Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kafasını kaldırıp etrafına baktı kız, neresi burası diye düşünmeden edemiyordu. Aynı zamanda alınını ovuşturup ağrıyan başını temizlemeye çalışıyordu. Hafifçe mırıldanarak tahta zeminden kalktı. Etraf... sanki çok eski bir zamandaymış gibi andırıyordu.
Öyle mi andırıyordu? Yoksa gerçekten öyle miydi?
Kız ayaklanıp tahta zeminde yürümeye başladı. Ev ahşaptan yapılmıştı. Burası... sanki Gyeongbokgung sarayındaymış gibiydi. Hafifçe sürgülü kapıyı açtı kız. Kapıyı açması ile iki kolundan da çekilmesi bir olmuştu resmen.
"Ya?! Lalisa, çabuk ol. Daha yeni mi uyandın?" Sol kolundan tutarak onu çekiştiren kız bunu söylemişti. Hafif kısa boylu, yuvarlak bir yüz yapısı vardı.
"Prensi görmek için sabırsızlanıyorum!" dedi sağ kolundan çekiştiren kız. Bu ise diğerine göre daha güzeldi, hafif uzun bir yüzü vardı. Fakat yüzü gerçekten güzeldi... Siyah saçları gerçekten parlıyordu.
"B-bir dakika."
Lisa iki kız arasında başını oynatarak bunu söylemişti fakat diğerleri dinlememişti bile.
"Koşalım! Çoktan gelmişler. Baksana!"
Sağındaki kız Lisa'nın kolunu sıkı sıkı tutup koşmaya başladı. Soldaki kız ise eteklerini tutarak koşuyordu.
Herkesin toplandığı alana doğru ilerlerken kız etrafa göz attı. Rüya mıydı bu? Hiç bu kadar gerçekçi hissettirmemişti.
"Jisoo! Şuraya gidelim!" Solundaki ve arkada kalan kız, Lisa'nın kolunu tutarak koşan kıza seslenmişti. Demek ki adı Jisoo idi.
"Tamam." dedi Jisoo karşısındaki kıza bakarak. Ardından kafasını Lalisa'ya çevirdi.
"Oraya gidelim, hadi."
Tekrardan koşmaya başladıklarında Lisa kafasını sola çevirdi. Pazar alanı gibi bir yer vardı fakat, neden herkes böyle giyinmişti? Hızla kendi üstüne baktı kız. Bir dakika?! Hanbok giymişti. Ne ara giyinmişti böyle? Doğru... Bu bir rüyaydı. Ya da Lalisa öyle sanıyordu.
En sonda kızın gösterdiği yere geldiklerinde Jisoo eli ile Lisa'ya karşıyı işaret etti.
"Bak, prens orada!"
Lisa kafasını Jisoo'nun gösterdiği yere çevirdiğinde büyük bir kürsüye çıkmış, çok ta belli olmayan -Jisoo'nun prens dediği- adamı görmüştü. Sanki herkesten üstünmüş gibi kabararak yürüyor, yüzü ile dikkat çekiyordu.
Evet... gayet yakışıklı idi. Yüzü çok görünmese de belli oluyordu. Kim bilir yakından nasıl gözükürdü?
"Prens Kim Taehyung konuşma yapacak!"
"Prens Kim Taehyung konuşma yapacak!"
Bir kaç kere daha bunu söyleyerek toplanan halka duyurmaya çalıştılar. Demek prensin adı Kin Taehyung idi.
