Yüksek sesle evde Love Is A Losing Game çalıyordu. Gözlerim ağlamaktan şişmişti. Siz hiç ölmek istediniz mi? Aslına bakarsak ölmemin bir anlamı olacağını zannetmiyorum... Beni zaten o öldürdü. Bir insanı kaç kere öldürebilirsin? Kalbimi aldığın yetmiyor birde parçalıyorsun. Hiç mi acımıyorsun?
İzel müziği kapattı ve bana dönüp ''böyle mi karşılık vericeksin! Akşamki parti için hazırlanmamız gerekiyor zaten!'' diyip bana sinirli bir şekilde baktı. Sonra bakışları yumuşaklaştı ve bana yaklaşıp ''Nilim, lütfen üzme kendini. Biz burdayız...'' dedi. Ardından Su da onu destekler şekilde bana baktı ve ''Gerizekalı Domuzcuk, yeter ben aşktan bunaldım. Hadi coşalım artık! Hazırlanalım ve o salak erkeklere ÖZELLİKLE adı Onur olan çocuklara neler kaçırdıkdıklarını gösterelim!'' diyip All I Got açıp beni güldürmek için mal mal dans etmeye başladı. İzel de ona katıldı. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. ''Üffff! Tamam siz kazandınız!'' diyip dansa katıldım. Su dolabımın kapağını açtı ''E ne giyiceksin domuzcuk?'' diyip kıyafetlere baktı. ''Siyah etek ve üstüne askılı siyah tişört.'' dedim. İzel müziği durdurup gözlerini kocaman açtı ''Saçmalıyosun herhalde!?'' dedi. Su da ekledi ''Partiye gidiyoruz, okul korosuna değil!'' diyip kahkaha attı. Sonra ''İşte bu!'' diyip dolaptan pembe elbiseyi alıp benim üstüme tuttu. ''Çok abartılı! Zaten babanem almıştı, düğün falan olursa giyerim diye...'' diyip elbiseyi ittim. İzel ''Saçmalama! Bu elbise giyiliyor!'' diyip elbiseyi aldı ve yatağın üzerine koyup dolaptan elbiseye uygun ayakkabıları çıkardı.
2 saat içinde hepimiz hazırdık. Derin bir nefes aldım. Altta çocuklar bizi bekliyordu. Gitmeden önce babaneme kocaman sarıldım. Bana bakıp ''Aynı annene benzemişsin... Çok güzel bir kadın, çook güzel bir anne, ço güzel bir eş, çok güzel bir gelin ve çok güzel kalpli bir insandı... Tatlım...'' gözleri dolmuştu. ''Babanecim lütfen yapma...'' dedim, gözlerindeki akan yaşları silip. Bir yandan ağlayarak sözüne devam etti ''Keşke seni görebilseydi...'' Ona kocaman sarıldım ''Sen varsın birtanem... Üzülme boşver.'' Diyip göz yaşımı gizlice sildim ve ona gülümsedim. Alttan Erdem'in ''HADİ YETER ARTIK İNİN BE!'' sesi geldi. Hemen kızlarla aşağı indik. Berk bana bakıp ''Oha'' dedi. ''Ne var be!'' dedim, ona bakarak. ''Çok güzel olmuşsun.'' dedi. Yüzüm kıpkırmızı oldu. O ara koluma Erdem girip ''O benim partnerim UZA!'' dedi ve hepimiz gülmeye başladık. Berk'te Su'yun koluna girip ''Su da benim partnerim.'' diyip sırıtırken SU Berk'e kocaman bir tokat çaktı ve ''Eğer bir daha bana dokunursan seni gebertirim!!'' diyip sinirli bir biçimde önden yürümeye başladı. Berk hala neye uğradığına şaşırmış bir şekilde tokat atılan yanağını tutuyordu. Bizde gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk. Diğer yandan İzel ve Umut birbirlerine bakıp sırıtıyolardı. Aşık oldukları her hallerinden belliydi. Sonra öpüşmeye başladılar ve Erdem ve ben kusma işareti yaptık. ''Iy'' dedim ve Erdem'e baktım. Sigara içiyordu. Yüzüne bi dayak attım ve sigara yere düştü. ''İçmicektin hani?!'' dedim ve Erdem'e baktım. ''Gözlerini kaçırdı. Neden içtiğimi biliyorsun...'' dedi. Birden istemeden ''BEN NEDEN İÇMİYORUM O ZAMAN!'' diye bağırdım. Banan baktı ''Ah tanrım üzgünüm...'' diyip bana sarıldı. Bende ona sarıldım ve sonra hep beraber okula doğru gittik. Herkes bizim gruba bakıyordu. Bir an kendimi ultra mutlu, havalı, güzel hissetmediğimi söylesem yalan olurdu. Parti salonuna girdik. Birden İzel önüme geçti ''Neden tuvalete gitmiyoruz!'' diye bağırdı. ''Daha yeni gittin ya evde'' dedim. ''Lütfen!!'' diyip önümde durmaya devam etti. ''Benden ne saklıyosun!'' dedim. Çünkü İzel asla yalan söleyemezdi ve benden bişey sakladığı çok belliydi. ''Hiçbirşey!'' derken sesi çatallaştı. Onu hafifçe yana ittirdim ve önüme baktım. ''Aman tanrım..'' yutkundum. İzel ''Belki yakın bir arkadaşıdır!'' dedi beni teselli etmek için. Onur ve son sınıflardan bir kız başbaşa durmuş gülüşüyolardı. Erdemin kolundan çıktım ve tuvalete doğru koştum. Su ve İzel arkamdan geldi. Su ''Hele o benim bir elime geçsi onu öldürücem!!'' diye bağırdı. Ağlamamak için derin derin nefes alıp veriyordum. İzel bana baktı ''İyi misin Nil?'' dedi. ''Çok güzel bir kızdı en azından.'' dedim. Su sinirli bir halde ''Saçmalama! Sen ondan bin kat daha güzelsin!'' dedi. Gülümsedim ve içimden böyle iyi arkadaşlarım olduğu için şükrettim. Ardından kızlara sarıldım. Tuvaletten gülerek çıktım ve birden biz tam tuvaletten çıkarken müzik çalmaya başladı. All About That Bass!! O an Onurla göz göze geldik. Öyle bir baktı ki yanındaki kız da bana bakmaya başladı. Saçımı savurup arkama döndüm. Bundan sonra ulaşılmaz olan Onur Bey değil ben olacaktım! Bizim grup ve diğer bütün öğrenciler piste çıkıp dans etmeye başladı. Simay orda olmadığı için Erdem daha iyiydi ve en azından kafamızı dağıtıyoduk. Ayrıca saat 00.00'da bir grup çıkacaktı ve duyduğumuza göre grubun solisti çok yakışıklıydı.
