Düşüncelerimi sonlandırıp ağaçlara doğru baktım.
Şuanda ki gücümle şelalenin arkasında ki mağaraya ulaşamayacağımı bildiğim için hem yerden yüksek hemde korunaklı bir barınak inşaa etmeliydim ve bunu yapabileceğim en iyi yerde ağaçların dallarıydı.
Etraftan topladığım sarmaşıkları birbirine ekleyip güzel ve sağlam bir ip oluşturdum.
Sonrasında birbirine paralel iki dal arasına ipi dolayıp bir hamak oluşturdum.
Yatacağım yeri hazırladıktan sonra yemek yiyebileceğim bir yer lazımdı.
Onun içinde ağacın içine ufak bir oyuk açacaktım.
Aslında genişliği 12 ila 15 metre arasında olan bu ağacların içine oyuk açmak ve orayı bir barınak haline getirmek çok daha iyi olurdu ama ben geçiçi olarak kullanacağım için hem zamandan hemde güçten tasarruf ederek ufak bir hamakta yatmakta karar kılmıştım.
Tabii deliği açabilmek için herhangi bir keskin alet lazımdı o yüzden de öldürdüğüm yeşim kurtlarının dişlerini kullanacaktım.
Aralarında hem en keskin hemde en uzun ( yaklaşık 25cm lik bir diş ) olan lider yeşim kurdunun dişini kullandım.
Her 2 dişinden de keskin 2 hançer yapmayı başardıktan sonra oyuğuda açıp içinde ateş yaktım.
Tabii ki ağaç yanmasın diye oyuğun tabanına birkaç taş yerleştirdim.
Kurtların etini pişirdikten sonra yemeye çalıştım.
Yemeye çalıştım çünkü yaptığım et fazlasıyla pişmiş ve yenmeyecek kadar kötüydü.
Neyse ki bünyem iğrenç şeyleri yemeye alışıktı sonuçta yıllarca çöpten yemek yemiş birisiydim.
================================
《Gün Daha Yeni Doğarken 》Üstümde ki uyuşukluğu atabilmek için birkaç egzersiz hareketi yapıp dünden kalan eti yedim.
Geldiğimden beri hiçbir gelişim yapmadığımdan dolayı daha fazla beklemeyip meditasyon yapmaya başladım.
Yaklaşık 3 saat boyunca çevremde bulunan enerjiyi içime çeksemde 1.seviye dantianımın sadece %25' ini doldurabildim.
Bu diğerlerine göre her ne kadar çok etkileyici olsa da benim için yavaştı çünkü 3 ay içerisinde o mağaraya girebilmeliydim.
O sırada da yeşim kurtlarının yaşam taşları aklıma geldi.
Yüzüğümden 1.seviye bir kurt çıkartıp onun yaşam taşını çıkarttım.
Nasıl kullanacağımı bilmediğimden dolayı aklıma grlen ilk yöntemi deneyip yaşam taşını ağzımdan içeri doğru attım.
Daha mideye indiği an çözülüp tüm enerjisini dantianıma gönderdi.
Midemde ufak bir rahatsızlık olsa da fazla etkilenmemiş daha çok dantianımdaki değişikliklere baktım.
Dantianımı sadece %20 doldurmuştu.
Bundan yola çıkarak 5 adet kendi seviyemde ki yaşam taşı beni seviye atlatmaya yeterdi.
Tüm 1. Seviye yaşam taşlarını özümsedikten sonra sonunda 2.seviye oldum.
2.seviyeye geçtiğim an tüm vücudumu bir rahatlık sardı ve güçümün arttığını hissetim.
O sırada aklıma bir fikir geldi.
5 tane yaşam taşına seviye atlıyorsam 1 adet kendimden üstün taşla dantianım ne kadar dolacağını merak ettim.
Liderin 3. Seviye yaşam taşını elime alıp enerjisini özümsedim.
Enerjiyi özümsediğim anda %0 dolu olan dantianımı tamamiyle doldurup seviye atlamamı sağlamıştı.
Daha ilk günden 3.seviye olduğumu fark edip sevinirken aklıma daha da güçlenmem gerektiği geldi.
Efendi Boras'ın sadık bir askeri olabilmek için herşeyimle çalışmalıydım ve bunun içinde bu gezegende ki herkesten daha güçlü olmalıydım.
3. Seviyede ki gücüme alışabilmek için biraz idman yapıp ormanda
4. Seviye hayvanlar aramaya başladım.Olabildiğince sessiz ilerliyordum çünkü ben bir suikastçiydim ve gölgelerde gezinip en sessiz şekilde avımı öldürmek benim işimdi.
Ormanın içerisinde ilerlerken karşıma birkaç 4. Seviye hayvan çıkmıştı ama çoğunluğu sürüsüyle birlikte olduğu için saldıramamıştım.
Amacım yalnız olan herhangi bir 4. Seviye hayvan bulup öldürmekti.
Sonrasında aklıma gelen bir fikirle ağaçların tepesine doğru çıkmaya başladım.
Dallardan ilerlemeye devam ederken ağacların altında 4. Seviye ve
5. Seviylerle dolu bir hayvan sürüsü vardı.Çoğunluğu karşısında bulunan insan topluluğu yüzünden ölmüştü ama insanların tarafında da ölen bir kaç kişi vardı.
Ayakta yaklaşık 6 tane 4. Seviye, 3 tane 5. Seviye hayvan vardı.
Karşılarında ise 4 tane 5. Seviye, 1 tane de 3. Seviye insan vardı.
En mantıklı planı yapıp savaştan sonra ayakta kalan her şeyi öldürmeyi seçtim.
Yaklaşık 15 dakika sonra ayakta kalan insan sayısı oldukça azalmıştı.
Tabii ki hayvanlarda öyle.
Savaşın sonunda insanlar yaptıkları stratejiler ve taktikler sayesinde kazanmıştı ama ayakta sağlam kalan sadece 2 insan vardı ve bunlarda oldukça yaralılardı.
Ağacın üstünden aşağıya atlayıp altımda bulunan adamın boğazını kestim.
Dikkatsizliğinin sonucunu ölümü olarak geri alan insan daha hiçbir şey farkedememişti çünkü aldığı yaralar yüzünden etrafını kontrol etmeyi unutmuş ve yeşim kurdunun yeşim dişlerinden yapılmış olan hançerimim gazabına uğramıştı.
Diğer adam ise ölen arkadaşından daha dikkatliydi ve Seth'i arkadaşını öldürdükten sonra farketmişti ama yüzüne doğru gelen hançerden kurtulamamıştı.
Etrafta halen daha ölmeyip ayakta kalan son arkadaşlarınında öldüğünü gören birkaç kişi vardı ama onları kim umursardı ki ?
Seth önce hayvanları yüzüğüne attı ve sonrasında halen daha ölmeyen herkesin boğazını kesti.
Tüm boyut yüzüklerinide aldıktan sonra insanların çesetlerinden de kalplerini sökmüştü.
Bunu yapmasının sebepi ormanda kaldığı sürece kaç insanı öldürebileceğini merak etmesiydi.
Yağmaladığı boyut yüzüklerinden birisinin içinden dışı gümüş ve altınlarla kaplı bir sandık buldu ve öldürdüğü 6 insanın kalbini sandığın kumaş ve kaliteli derilerle kaplı yüzeyine koyup kendi yüzüğüne aktardı.
Tüm yüzüklerin içerisinde ki herşeyi boşaltıp kendi yüzüğüne aktardı ve geriye kalan 13 boş yüzüğü küçük bir sandığın içerisine koyup sakladı.
================================
Öldürülen İnsan Sayısı: 1862
================================
Köydeyim ve internet yok.(4)