3

571 33 28
                                    

SERCAN: Barış ! Nisa !

Sercan'ın sesi ile birbirimizden ayrıldık. Sercan çok sinirliydi. Burnundan soluyordu. Kızarmıştı. Bize doğru yaklaştı.

SERCAN: Burası öpüşme yeri değil ! Her ne yapıyorsunuz yatak odanızda yapın.! Burası sizin yatak odanızda değil ! Düğün var burada !

BARIŞ: Sanane Sercan !

SERCAN: Barış benim düğünüm bu ! Çıkın gidin ! Yatak odanıza gidin ! Orada daha rahat yaparsanız !

NİSA: Sercan terbiyesizlik yapma  !

SERCAN: Ben mi terbiyesizlik yapıyorum ? Erkek arkadaşın ile burada 1000 kişinin etrafında öpüşürken iyi ama değil mi ? O ne ? Terbiyesizlik değilde ne !(?) Gidin !

BARIŞ: Bizi kovuyor musun ?

SERCAN: Evet ! Sizi kovuyorum ! Gidin buradan !

Sercan'ın gözüne baktım. Ateş çıkacaktı neredeyse. Ona bakarken beni fark etti. Birbirimize bakıyorduk. Bana bakınca sakinleştiğini fark ettim. Gözleri dolmuştu. Dokunsam ağlayacaktı. Barış benim kolumdan çekti. Çantamı aldım Barış'ın elini tutup oradan uzaklaştık. Arabaya bindik. Barış çok hızlı sürüyordu.

NİSA: Barış dur ! Yavaşla !

Barış bir süre sonra durdu.

BARIŞ: Ya sen deli misin ? İnsanların önünde niye benimle öpüş diyorsun ?

NİSA: B-ben o beni kıskanır zannetmiştim.

BARIŞ: Nisa bizi kovdu ! Adam düğünden bizi kovdu ! Onu geçtim benimle niye öpüşüyorsun ?

NİSA: Ben böyle olacağını bilemedim. B-ben özür dilerim Barış.

Arabadan inip koşmaya başladım. Ağlarken kosuyordum.Barış'ta arkamdan koşuyordu. Ayağımdaki topuklular yüzünden yere düştüm. Barış yanıma oturdu.

NİSA: B-Barış  benimle bu oyunu oynamana gerek yok. Vaz geçtim ben. Sevmiyor beni. Zaten sevseydi terk etmezdi.

BARIŞ: Nisa öyle düşünme. Gel eve gidelim orada konuşuruz.

Barış beni kucağına aldı. Arabaya bindik.

2 Saat sonra

Barış'ın evine gelmiştik. Duş almıştım. Fakat kıyafetlerimi Cemal'in arabasına bırakmıştım. Tam bir aptaldım. Elbisemi giyemezdim. Çünkü yere düşünce kirlenmişti. Bende iç çamaşırları giyip üstüne Barış'ın bornozunu giydim. Ve saçlarımı havlu ile sardım. Barış'ı çağırdım.

BARIŞ: Bu halin ne Nisa ?

NİSA: Ya altımda çamaşırım var. Ama kıyafetlerimi Cemal'in arabasında unutmuşum.

BARIŞ: Dur benim tişörtlerimden birini giy. Pantolonu bırak şortlarım bile olmaz sana. Ama tişörtler zaten büyük sana elbise gibi olur.

Barış siyah tişörtünü çıkarıp bana verdi. Odadan çıktı. Bende onu üstüme giydim. Dizlerime kadar geliyordu. Saçımı taramama gerek yoktu şimdilik. Zaten kurumasını bekliyorum. O yüzden saçımdaki havluyu çıkarmadım. Aslında hava soğuktu ama evde olduğumuz için üşümüyordum.
Barış yanıma geldi ve konuşmaya başladık.

BARIŞ: Daha iyi misin ?

NİSA: Evet.

BARIŞ: Bak güzellik, ne olursa olsun arkandayım. Sadece benimle öpüşmek istediğinde biraz şaşırdım. Çünkü kardeşimsin sen. Yani kardeşimle öpüşünce biraz garip oldu anladın mı ?

NİSA: Biliyorum Barış. Bende aynısını hissetim. Özür dilerim. Bir daha olmaz.

BARIŞ: Pekala, öpebilirsin ama böyle sevişir gibi değil.

NİSA: Tamam

Barış yatakta  uzanmıştı. Bende yanına gidip göğsüne yattım. En sevdiğim şey Barış'ın göğsüne yatmaktı. Abim olarak tabi. Zaten bunu hep yapıyordum. O yüzden asla utanılacak birşey değildi. Kolları ile beni sardı ve beraber uyuduk.

SERCAN

Nisa ve Barış. Bu iki isim nasıl yan yanaydı. Çıldırmak üzereydim. Davetlileri yerine oturtup tuvalete gittim. Kapıyı kilitleyip kapının arkasına yaslandım. Gözümün önünde öpüşmüşlerdi. Ağlamaya başladım. Nisa giderken gözümün içine nasıl bakmıştı öyle. Sakinleşmeme sebep olmuştu. Barış ile nasıl sevgililerdi ? Bütün hata bendeydi ama. Terk etmiştim onu. İki hafta sonra  Aşkım' ile sevgili olmuştum. Nasıl bir insandım ben ? Onu düğünümden kovmuştum birde. Hiçbir şey yapmamıştı oysaki. Sadece kıskançlığım yüzünden kovmuştum. Ama evleniyorsun sen Sercan. Kendine gel. Evlisin hatta. Doğru ya ben neden evlendim ? Sırf nisbet olsun diye. İğrenç birisin Sercan. Sen bir canavarsın. Aşkım'ı seviyor muyum ben ? Emin değilim. Sadece ondan hoşlanmıştım. Ama bu aşk asla değildi. Peki Nisa ? Ona aşık mısın Sercan ? Bilmiyorum. Az önce olanlardan sonra bilmiyorum. Kalktım yüzümü yıkayıp geri döndüm.

4 saat sonra

Düğün bitmişti. 6 kişi hariç herkes evine gitmişti. Berkan, Cemal, Mert, Evrim, Lale ve Aycan. Onlar yanımıza geldiler. Hepsi Nisa ve Barış adına bizden özür dilediler.

SERCAN: Bende onlardan özür dilemek istiyorum. İki hafta sonra bugün sizi yemeğe bekliyoruz.

AYCAN: Aslında daha fazla tatsızlık çıkmasın bence.

SERCAN: Lütfen ! Rica ediyorum.

Onaylayıp gidiyorlardı. Mert'in bakışlarını üzerimde hissetim. Bana " Ne yapmaya çalışıyorsun" der gibi bakıyordu. Onu umursamadım. Bizde Aşkım ile arabaya binip eve geldik. Ona dokunmak istemiyordum.

AŞKIM: Sercan hadi gel !

SERCAN: Bugün değil. Yorgunum.

Duş almıştım, üstümü giyip yatağa yattım. Aşkım'da yanıma yattı. Derin bir uykuya dalmıştım.

YAZAR

Diğerleri Barış'ın evinin önünde durdu. Berkan'da yedek anahtar vardı
Kapıyı açtı. Önce hep beraber  alt kata baktılar.  Burada yoktular. Sonra üst kata çıkıp farklı odalara baktılar.

MERT: Buraya gelin.

Hepsi Mert'in baktığı odaya yani yatak odasına geldiler.

LALE: Benim gördüğümü sizde görüyor musunuz ?

CEMAL: Maalesef görüyoruz.

BERKAN: Bunlar bizim tanıdığımız Nisa ve Barış değil.

AYCAN: Onlar böyle insanlar değillerdi.

EVRİM: Utanma gibi bir şey kalmamış bunlarda.

Tekrardan selamlar ! Sizce Berkanlar niye bu kadar şaşırdı ?

Oy vermeyi unutmayın.  Düşünceleriniz yazarsanız sevinirim. Bu arada şarkı tam uydu. Tekrardan hepinizin bayramı kutlu olsun. Sağlıcakla kalın ❣

SERNİS / NEDEN GİTTİN ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin