1

8 2 0
                                    

Yemekhane sırasında sıranın bana gelmesini beklerken Jimin'e döndüm.

"Hey, bugün dışarı çıkmaya ne dersin? Uzun zamandır çıkmıyorduk. Hava almış oluruz."

Jimin alayla son dediğim şeye gülerken önümdeki kişinin ilerlemesi ile bir adım öne gittim.

"Aynen ya, ne güzel hava alırız ama."

Son on yıldır güvenli bölge dışında dünyada nefes alabileceğimiz yer yoktu. Bilim adamlarının başarısız sonuçlanan deneyi yüzünden zehirli hava tüm atmosferi sarmıştı ve milyonlarca kişi ölmüştü. Ben ise on dört yaşındayken güvenli alana kaçmayı başarabilmiştim. Geçmişe dair hiçbir şey hatırlamıyordum ve ailemin kim olduğunu bilmiyordum. Buraya geldiğimizde hepimizin hafızası silinmişti ve eskiye dair bizde kalan tek şey adlarımızdı. Jimin ise buraya geldiğim ilk gün tanıştığım en yakın arkadaşımdı.

"Ne yani? Koruyucu maske alarak dolaşamaz mıyız?" diye şakayla karışık bir şekilde sordum.

"Bunun çok zor ve tehlikeli olduğunu biliyorsun Tae. On yıldır dışarıya bir kez bile çıkmadık. Nelerle karşılaşabileceğimizi bilmiyoruz ve zaten buna izinimiz yok."

Gözlerimi devirerek sıranın bana gelmesiyle yemeğimi aldım. Jimin de kendi yemeğini aldıktan sonra boş bir masaya oturduk.

Dediklerinde haklıydı ama asla körelmeyen merakım beni dışarı çıkmaya zorluyordu. Bir anda aklıma gelen şeyle beraber tekrardan ona döndüm.

"Ya gizlice çıkarsak?"

Heyecanla sorduğum soruyu duyduğunda gözlerini kocaman açarak etrafının boş olup olmadığını kontrol ettikten sonra oturduğu yerden bana doğru eğilerek fısıldadı.

"Taehyung sen kafayı mı yedin? Yakalanırsak işimiz biter! Üstelik ya dışarıdayken yaralanırsak? Ölümü mü bekleyeceğiz yani orada?"

Sinirle konuştuğunda oturduğum yerde dikleştim ve kaşlarımı çatarak ona baktım. Neden bu kadar korkuyordu ki?

"Ya da dışarısı bize anlatılan kadar kötü değildir ve belki de yaşayabileceğiniz bir yer bile vardır. .Jimin, lütfen! Güvenli bölgeden uzaklaşmadan biraz dolaşıp geliriz. Olmaz mı, hm?"

Onu ikna etmeye çalışırken kararsızca bana baktı. Birkaç dakika düşündükten sonra isteksizce "Pekala, kabul. Ama güvenli bölgeden uzaklaşmayacağız ve birbirimizden ayrılmayacağız, tamam mı?" diye mırıldandı. Sevinçle oturduğum yerden kalkıp ona sarılırken üzerimizde dolaşan yabancı bakışları umursamamayı seçmiştim.

"Teşekkür ederim! Söz veriyorum yanından ayrılmayacağım!"

Elleri belime dolanıp sarılışıma karşılık verirken hafifçe güldüğünü fark etmiştim.

"Sözünü tutmazsan bir daha asla dışarı çıkmam Taehyung."

"Tamam!"

Sarılışıma son verip yerime geri oturdum. Heyecanlı olduğum için yemeğimi hızlı bir şekilde bitirip tepsimi yıkama bölümüne götürdüm. Masaya geri dönüp Jimin'i beklerken bizi nelerin karşılayacağını ve nasıl dışarı çıkacağımızı düşünüyordum. Jimin de yemeğini bitirip tepsisini bıraktıktan sonra odamıza doğru ilerlemeye başlamıştık.

Yolda yürürken arada sırada Jimin'in bana baktığını hissediyordum. Tekrar bakışlarını üzerimde hissettiğimde ona döndüm.

"Bir sorun mu var Jimin?"

Kararsızlıkla bana bakıyordu. Adımlarını durdurup kenara çekildi. Onun durmasıyla beraber ben de yürümeyi bırakıp karşısında durdum.

"Sadece yapacağımız şeyden emin değilim, Tae. Ya bir sorun çıkarsa? Ya yaralanırsak veya buraya geri dönemezsek? Üstelik buradan çıkmak için bir plan yapmamız lâzım."

Konuşmasını bitirdiğinde dediklerini aklıma tarttım. Gözlerinin içine bakıp sıcacık bir şekilde gülümsedim. Dışarıda ona bir şey olmasına asla izin vermezdim.

"Dışarıda başımıza kötü bir şey gelmeyecek Jimin. Endişeni anlıyorum, ama kimseye bir şey olmayacak. Sana kötü bir şey olmasına asla izin vermem."

Gözlerimin içine bakarken iç geçirdi. Adımları yavaşça ilerlemeye başlarken bana seslendi.

"Maskeleri sen alacaksın!"

Hold Me Tight |•| TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin