♣️San♣️

1.8K 258 118
                                    

  "Bunu okumuş muydun Atsushi-kun?"

  İşte yine oradaydı...

  Adının Atsushi olduğunu öğrendiği genç, sandalyesini iten kahve saçlı çocuğun gösterdiği kitaba bakıyordu. Uzun boylu çocuk güzel bir yüze sahipti fakat asıl dikkat çeken boynuna ve kollarına ayrıca kim bilir başka hangi yerlere sarılı bandajlardı. Çok hoş bir gülümsemesi vardı ve Atsushi'ye olan ilgisi gözlerinden okunuyordu. Akutagawa hangi kitap olduğunu görememişti ama oğlan okuduğunu belirterek heyecanla kitabı araladı.

  "Denizler Altında Yirmi Bin Fersah," diye mırıldandı Atsushi. "Jules Verne'nin en sevdiğim ikinci kitabı."

  O kitabı Akutagawa da okumuştu. Çok güzeldi ama favorilerinde yer almıyordu.

   Yanında saklanırcasına durduğu kitaplıktan izlediği genç ise Jules Verne hayranı olduğunu belli ederek yanındaki kahve saçlı oğlana Dünyanın Merkezine Yolculuk kitabını anlatmaya başlamıştı.

   Bir şeyler anlatırken kollarını ve ellerini en az mimikleri kadar fazla kullanıyordu. Gözleri yine ışıl ışıldı ve saçları dağınık...

   Akutagawa onu ne kadar o halde izlediğini hatırlamadığı bir ara elindeki kahve fincanın artık tenini yaktığını fark ederek kendine geldi.

   Atsushi'nin yanındaki kahve saçlı oğlan muhtemelen başka bir kitap bulmak için uzaklaştığında beyaz saçlı genç gözlerini etrafında gezdirdi. Kendini izleyen siyah saçlı çalışanı fark edince hafifçe gülümsedi.

   Akutagawa fark edildiği için utansa da o gülümseme üzerine arkasını dönüp gitmeye içi elvermedi. Elindeki kahveye bakıp küçük adımlarla masaya yakalaştı, kahve fincanını masaya bırakıp hızlıca uzaklaştı.

  "Aptal, aptal..!" kendine söylenerek kafasına vurdu utançla. Ne diye dikizliyordu dakikalardır o çocuğu ki? Kukaklarına kadar kızardığına emindi ve soluk teninin bunu insanlara belli etmesini istemediğinden başını öne eğmişti.

   Atsushi'nin teşekkürünü bile duymadan kaçınca beyaz saçlı oğlan onun arkasından şaşkın şaşkın bakakalmıştı. İlahi gözleri kahve fincanını bulunca ise bir nefes eşliğinde gülümseyip fincanı aldı.

   Kahve sevmezdi, bitki çayları tercihiydi.

   Yine de kendisi için bırakılan fazlasıyla acı tada sahip o kahveyi içti...

|Wheelchair And A Cup Of Coffee| Shin SoukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin