7; Prens Yine Mutsuz

707 75 20
                                    

Gözüne herhangi biri girebilir, ama kalbine girmesi için özel biri gerekir.

***

"Çok üzgünüm Remus. Soyadını unuttum gitti işte," dedi Hagrid, gözlerinden yaş gelmesi an meselesiydi. "Yeminlen hatırlamıyorum."

Remus çaresizce saçlarını karıştırdı, "İlk harfini de mi hatırlamıyorsun?"

Hagrid bir müddet durup sonra ağlamaklı oldu. "Hatırlamıyorum..."

"Tamam, tamam önemli değil," dedi prens, "İlla bulacağım onu, sen üzülme boşuna."

"Pe-peki ya ya-yadigâr i-için nasıl af dil-eyebi-lirim?"

"Yakında o da bulunur. Nasılsa mutfağa kadar fark etmeden elinde taşıdığını söyledin değil mi? Ücra bir yere düşmüştür, en kısa zamanda çıkar." Bu konu da içini sızlatmıyor değildi çünkü broş annesinden kalmaydı.

Hagrid başını sallayıp cebinden mendil çıkardı. "Bu-bunu, o ver-rrmişti," dedi, Remus rengi koyu kırmızıya dönmüş mendile şöyle bir bakıp onayladı. "Evet, Albus & Mürver'den alınmış cep mendili."

"Bar-rri, bunu temizcene siz-ze ver'rebilseydim..."

"Ne diyorsun, burnunu kanatan bendim. Hem, atsan iyi olur, eski rengi gözükmüyor bile."

Hagrid derin bir nefesle hıçkırıklarını durdurmaya çalıştı. Moody ona temiz bir mendil verirken, Lyall oturma odasının girişinde göründü.

"Ah Hagrid ah. Ağlama canım artık." Başını sallaya sallaya ayağa kalkan Hagrid'e birlikte dışarıda hava almayı teklif etti. Odadan çıktılar.

"Prens Remus, yadigâr broş hakkında..." Remus, Moody'e döndü. "Belki de sevgili Hagrid yanlış hatırlıyordur, çünkü inanın mutfağı ve aslında tüm sarayı birçok kez aradık... Belki de broşu size geri vermişti."

"Bilmiyorum Moody. O sırada dikkatim dağınıktı. Belki de üzerime geri iliştirmişti bile, evet."

"Bu demek olabilir ki, tüm benliğimle yanıldığımı umuyorum ama, belki de gizemli delikanlı broş nerede biliyordur." Moody'nin her zamanki dostane ifadesi oradaydı.

"O mu almıştır diyorsun?"

"Remus," Moody ne zaman babacan konuşsa ona ismiyle hitap ederdi. "Her ne kadar iyi kalpli bir gence benzese de onu tanımadığımız bir gerçek. Elbette ben de buna inanmak istemem. Ama mümkün."

Lyall daha mutlu bir şekilde içeri girdi.

Genç prens yorgun gözlerle ayaklandı. "Akşam yemeğimi odamda yiyeceğim Yıldız- yani Moody," kulakları kızararak odasının yolunu tuttu.

"Oğlumun kafası ilk kez yerinde değil... Tanrım sen bozma, lütfen," Lyall arkasından baktı, "Sırılsıklam aşık..." Devasa halı boyunca yürüdü, "Ne yapmalı, ne yapmalı," yürüyüşü sakinceydi, rahatsızlığından beri hareketlerine dikkat ediyordu. "Ne yapıp edip gizemli delikanlı bulunmalı. Remus'u daha önce hiç böyle görmedim. Onu bu kadar etkileyen biri..."

Moody'yi yanına çağırdı. "Müstakbel damadımı görme şerefine sen eriştin Moody, Hagrid de erişti. Boyunu daha önce sormuş muydum? Boyu posu nasıldı?"

"Daha önce de dediğim gibi efendim. Çok yakışıklı bir gençti, boyu oğlunuzdan belki beş santim kısaydı, saçları neredeyse lacivert siyahıydı,
gözleri boncuk gibiydi, giydiği takımı inceleme şansım olmasa da, çok şık ve moderndi, beni çok nazikçe selamlamıştı," Moody sıkılmadan anlattı.

Disney Filmi Gibi | WolfstarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin