*3

72 8 94
                                    

 Alacaklı gibi çalınan odamın kapısıyla irkilerek uyandım. Elim kalbime giderken soluklanmaya çalıştım. Korkudan ritmi değişen kalbimle sakinleşmek oldukça zordu. Sakinleşmek istediğim de yoktu. Bu yüzden avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım. "Şu evde bir kere düzgünce uyku çekmeme izin yok mu?" dediğimde kapıyı tekrardan çalan kişinin Enes olduğunu anlamıştım. Bir tek kapıyı böyle çalma gafletinde Enes bulunabilirdi. İlk doğduğu gün bunu yapamamışsınız lütfen geri iade edin demediğim için kendime beddualar savurmak istiyordum. Derin bir nefes alıp yataktan çıplak bacaklarımı sarkıttım. Şimdi ben ona yapacağımı biliyordum. Masanın üzerindeki su ile dolu bardağı aldım. Hala çalmaya devam ediyordu. "Lan az sabret kalktım geliyorum." dediğimde hala vurmaya devam etmesi içimdeki acıma duygusunu yok etti. Sinsice gülümseyip kilidi açtım. Yastık atmamı beklediğini biliyordum. Bu yüzden duvar kenarına saklandım. Onun da duvar kenarına saklandığına emindim. Kapıyı hızlıca açmasıyla kapı önündeki bedenini geriye atması bir oldu. Bir adım kapı pervazına doğru adım atıp sol elimdeki su bardağını ileri doğru uzatıp onun suratına suyu döktüm. Hatta dökmedim fırlattım. Hemen bardağı sağ elime alıp yanımdaki masanın üzerine koydum.

Ben onun surat ifadesine ve sinirli konuşmalarına karşın sadece kahkaha atarken yerdeki ıslaklığı gördüğüm gibi gözlerim kocaman oldu. İşte şimdi bitmiştim. Bunu fark eden sinsi iki elini yanına koyup yumruk yaptı ve bağırmaya başladı. "Anne ablam benim üzerime su döktü. Yerler ıslandı." dediğinde gözlerimi öfkeyle kıstım. Ayak tabanımı üst bacağına koyup tüm gücümle ittirdim. Fısıldayarak konuştum. "Gerizekalı! Kendine benim gibi bir düşman kazandıracak kadar aptalsın." dedim ve hızlıca odama girip dün üzerimden çıkardığım kalın ipli büstiyeri aldım. Odamın önündeki ıslaklığı silip kirli sepetine attım. Annem üçüncü kata çıkana kadar ıslaklığı halletmiştim. "Anne bu oğlun çok yalan söylüyor! Gel bak bir damla su yok yerde." dediğimde ikinci katta olduğuna adım kadar emin olduğum annemin sesini duydum.

"Aşağı gelin hemen!" dediğinde Enes gıcık bir gülümsemeyle bana bakıp merdivenlerden inmeye başladı. Banyoya girip işedim. Ardından elimi ve yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Üzerimdeki şortlu pijama takımını çıkarmak istemediğim için odamda dün gece üzerime geçirdiğim hırkayı hızlıca giydim. Yatağımın kenarında duran telefonumu aldım ve hızlıca odadan çıktım. Merdivenleri her zaman ki gibi ikişerli üçerli inerken annemin sesini duydum. "Yavaş ol dağdan inme yörük!" dediğinde gülmemek için kendimi tuttum. Alışkındım onun bu tavırlarına. O böyle bir kadındı. Çocuklarını söverek ya da döverek severdi. En değerlisi abimdi. Babam annemin aksine hiç huysuzluk yapmayan ve kimseye zorluk çıkarmayı sevmeyen bir adamdı. En çok zorluk çıkardığı kişi hep abim olurdu. Şimdilerde evlense bile babamdan hala çocuk gibi azar işiten abim bunu pek umursamazdı. Babamın en değerlisi ise ablamdı. Ben ve Enes her zaman diğerlerinden geride olurduk fakat bunu hisseden tek kişi bendim. O böyle hissetmezdi.

Belki de sebebi kardeşlerinin arasında kendine yaş olarak diğerlerine göre daha yakın olan ve dışlanmış bir ablası olmasıydı. Ben doğduğumda ablam ve abim mutlu değilmiş. Aksine hiç istememişler beni. Abim ve ablamın arasındaki özel bir bağ vardı. Annem abimin doğumundan çok kısa bir süre sonra ablama hamile kalmıştı. Onlar ikiz gibi büyümüşlerdi. Ben aralarına sonradan giren bir kız çocuğu olarak dışlanmıştım. Ablam abimi kıskanıyormuş, abim ise ablamın onunla oyun oynamayı bırakıp benimle evcilik oynama düşüncesinden nefret ediyormuş. Anlatılırken gülünen her şeyi daha önceden hissetmiş bir çocuk olarak bunun gülünecek bir tarafı olduğunu hiç düşünmemiştim. Senelerce beni aralarına almaları için uğraşmıştım. En sonunda ise Enes doğmuştu. O doğduğunda beni aralarına almak zorunda kalmışlardı. Bende onlarla vakit geçirmeyi sevsem de hep Enes ile oyun oynama hayali ile uyurdum. Her günün doğuşuyla o hayale daha da yaklaşırdım. Enes ile aramızdaki yaşa rağmen ben onunla aynı yaştaymış gibi davranırdım. O benim için hayalimdeki arkadaştı. Enes ve Hilal'den başka hiç arkadaşım yoktu. Ben büyümeye başladıkça abim ve ablam beni aralarına almak istemeye başlamışlardı.

Bağrıma Gömülü Benlik *yeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin