden yaşlar boşanıyordu. Daha önce hiç bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum. Beni nasıl bu kadar çabuk buldular?

Buraya geldiğimi nerden biliyorlar ki? Daha da önemlisi Cansu'nun numarasını nasıl bu kadar cabuk buldular? Cansu ve İsmail karşımda durmuş bana bakıyorlar. O kadar titriyorum ki, kendimi ele veriyorum. Karşıdan gelen ses bana "görevini unutma ve çabuk hallet" dedikten sonra yüzüme kapattı.

Telefon sanki kapanmamış gibi konuşmaya devam ettim bir süre, sonra kapatmış gibi yapıp Cansu'ya uzattım. Bana bakıyor ve belli ki bir açıklama bekliyor.

"Ş-şey arayan bir arkadaşımdı. Bana nasıl olduğumu sordu ve ağabeylerimin hâlâ serbest bırakılmadığını söyledi."

"Peki bu arkadaş numaramı nerden bulmuş ki?"

"B-bilmiyorum ki onu sormak aklıma gelmedi"

"Merve!!sen bir şeyler çeviriyorsun. Ben öğrenmeden anlat istersen!"

"Cansu ben ne çevirebilirim ki? Hem beni buraya Hakan gönderdi. Ben buraya geleceğimi de bilmiyordum, seni de tanımıyordum."

"Öyle; ama yine de sen bir şey saklıyorsun."

"Hayır. Niye inanmıyorsun Ki? Zaten çok zor şeyler yaşadım üzerime gelme. Eğer bana güvenmiyorsan gidebilirim. Ben başımın çaresine bakarım bir şekilde"

"Tamam. Tamam ağlama bir şey demedim sadece numaramı bulması aklıma takıldı sordum bende."

"İsmail Hakan'ı ara ve burada kalamayacağımı söyle. Ben başımın çaresine bakarım."

İsmail'e bunu söyledikten sonra hemen yukarıya çıktım. Cansu'nun başka bir şey sormasını istemiyordum çünkü. Uymak için yatağa uzandım ama başaramıyordum bir türlü. Kafamda bu kadar düşünce varken uyuyamıyordum ki.

Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştım ve Agir'in telefonda söylediklerini düşündüm. Bana görevini unutma demişti. Bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim. Belki görev iptal olur diye düşünüyordum; çünkü hedefteki kişi Hakan teğmen değil, Orhan yüzbaşı idi.

Hakan beni buraya göndererek bütün planları alt üst etti, ama belli ki bunlar için değişen bir şey yoktu. Plan devam edecekti. Elimi çabuk tutmalıyım, yoksa benim için hiç de iyi şeyler olmayacak.

***

Sabah uyandığımda acaip bir baş ağrım vardı. Gözlerimi sıkıca kapattım, ağrının şiddetiyle yüzümü buruşturdum, şakaklarımı ovaladım ama nafile, geçmiyordu baş ağrım.

En iyisi aşağıya inip bir ağrı kesici almaktı. Yataktan doğrulup ayaklarımı soğuk parkelerle buluşturunca vücudum ürperdi. Kapıya yaklaşınca, aşağıdan gelen sesleri duydum. Cansu belli ki Hakan'la konuşuyordu. Beni ikna edemediğini söyledi ona.

Dün söylediklerim aklıma geldi de kaşlarım çatıldı. Giderim demiştim de gidemezdim ki. Offf bir görevim vardı ve ben bu görevi yerine getirmek zorundayım.

Ben bütün bu düşüncelerle boğuşurken kapı çalındı ve Cansu içeriye girdi.

"Hakan seninle konuşmak istiyor."

Telefonu bana verince hemen odadan çıkıp aşağıya indi, bende Hakan'la konuşmaya başladım.

"Alo?"

Benim Adım Savaş (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin