Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...
Sonunda yeni eve geldiğimizde arabadaki geriginlik gitmişti. Hep birlikte arabadan indik. Ceren kapıyı açtıktan sonra hepimiz eve girdik. Herkes koltuğa kurulduktan sonra sessizliği bozan Buğra oldu. "Orayı nasıl bulmuş olabilirler?" diye ortaya bir soru attı. Ama sanki bize değil de kendine soruyor gibiydi. "Büyük ihtimalle bizim buradan kaçacağımızı düşündükleri için giriş ve çıkışları kapatmışlardır. Kaçmayacağımızı düşünmedikleri için merkes de arama yapacaklarını sanmıyorum." diye çok mantıklı bir düşünce ortaya attı Ege.
"Haklısın ama yine de bir süre evden çıkmazsak daha iyi olur. Bu yüzden hiç kimse evden çıkmayacak." dedi Buğra. Herkes onayladıktan sonra odama çıkmaya karar verdim. "Seninle konuşacağız." dedi ve kolumdan tutara yukarı çıkardı. Odama girdiğimizde "Ne istiyorsun?" diye sordum. "Neden abinle gitmedin?" diye sordu. "Neden... Çünkü eğer kaçmaya yeltenirsem bile ailemi ve beni öldüreceğini söyledin o yüzden." diye açıklama yaptım. "Peki. Aferin öğrenmişsin." dedi. "İyi geceler." diyip odadan çıktı. Bana. İyi. Geceler. Dedi. Bana. Dedi. Tamam sakinim.
Dolaptan pijamalarımı çıkartıp onları giydim. Saçlarımı tepeden bir ev topuzu yaptım. Sadece şansımı denemek için odamdan çıktım. Salonda kimse yoktu. Ben de yukarı çıktım ve Buğra'nın odasına gittim. Kapıyı tıklattım. "Ne istiyorsun?" diye sordu içeriden. "Girebilir miyim?" dedim. "Gel." dedi. Kapıyı yavaşça açtım ve içeri girdim. Arkamdan kapıyı kapatmayı unutmadım tabi. "Ne var?" dedi bay kibar. "Telefonunu alabilir miyim?" diye sordum cevabını bilmeme rağmen. "Sence?" diye gereksiz bir soru yöneltti. "Lütfen.." dedim yavru köpek bakışlarımı atarak. "Ne yapacaksın?" diye sordu. "Abime iyi olduğumu söyleyeceğim." dedim. "Bir şartla." dedi. "Söyle." dedim.
"İstediğim her şeyi yapacaksın. Zaten iş bitince belki seni serbest bırakırım... Belki de öldürürüm." dedi. "Tamam." dedim. Hangi akla hizmetle tamam dedim ki ben. "Tamam. Yarın konuşursun." dedi. "Tamam. İyi geceler." dedim. Mırıldansa da "İyi geceler." dediğini duydum. Odama gittim. Yatağıma girdim. Fakat başıma hücum eden özlem sayesinde uyuyamıyordum. Bu zamana dek hiç ağlamadım.
Ama şuan hıçkıra hıçkıra ağlayasım var. Yanağımda hissettiğim ıslaklığı elimin tersiyle sildim. Artık hıçkırmaya başlamıştım. Kapı açıldı. İçeri Ceren girdi. "Ne oldu?" diye sordu ve yatağa oturdu. "Bir şey olduğu yok." dedim gözyaşlarımı silerken. "Söyle. Ne olduysa beraber konuşalım." dedi. "Biliyor musun şuana kadar hiç ağlamamıştım. Sadece bir defa hıçkırarak ağladığımı hatırlıyorum. Bugün aileme gitmek için şansım vardı. Ama ben katilin yanında kalmayı tercih ettim. Ve beni neden kaçırdığını bile bilmiyorum. Sanırım ailemin bütün düşmanları beni buluyor. İki defa daha böyle bir olayla karşılaştım. Bir tanesinde..." anılarımı hatırlayınca göğüs kafesimin kırılacağını sandım. "Okuldan geliyordum. Karnım ağrıdığı için bir parkta oturmaya karar verdim. Yağmur yağıyordu.Tanımadığım neredeyse on kişi üzerime yürümeye başladı." daha şiddetli ağlamaya başladım. "Bir köşede beni dövüp o yağmurda orada bıraktılar. Beni polisler buldu. Hareket edemiyordum. Kaburgamda kırıklar vardı. İkincisi ise yine spora çıkmıştım. Tanımadığım biri beni ilk önce dövüp bayılmamı sağlamıştı ve daha sonra aynı siz gibi kaçırmıştı." o adamın yaptığı şeyleri hatırlayınca daha da çok ağlamaya başladım. "Yani anlayacağınız siz bana iyi davranıyorsunuz. Biriniz beni öldürmeye çalışsa karşı çıkmam. Çünkü artık ölmek istiyorum. Aslında abimin yanına gitmememin diğer bir nedeni ise oraya geri dönmek istemememdi. Polise de bu yüzden haber vermemiştim. Ölmek istiyorum. Ailemin yanına geri dönmek istemiyorum. Ama burada da durmak istemiyorum. Umarım Buğra beni kısa bir süre içinde öldürür. Yoksa o işlemi ben yapacağım." dedim ve sustum.