Zaman hakkında sürekli yorumlar yaparız öyle değil mi? Ya çok hızlı geçiyor gibi gelir ya da çok yavaş geçiyor gibi. Aslında zaman hep aynı şekilde ilerlerken ona anlam yüklemeye çalışan bizleriz. Sadece zamana değil birçok şeye anlam yüklemek sanki bizim için olmazsa olmazlardan biri.
Ben de çokça anlam yüklerim. Belki de aranızda en çok anlam yükleyen benimdir. Zamana, bakışlara, gülüşlere...
Bu yaşıma kadar zamanın hep yavaş geçtiğini düşünürken Chan ile tanıştığım günden beri onu görene kadar zaman yavaş, onunlayken zaman hızla akıp gidiyordu. Artık ilgimi çeken tek şey karşısında bulunduğum manzara olmuyordu. Artık sadece ben ve manzara olmuyorduk.
Ben, manzara ve karşı kayalıkta oturan Chan oluyordu zamanın içinde. Ara sıra birlikte izlerdik manzarayı ama genelde her zaman kendi yerlerimizde bulunurduk.
Yine bir gün kayalıklara geldiğimde onu çoktan kendi yerine yerleşmiş manzarayı seyrederken buldum. Gün batımının oluşturduğu renkler yüzüne vuruyordu. Hafiften esen rüzgar saçlarını hareketlendirirken gözlerini kıstı. Hiçbir manzaranın ilgimi bu kadar çekemeyeceğine yemin edebilirdim. Güzelliği inkar edilemezdi.
Hareketlendiğini görünce onu izlediğimi anlamasın diye telaşla başımı manzaraya çevirdim. Birkaç dakika önce gördüklerimin yanında izlediğim manzara daha sönük kalmıştı sanki.
Çok fazla zaman geçmeden birinin ıslık çalarak yanıma yaklaştığını hissettim.
Sonrasında yanımdaki hareketliliğe çevirdim bakışlarımı. Sanki biraz önce hiç izlememişçesine manzarayı inceleyen yüzünü izledim. Tek fark bu sefer daha yakın olmasıydı ve bunun hissini nasıl tarif edebilirim bilmiyorum.
Güneş çoktan batmış etraf karanlığa bürünmüştü. Gökyüzünde yıldızlar yerlerini almış göz kırpıyordu yeryüzündeki bizlere. Chan kendisiyle birlikte beni de geriye çekti ve sırtı üstü uzanarak yıldızları seyretmeye başladık. Yıldızların görsel şöleninden dolayı mı yoksa yanımda uzanan bedenden dolayı mı huzurlu hissediyordum emin değildim. Bildiğim tek şey şu an hiç olmadığım kadar huzurlu olduğumdu.
İşaret parmağı ile yıldızları gösterdi yanımdaki beden.
Parmağı nereye hareket ederse gözlerimle takip ediyordum. Yavaş yavaş elini aşağı indirdikten sonra derin bir nefes aldı ve yüzünü bana çevirdi. Ben de ona çevirdiğimde gözleri yüzümde turladı."Yüzüne yıldızlar saçılmış. Sense onları kapatıp parlamalarını engelliyorsun."
Çillerimle hiçbir zaman barışık olmamıştım ve her zaman onları kapatmam gerektiğini düşünmüştüm. Chan ise bana onları kapatmamam gerektiğini söylemişti.
Ben de onları sevmeyi tercih ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
oceans | chanlix
Fanfiction"Ve bir kez daha aramızda okyanusların olduğunu hissediyorum, benim güzel atlantisim."