bölüm; dört | "kusursuz"

143 38 199
                                    

Ya bölümleri kısa ve ucu açık bir şekilde bırakıyorum ama devam ettirirsem sıkmaktan korkuyorum...

Keyifli okumalaar♡

*

Noah Martin, korkularıyla yüzleşmeye cesaret edemiyordu. Etse bile sonunda mutlaka canı yanıyor, ya da korkusunun üstesinden gelemiyordu. Defalarca kez denemişti, korkularına yürümek onları yenmenin en kolay yoluydu fakat bunu başaramıyor, bir yerden sonra pes etmek zorunda kalıyordu.

İnsanların gözlerinde kusursuzdu. Mükemmeliğin vücut bulmuş hali olarak kendini tanıtıyor, bir nevi kendisini ilâhlaştırıyordu. Bu çok basitti çünkü.

İnsanlar kandırılmaya muhtaçtı.

Noah Martin bunu kolayca başarıyor, kendini üstün gösteriyordu. Tabii bir de dış görünüş devreye girince, insanlar ona âdeta bir tanrı gibi davranıyorlardı. Fakat kimse onun kafasının içini, asıl kendisini, korkularını ve daha birçok şeyi bilmiyordu.

Noah Martin, kusursuz değildi.

İnsanların gözlerine çizdiği görünümden oldukça uzaktaydı. Hiçbir şeyden korkmazdı. Hiç değilse çizdiği görünüm buydu. Oysa o kadar çok şeyden korkuyordu ki...

Palyaçoyu görünce oradan uzaklaşma sebebi de buydu. Etrafta onlarca insan vardı. Eğer birisi görseydi ellerindeki titremeyi, gözlerindeki korkuyu, kimse ona eskisi gibi davranamayacaktı.

Bu onu korkutmuyordu. Tekrar başa sarabilirdi olan şeyleri. Kendini tekrar ilâhlaştırabilirdi. Noah Martin kendisini yüceltip, etrafındakileri kolayca alf sınıflara dizebilirdi.

İnsanlar, kolay kanardı.

Kendilerini yöneten ve yönlendiren bir çobana ihtiyaç duyarlardı.

Noah Martin'i ise korkuları yönlendiriyordu.

İstediği bu değildi elbette fakat buna engel de olamıyordu. Kırmızı ve yuvarlak burnu, bembeyaz boyalı suratı, yüzünün neredeyse yarısını kaplayan kırmızı gülümsemesi öylesine ürkütücü geliyordu ki ona, kendini kontrol etmesi güçleşiyordu.

Normal şartlar altında karşısındaki insanın duygularını rahatça okuyabilirdi. Bu konuda oldukça gelişmişti çünkü kendisinin de içinde yaşadığı duyguları ve dışarıdan görünüşü birbirinden zıttı. Palyaçolar onu korkutuyordu çünkü onların yüz ifadelerini anlayamıyordu. Ne hissettiklerini, aslında mutlu olup olmadıklarını farkına varamıyordu. Her daim yüzlerinde sahte bir gülümseme oluyordu ve bu ona göre oldukça ürkütücüydü.

Noah, nadiren duygularını kolayca dışarı vurabilirdi. Zaaflarını kimseye göstermezdi. Hatta korkularının üzerine yürüyüp, onları yenmek isteme sebebi de buydu.

Korku, zaaf demekti.

Zaaf ise çevresindeki insanlara verilen bir malzeme...

İnsanları zaafları var ederdi oysaki. Zaafları, korkuları ve daha birçok şey. İnsanlar bunlarla var olur ve yok olurlardı. Eğer bunlar da olmasaydı, yaşamalarının bir anlamı kalmazdı.

Noah Martin, bunu hiçbir zaman anlayamayacaktı...

*

YORGANLAR BİZİ KORUYAMAZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin