Got7 - I won't let you go
"Seulgi iyi misin?"
Saatlerdir Yongsun ile pratik yapıyorduk. Daha doğrusu yapamıyordum ben. Ya bir notayı yanlış çalıyordum. Yada Yongsun'a yetişemiyordum. Yada farklı bir şarkıya girip yapıyordum. Kafam iyice dağılmıştı.
Kafasımı salladım kendime gelmek için. Gözlerimi sıkıca kapattım. Kendime gelmem lazımdı. Hemde acilen.
"İyiyim. Kafam biraz... Dağınık... Özür dilerim..."
Yongsun kalçasını piano'ya yasladı. Elini göğsünde birleştirdi.
"Neden peki Seulgi-ah? Kafasını dağatan ne?"
Ellerimi saçlarımın arasında gezdirdim. Arkaya doğru taradıktan sonra derin bir nefes alıp Yongsun'a gülümsedim.
"Ah boşver. Önemli değil."
Yongsun kaşlarını çatmıştı. Ve dik dik bana bakıyordu.
"Bakma öyle alnın buruşacak"
"Hmm buruşsun bana ne."
"Aptal şey hadi devam edelim."diyip Yongsun'u başımdan savmış ve pratiğe devam etmiştik. Yine bir sürü hata yapıyordum. Buda oldukça göze çarpıyordu. Yongsun bir yerden sonra pes edip pratiği bıraktı. Bende arka odada biraz dinlenip kafamı toplamıştım. Buna ihtiyacım vardı...
***
Umarım gece kötü geçmez...
Yine eve gelmeden önce ışıkları izliyordum. Fransaya aşık olmamın tek sebebi buydu galiba.
Arabayı vale'ye bırakıp plaza'ya girdim. Asansörde yüzümü inceledim biraz. Yorgundum. Birkaç saat önce uyanmıştım. Duş almam lazımdı...
Çantamdan anahtarı çıkarıp eve girdiğimde Haerim yoktu. Koltuğa kendini atmış dinlenmesini beklemiştim. Ama yoktu...
Salonun ortasındaki sehpada bir not bırakmıştı.
“Akşam yemeğini dışarda yicem. Gelmem belki eve. Dolapta yemek olması lazımdı. İyi uyu olur mu Seulgi.♡”
Demek ki ev de bugün kimse olmayacaktı...
Yatak odasındaki kıyafet dolabından iç çamaşırı takımı ile Beyaz uzun bir gömlek ile lacivert kot pantolon almıştım yanıma. Sonra ardından banyoya gittim.
Duşu açtığım zaman suyla beraber tüm yorguğunluğum gidiyormuş gibiydi. Cidden iyi gelmişti bu bana...
Duştan sonra saçlarımı bir havluya sarıp yanıma aldığım kıyafetleri giydim. Saçlarımı makine ile kurutup düzleştirici ile düzleştirdikten sonra aynada son defa kendime baktım. Yüzümü biraz düzelticek şekilde bir makyaj yaptıktan sonra salona geçtim.
Geçen gün unuttuğum o davetiyede Seungwan'ın numarası yazıyordu.
Telefonu elime alıp davetiyeyi çıkardım ve oradaki numarayı tuşladım. Telefonu kulağıma dayayıp açmasını bekledim. Üçüncü çalışta açmıştı."Buyrun?"
Onun sesini duyduktan sonra ne diyeceğimi pek fazla bilememiştim.
"Seungwan... Benim Seulgi."
"Seulgi! Ah bende senden haber bekliyordum!"
Heycanlanmıştı galiba. Sesi oldukça yüksek çıkmıştı çünkü.
"Eve ancak gelebildim. Hazırım ben nereye gelicem?"
"Ben alırım seni."
"Şey ben gelsem..."
"Adresi tam bende bilmiyorum. Hem benim almamda bir sıkıntı olmaz bence.."
"Olmaz. Ben sana konum atarım..."
"Bekliyorum Seulgi-ah..."
Sonrasında telefonun kapanma sesi.
Pek fazla beklemeden attım konumu aşağı inip onu beklemeye başladım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i miss you, so much ☆ seuldy ✓
FanfictionHer piano'nun sesi seninle Seungwan... #1 in seuldy 2020 | haerim