Hero & Leandros

191 8 0
                                    

CEYLİN'DEN☆☆

Kalabalığa çarparak okulun içine koştum. Tek istediğim şu lanet olası dünyada yalnız kalabilmekdi. Tam düşecekken tanımadığım biri kolumdan tutup çekti. Hiç tanımadığım gözlere baktım. Okulda yeniydi heralde. Kolumu sertçe çektim. Beni tanımıyordu daha.Benim kimsenin yardımına ihtiyacım yok. Hayatta bu iki yüzlü insanların arasında tek başıma güçlü olmayı çoktan öğrendim.

" Bana bir daha dokunma." Gözleri hiç yönünü değiştirmeden gözlerimin içine bakıyordu. Neyse onunla uğraşacak halde değildim.Hızla yanından uzaklaşıp kendime ait olan yer gittim. Nefes alabildiğim tek yere. Defterimi çıkardım ve satırlara kelimeler serpiştirdim.

" Bugün o piçi gördüm. Yurt dışından dönmüş. Onu görünce sanki o günü tekrar yaşadım. Bedenimdeki her hücre yine aynı acıyla belirdi.Beynime kazınan anları yüzünde tekrar tekrar gördüm. Her gece kabuslarda gördüğüm gibi. Söylesene ben mi kötüyüm ? Yoksa siktiğimin dünyası mı?"

Cebimden paketimi çıkarıp içinden bir sigara aldım. Başımı duvara yaslayıp sigaramdan derin bir nefes alırken kendime verdiğim sözleri hatırladım. Böyle olmayacağım. Söz verdiğim gibi gücümü kaybetmeyeceğim. Ders zamanı gelince çantamı alıp sınıfa indim. İlk ders Edebiyat'tı.

" Çocuklar, bugün Hero &Leandros efsanesini işleyeceğiz."

"Yüzerek geleceğim sana.
Güzel kız, senin sevgin uğruna,
Sana geleceğim.
Sen beklerken beni ürkek bakışlarla,
Yüzerek geleceğim sana.
Dalgalar gemilere bile geçit vermese,
Yüzerek geleceğim sana.
Azgın dalgalar arasından...

Bu efsanenin Çanakkale boğazının en dar geçidinde ortaya çıktığı da söylenir. Ancak günümüzde, belki de sahip olduğu romantik dokusundan olsa gerek, Kızkulesi denildiğinde en çok bilinen hikaye "Hero ve Leandros"un ölümsüz aşk hikayesidir.

Efsaneye göre zamanında Üsküdar sırtlarında Tanrıça Afrodit adına bir tapınak vardır. Hikayede adı geçen Hero, genç kızların görev yaptığı bu tapınağın rahibelerindendir. Hero, Kulede kumrulara bakmakla görevlidir. Her yıl ilkbaharda, doğanın uyanışı adına tapınak çevresinde törenler yapılır, aşkı bulamayanlar, hayal ettikleri sevgililerine kavuşabilmek için Afrodit'e yakarırlar.

Boğazın karşı kıyısında oturan Leandros da bu törene katılmak için tapınağa gelir ve Hero'yla karşılaşır. İki genç ilk görüşte birbirine aşık olur. Ancak arada büyük bir engel vardır. Hero, bir rahibedir ve evlenmesi yasaktır. Oysa Leandros, ne pahasına olursa olsun Hero'ya kavuşmak istemektedir. Bir gece kıyıdan Kule'ye bakarken, Kızkulesi'nin tepesinde bir ateşin yandığını görür. Hero, elindeki meşale ile Leandros'a yol göstermektedir. Durgun denize, ayın parlak ışığı eşlik eder. İyi ve dayanıklı bir yüzücü olan Leandros, Hero'ya kavuşma hayaliyle Boğaz'ın sularına atlar. Var gücüyle yüzmeye başlar ve Kule'ye varır. İki genç, o gece aşklarını kutsarlar.

Kızkulesi o günden sonra her gece iki gencin gizli aşkına ve yasak sevişmelerine tanıklık eder. Leandros, fırtınalı bir gecede, biricik aşkı Hero'ya kavuşmak için Boğaz'ın azgın sularına bırakır kendini. Hero da her gece olduğu gibi meşalesiyle, Leandros'a yol gösterir. Ancak Hero'nun, biricik aşkına yol gösteren meşalesi rüzgarın da etkisiyle söner. Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros, nereye doğru yüzeceğini bilemez ve Kule'den gittikçe uzaklaşır. Yorgun ve bitkin düşen Leandros daha fazla dayanamaz ve Boğaz'ın karanlık sularında kaybolur. İçini kaplayan dayanılmaz endişe ile sabaha kadar sevgilisini bekleyen Hero, Leandros'un cansız bedenini karşı kıyıda görünce, bu acıya dayanamaz ve kendini Kızkulesi'nden Boğaz'ın sularına bırakır."

" Evet Ceylin bu efsane hakkında ne düşünüyorsun kızım?"

Önümde didiklediğim kağıdı bırakıp hocaya döndüm.

" Bana saçma geliyor hocam. Bir aşkın varlığı yani hissedilen duygu hiç bir insanda bu kadar fazla olmaz. En azından bunun örneklerini günümüzde görüyoruz. Bu da insanların yaşanan olaylara duygusallık katmak amacıyla uydurdukları hikayelerden biri."

Hocalar artık bu cevaplarıma alıştıkları için şaşırmıyorlar.

" Evet sınıfınıza yeni gelen Aren arkadaşınızın da bir düşüncesi var galiba."

Sınıfımıza yeni gelen mi? Kim geldi ? Bakışlarımı çevirip baktığımda sabah ki gözler beni buldu.

" Bende arkadaşıma katılıyorum. Aşkı tam anlamıyla hisseden azdır. Ben onlardan biri değilim. En azından hissettiklerim arasında aşk yok. Yani bu abartılmış hikaye bana da saçma ve anlamsız geliyor."

" Düşüncelerini bizimle paylaştığın için minnettarız.Yolumuzu aydınlattın." diye sert bir bakışla cevap verdim. O anda zil çaldı. Bu çocuğu hiç sevmemiştim. Gözlerinde buz gibi bir soğukluk vardı. Aynı benim gibi. Kendini beğenmişin teki olması umrumda değildi çünkü burada benim sözüm geçerdi.

&

Son ders için sınıfa geldiğimde kitabımın arasına bırakılmış bir not buldum;

Bulutlara dokunabilirdim, uçabilseydim eğer.
Uçamıyorum, ama sen çok gerçeksin. Ellerin gerçek, sonra yüzün.
Sana dokunuyorum, bulutlar bile aşağıda kalıyor.
Nasıl bir şeysin, bu nasıl gülüş, nasıl düş..
France 1937

Notu cebime koyup kulaklığımı takıp uyudum. Çıkış zili çaldığında montumu giyip ellerimi cebime koydum ve çıkış kapısına doğru yürüdüm.

Çantamdan çakmağın çıkarıp, cebimdeki notu aldım son kez okuyup tutuşturdum.Bugün ki oyuncağım Berk olacaktı. Yanıma yaklaşırken dudaklarımda sahte bir gülümseme vardı.

" Geldim." deyip gülümsedi.Yaklaşıp dudağından öptüm.

" Hadi gel. Bugün çok eğleneceğiz." deyip hırkasından kendime çektim. Gözlerim arkada bana bakan buz gözlere kaydı. 1 saniye sonra oyunuma tekrar dönüp Berk'le ilgilendim. Sigaramı çıkarıp yakarken içimde hep yaşadığım o tiksinti vardı.


Sepya Mavisi ( Askıda )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin