Bölüm-4

54 1 1
                                    

 Uyandığımda babam bir koltukta sızmış kalmıştı öyle.O kadar tatlı uyuyordu ki ya da horluyordu uyandıramadım.Hemşireden yardım alarak serum borusunu çıkardım.Üstümü giydim ve babamın yanağına bir öpücük kondurarak onu uyandırdım.Hastaneden çıktık.Arabaya bindik ve babam beni bir eve getirdi.Kemerimi çözüp arabadan aşağıya indim ve güneş gözlerimi alırken eve iyice bakmayı denedim.Güzel, beyaz ,tek katlı bir evdi.Babama döndüm:
      ''İşler bitene kadar bir pansiyonda kalırız diye düşünmüştüm,''
      ''Öyleydi ama biraz burada kalsak iyi olacağını düşündüm,''
      ''O eve dönmek istemiyorsun dimi?'' diye sordum.Sustu.Susmakta bir cevaptır.

 Eşyalarımı yerleştirdim.Yatağa uzandım.Sadece tavana baktım.Öylece bomboş bir duvara.Ama sonra aklıma söz verdiğim biri geldi.Kendim.Kalktım.Giyindim.Aşağıya indim ve babama sarılarak:
      ''Babacım,dışarı çıkabilir miyim?''diye sordum.
      ''Daha ilk defa geliyoruz buraya,pek tanımıyoruz da hem kaybolada bilirsin yani olmaz,''
    ''Aslına bakarsan bu olaydan sonra biraz kafam dağılsın istiyorum, fazla uzaklaşmam telefonumda açık olur. Sadece temiz hava almak istiyorum,''
      ''Telefonun hiçbir zaman kapalı olmıcak ama ! ''
      ''Oldu bil,'' dedim ve dışarı çıktım.Aslında ne hava almak istiyordum ne de kafa dağıtmak.Sadece burayı tanımak ve küçük çaplı bir araştırma yapmak istiyordum.Yürümeye başladım, başlamasınada nereye gideceğime dair hiçbir fikrim yoktu.Öylece yürüyordum.Sonra biri bana çarptı ve yere düştüm.Kafamı kaldırdığımda benim yaşlarımda kumral, yeşil gözlü ve boyu 1.75'i geçik bir çocuk bana bakıyordu.O kadar güzel yeşil gözleri vardı ki , parlaklığı gözlerinizi kamaştırıyordu.Saçları kahverengi bir tondaydı ve kalkıktı.Elini uzattı ve üzgün bir suratla:
      ''Çok üzgünüm.Okula geç kalıyordum.Çok özür dilerim,'' dedi.
    ''Yalnız baya sertmişsin.Sanırım ayak bileğimi yerinden çıkardın,''dedim.Eğildi ve ayak bileğimi tuttu.
      ''Çok üzügünüm.Hastaneye gitmemiz gerek ayağa kalkabilir misin?''diye sordu.
      ''Denerim,''dedim.''Okula geç kalıyorsun.''
     ''Önemli değil,''dedi ve elimi tutarak beni ayağa kaldırdı.Yürümeye çalışıyordum ama berbat bir şekilde acıyor ve adım bile atamıyordum.
      ''Bırak beni,hastaneye kendim gidebilirim.Sorun değil.Okuluna git,''dedim.
      ''Seni bu halde bıra...''cümlesini bitirmeden söze girdim:
      ''Git dedim,hemen''
     ''Tamam,''dedi üzgün ve endişeli bir suratla.Yürümeye çalıştım ama yürüyemiyordum.Sanırım fena incinmişti.Ben çabalarken biri gelip beni kucakladı:
      ''Seni bu halde bırakmazdım,''dedi.Bu oydu aynı çocuk ve gülümsüyordu.Gamzeleri derin bir çukurdu ve gözleri gülünce görünmüyordu bile.Gülümsedim.Bana bakıyordu hala.
        ''Ne?'' dedim.
  ''Aslına bakarsan tutunsan iyi olur,''dedi.Şimdi farkettim ona tutunmuyordum.Boynunu kavradım.Birbirimize baktık, gözlerimizin içine.Kafamı çevirdim ve omzuna kafamı koydum.Nedenini bilmiyorum ama bir güven hissettim hemen.Aşık mı oluyordum?Hayır,aşık olamazdım.Buraya aşık olmak için gelmedim ben.Hemen kafamı kaldırdım:
 ''Sanırım kendim yürüyebilirim,yardımın için saol,''dedim.Beni yere indirdi.Hödük.Bırakamam,yürüyemiyorsun diyebilirdi.Aman banane zaten.Yürümeye çalıştım ve sonuç tabikide rezaletti.Tam pes edecektim ki arkamdan birisi:
           ''Seni bırakamam,yürüyemiyorsun,''dedi.

İnanılmaz Kasaba.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin