Aşk, ne olursa olsun her engeli aşıp ona gitmek, onu görmek için her şeyi görmezlikten gelmektir.***
Dorcas
Bugün, 22.40Uzun sürdüğü için kusura bakma Rem
Aradığımız Blackler'den hayatta olan tek erkek var, Sirius Black
Teyzesi Druella Rosier sağ, onunla yaşama olasılığı yüksek
Seni hiç uğraştırmadan adresi gönderiyorum
Japonya'ya biletimi sen alırsın artık
[̲̅$̲̅(̲̅ ͡° ͜ʖ ͡°̲̅)̲̅$̲̅]***
Sirius henüz uyumamıştı, -öncelikle- vaktinin çoğunu geçirdiği baloncukta, -ikinci olarak- odasında, duş sonrası saçlarını kuruluyordu. Saç kurutma makinesinin sesinden çıkmaz sokaklarına giren arabayı duymadı ama, aydınlanan perdeyi fark etti. Baloncuk patladı. Makineyi kapatıp pencereye çıktı.
Evin önündeki koyu renk arabanın motoru durdu. Sirius, sürücü kapısını açıp dışarı çıkan adama ilgisizce baktı.
"Bekle, doğru mu görüy–" kafasını iyice uzattı, "Ne ne ne... Dur. Sakın zili çalma." fısıldadığını fark edince, elindeki tarağı emin adımlarla bahçelerine girmekte olan Prens Remus'a fırlattı.
"Ah! Bu nerden-" Prens yüzünü koruyarak yukarıya baktı. James kulübesinde havlamaya başlamıştı.
"Hayır, sus James, sus." Sirius prensin onu görmesiyle ilgilenmeden çılgın köpeğine bağırdı, ama James susmuyordu. Evdekilerin uyanmasına kendini hazırladı, derken ses kesildi. James ağzını açıp kapıyordu ve ses falan çıkmıyordu.
"Sen- sensin," dedi prens gülerek. "Buldum seni."
Sirius ikinci kattan, bir hafta önce birlikte harika bir gece geçirdiği adama baktı. "N'apıyorsun burada?"
"Seni arıyord-"
"Sus! Yani, lütfen susar mısın," gözlerini yumdu. "Bu şekilde konuşamayız, evdekiler her an uyanabilir," dedi tane tane ve sessizce.
Prens dediklerini duymuyormuş gibi onu seyrediyordu. Sirius aşağı inemezdi çünkü Severus kesinlikle, bir şekilde gidip teyzesini uyandırırdı, emindi bundan.
Prens bakışlarını ondan ayırmayı başarmıştı ve bir şeyi işaret ediyordu. "Ben yanına gelirim o zaman. Şu eski kitaplıktan veranda çatısına çıkarak," eve yaklaştı.
"Orada eski kitaplık yok ki-" aşağıdaki eski kitaplığı görünce duraksadı. Jeton düştü ve Albus'un saksılarla dolu ön penceresine baktı. Tahmin ettiği gibi Albus kapalı perdelerinin kenarından ona el sallıyordu. James'i de sihirle o susturmuştu demek ki.
"Sağlama benziyor," dedi prens, havaya girmeye çalışır gibiydi. Bir anda bacağını attı ve azıcık bile sallanmayan kitaplıktan, verandanın çatısına geçti. Şimdi Sirius'a çok yakındı, su borularından tutunarak penceresine ulaşabilirdi, öyle de yaptı. Sirius söz hakkı olmadan, odasına girmek üzere olan prens için geri çekildi.
Nemli saçlarıyla prensi odasına karşıladı. "Şimdi konuşabilir miyiz?" dedi prens eğilirken, ayakkabılarını çıkarıyordu.
"Çıkarmana gerek yoktu," dedi Sirius boş boş. Kendi üzerine baktı. Altında uzun eşofmanı, üstünde kapüşonlu sweatshirtü vardı. Utanç verici şeylerin yokluğundan emin olmak için etrafı da gözden geçirdi. Prensin odasını görmesine izin verdiğine inanamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Disney Filmi Gibi | Wolfstar
Romanceİngiltere Kraliyet Ailesi'nden Remus John Lupin, hâlâ kimseyle gerçek bir ilişki yaşayamamıştır. Şehirdeki tüm uygun gençlerin davetli olduğu yirmi beşinci doğum günü partisine adaylar heyecanla hazırlıklarını yaparken; Sirius, Black malikânesinde k...