Buraya kadar okuduğunuz şeyler Chan ile tanışma hikayemizin, onunla geçirdiğim güzel zamanın, öğrendiklerimin, hissettiklerimin ve daha belki de birçok şeyin kısa ve öz anlatımıydı.
Sizin için kısaydı. Benim içinse, beni ben yapan büyük bir kısmı kapsıyordu.
Chan, görüp görebileceğim en düşünceli, en güzel kalpli insandı ya da o, seviyeyi öyle yükseltmişti ki ondan sonra tanıdığım kimse ona yetişememişti.
Chan okyanusları severdi, okyanusları evi gibi görürdü. Bir gemi yolculuğuna gidip geri döndüğünde kuş gibi hafiflediğini dile getirirdi o taptığım bedeni ve ruhu. Gözleri denizlerde oluşan yakamoz gibi ışıl ışıl olurdu, bir beni görünce bir de hayatını adadığı okyanuslar ile kavuşunca. Öyle olduğunu da ondan bana kalan tek bir fotoğrafta farketmiştim. Her gece inceleyince birçok ayrıntıyı farketmemek elde değil. Unutmaya yüz tuttuğum ses tonu gibi silikleşmemeliydi güzel yüzü. Her gece bakmalıydım. Her gece iyi geceler dilemeliydim. Her gece onu sevdiğimi söylemeliydim çünkü fırsatım varken söyleyememiştim. Ve her gece ağlamalıydım çünkü içimdeki yangın dinmeliydi.
Dinmedi. Nasıl dinsin ki? Gözyaşlarım bir okyanus oluşturabilirdi ama bir okyanus değildi. Okyanus yoksa eğer bu yangın nasıl dinerdi?
Kokusu da hatrımdan çıkmaya başladı artık. O yaşam bulduğum kokusu, benim için oksijen. Söyleyin şimdi ciğerlerime doldurduğum bu şey de neydi? Nasıl yaşanırdı böyle? İnsan delirirdi.
Delirdim.
Eve dönmesini bekledim. Bekledim, yıllarca da beklerim. Ama onsuzluğun verdiği o hisle yaşamak öylesine zor ki.
Ondan sonra kimsem kalmadı. O arkadaşım, o sırdaşım, o kalbime sahip olabilecek tek kişiydi. Geriye kalanlarsa varla yok arasıydı.
Gelmeyecek, dediler bana ben yine de bekledim. Beklememi söyledi çünkü ben onun sözünü dinlerim.
Ama bana bu güzel yaşları doyasıya yaşa da derdi. Şimdi buna yaşamak mı denirdi? Uyandığım her gün bir işkenceydi çünkü yanımda değildi. Öyleyse sözünü dinlememiş mi oluyordum şimdi?
Özür dilerim. İçimin bitmek bilmeyen karmaşasına çektim biraz sizi.
Onun gelişi yeniden doğuşum ve onun gidişi ölüşümdü. Çünkü buna yaşamak denmezdi.
Bu hayata tamamen gözlerimi kapatmak mı? Aklımdan geçmedi değil tabii. Ama Chan, böyle bir şeyi aklımdan geçirmeme bile öyle kırılırdı ki. Biliyorum, şimdi yanımda olmasa bile görürdü o beni. Ben onun kalbini kırarsam eğer bir daha kendimi nasıl affederim.
Bu yüzden yaşayacağım, yaşamaya çalışacağım. Chan yanımda olsa nasıl olmamı isterdi, neler yapmamı isterdi? Hep bu sorularla bir cevap bulma uğruna yaşayacağım. Ama bir parçam hep eksik kalacak.
Bir parçam kayıp atlantis. Okyanusun derinliklerinde tek başına.
Neden böyle bir son olmalıydı söyleyebilir misiniz bana?
Artık ne okyanuslara dair belgeselleri izliyorum ne de okyanuslara dair kitaplara sahibim. Şimdilerde kimseye okyanuslara aşık olan çocuğun okyanuslardan delicesine korktuğunu söyleyemiyorum.Ve bir kez daha aramızda okyanusların olduğunu hissediyorum, benim güzel atlantisim.
***
Yazarken gözlerimin dolmasına engel olamadığım bir bölümle kitabı sonlandırıyorum. Ayrılması zor.
Umarım okurken size farklı duyguları hissettirebilmişimdir.
Bana yoldaş olduğunuz için teşekkür ederim.
Umarım tekrar karşılaşırız!-red
ŞİMDİ OKUDUĞUN
oceans | chanlix
Fanfic"Ve bir kez daha aramızda okyanusların olduğunu hissediyorum, benim güzel atlantisim."