final bölümü olduğu için sizden bolca yorum bekliyoruz ki bu kadar yazdığımız şeyin bir sonuca varıp varmadığı anlayabilelim. buraya kadar okuyan herkese teşekkür ederiz.
son kez iyi okumalar diliyoruz🥺
-
taehyung dudaklarını ısırken bir yandan yavaşça kapıyı araladı. nişanlısı birkaç haftadır olduğu gibi hastane yatağında uzanıyordu, tıpkı bir meleği andırıyordu. taehyung dolu gözleriyle yatağa doğru gelirken ellerinin titremesini durdurmaya çalışıyordu. yatağın kenarına oturduğunda vakit kaybetmeden jeonggukun elini tutmuştu. değişen bir şeyler vardı muhakkak. mesela miniğinin teni eskisi gibi parlak değildi, gitgide solgunlaşmıştı. ya da taehyungun tutmayı çok sevdiği elleri eskisi gibi sıcak gelmiyordu.
büyük olan bir nevi kendini suçlu buluyordu. hata yapmıştı, ele avuca sığmayacak hatalar. düşünmeden kırmıştı fazlasıyla onun kalbini. her şey çok güzeldi aslında en başında, taehyungun duyguları daha fazla rollerine sadık kalamamış gibiydi, gerçekten aşık olmuştu jeongguka. sonrasında her şey tepetaklak olmuştu aniden. taehyung tekrar her şeyi batırmıştı.
jeongguk'un hayatı ise inişli çıkışlıydı. okulda arkadaşlarıyla araları bozulduğunda, taehyung'u sevdiğinde, taehyung'u kaybettiğini düşündüğünde çokça üzüldüğü anlar oldu. hayat ya bu, ağlattı da güldürdü de çokça. bir sonuca bağlandı da; jeongguk mutluydu, taehyung onu mutlu bir adam yapmıştı, nasıl somurtsaydı ki, somurtması taehyung'a ihanet olmaz mıydı? jeongguk taehyung'a ihanet etmek istemezdi. ona geri dönmek öyle iyi hissettirmişti ki ona fakat önlerinde bir engel vardı, jeongguk'u günden güne bitiren hastalığı.
elde avuçta sadece hayalleri kalmıştı bu noktadan sonra. doktorlar her ne kadar taehyunga kadar belli etmek istemese de bakışları ele vermişti bir kere. nasıl saklamaya kalkabilirlerdi ki? taehyung jeongguk'u hissetmez miydi? onlar bilmiyordu işte, bilemezlerdi.
taehyungun yıllar sonra kendini birine kapılmış gibi hissetmişti. nasıl ki bir denizin dalgasız olamayacağı gibi ilişkilerinde de böyle dalgalanmalar olmuştu. fakat mutluydu, hep böyle kalmasını istedi. ama şimdi neden bu kadar canı yanmak zorundaydı? adeta bir çiçeğin soluşu gibi rüzgarla beraber uzaklara gitmişti hayalleri, umutları. bundan sonra yüzüne yerleşen her bir gülümseme onun için bir lanet sayılacaktı kendince. şimdi küçüğünü bu yatakta amansız bir hastalıkla mücadele ederken görmek sanki kaburgalarının her bir kemiği kırılmış da, nefes almak yasaklanmış gibi hissettiriyordu nihayetinde.
taehyung'un aşkı o kadar özeldi ki şimdi, jeongguk hissediyordu nişanlısının aşkını belki de hissetmese bu kadar mutlu olamazdı. bu iki adam birbirine aşıktı. hastane, jeongguk'un doktoru, hemşireler şahitti ki çok aşıklardı çok seviyorlardı.
büyük olan bir tepki vermeyi diledi, vücudu kitlenmişti aniden. biraz göz yaşı dökmek, jeonggukun yanağını öpücükler kondurmak, bağırmak, çağırmak, belki de ortalığı dağıtmak istedi, ama en çok da elinden bir şey gelmesini diledi. titreyen elleri ile nişanlısın yanağını okşarken dikkat ediyordu, sanki çok kıymetli bir mücevhermiş gibi, her an ellerinin arasından kayıp gidebilirmiş gibi.
"seni seviyorum." hıçkırıklar takip etti cümlesini. "seni seviyorum." üstüne diyebilecek bir şeyi var mıydı bilemiyordu taehyung. kelimeler boğazına tek tek dizilmiş, göğsüne ağırlık yapmaya başlamıştı hepsi bir anda. hayır, ağlamayacaktı. haftalar sonra jeonggukun yanına geldikten sonra ağlayamazdı, miniğinin onu hissettiğini bildiği için ağlayamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the sound of my heart : taekook
Fanfictionherkes mükemmel olduğunda, tekrar baştan başlayabilir miyiz? ©tüm hakları jeongguk'un taehyung'u seven hasta kalbinin atışlarında saklıdır. 14.06.2020 31.07.2020 ussmitc & dianavien