Saat 00.00 olmuştu ve hepimiz grubun gelmesini bekliyorduk. Bir yandan da Onur ile kesişiyorduk. Grubun çıkacağı duyurusu geldi ama ben o ara yandan yandan Onur beni kesiyormu diye bakıyordum. Birden Erdem sırıtmaya başladı ve kızlar ''Ne?!'' diye aynı anda bağırdılar. Ne olduğunu anlamadım ve sonra aniden sahneye baktım. SAHNEDE ESKİ SEVGİLİMİN GURUBU VARDI!!! Ayrıca şuan eski sevgilim Doğukan bana bakıyordu. Bana göz kıpıp şarkı söylemeye başladı. Eskiden biz çıkarken grup solisti olduğunu biliyordum ama bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum. Ve de çok yakışıklı olmuştu. Kızlar şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Erdem de gülüp ''çok güzel bir gece olacak'' dedi. Doğukan birden şarkı söylemeyi bıraktı. Elindeki kağıdı okuyup. Bu şarkı Onur'dan sevgilisi Simge için diyip Kiss Me şarkısını söylemeye başladı ve Onur Simge'yi öptü. O an zaman durdu... Herşey bitti... Bende... Bizde... Bittik.
Derin derin nefes alıp içimden 10'a kadar saydım. Küçükken canım yandığında ağlamamak için böyle yapardım. Altını çiziyorum ''Canım Yandığında''. Şarkı bitti ve Doğukan bana bakıp ''Bu şarkıda benim kadar sevenlere gelsin.'' dedi. Rüzgar'ı söylemeye başladı. Bu.. Bu benim en sevdiğim şarkıydı. Bunu hatırladığına inanamıyordum... Demek hala beni seviyordu...
Balo çıkışında yağmur yağmaya başladı. Su ''Bir bu eksikti!'' diyip üfledi. ''Şeker miyiz ki eriyelim!'' diyip gülümsedim. Ardından Sinem ve Onur'u Onur'un arabasıyla eve giderken gördüm. İçim bir yandan yanıyor, bir yandan da Onur'dan iğreniyordum. Okuldan bizim grup olarak çıktık. Yağmurdan dolayı ıslanmıştık ama çok eğlenceliydi. İlk defa saçımın bozulmasına aldırış etmemiştim. Birden birisi ''Nil!'' diye bağırdı. Bu Doğukan'dı. Kıvırcık-dalgalı saçları yağmurdan ıslanmıştı ve harbiden böyle acayip yakışıklıydı. Yanıma geldi. Koştuğu için nefes nefese kalmıştı. ''Konuşabilir miyiz?'' dedi. Tabi dedim ve o arada bizimkiler gitti, başbaşa kalmıştık. ''Ben sensiz yapamıyorum. Bak çok denedim. Sensizlikten kendimi şarkılara müziğe verdim. Seninle bir daha konuşabilmek için bu gün buraya geldim. Eskisi gibi olalım. Yine benim ol. Dünyalar benim olsun.'' Gözlerime bakıyordu. Gözlerine ilk defa bu kadar dikkatli bakmıştım. Çok güzellerdi. Beni sevdiği gözlerinden belliydi. Yüzü yüzüme 3 santimdi ve nefes alıp vermesini duyabiliyor, dudaklarıma doğru hissedebiliyordum. Sonra o sihiri kelimeleri söyledi ''Seni seviyorum.'' O an dudaklarım onun oldu. Birden herşeyi unuttum. Kendimi ona ve yağmura bıraktım. Zaten hatırlamam gereken o kadar çok güzel şey yoktu. Kaybediceğim de...
''Hadi herşeyi unutalım. Seni, beni, zaten hiç olmamış bizi... Daha fazla ölmeden terk edelim bu aşkı. Zaten sen hiç gelmemiştin bu aşka... Hiç ölmemiştin benim için, ben senin için ne kadar ölsemde...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Bırakma
ChickLitNil ailesiynin vefatından sonra babanesiyle kalmaya başlamış 17 yaşında bir kızdır.Bu sene lise 3'e başlayan Nil ve arkadaşlarının hikayesi asıl şimdi başlamaktadır!!