3

625 53 28
                                    

"Lale,çok güzel oldun bebe!"

Giydiği ip askı lila renk elbisesi ona çok yakışmıştı.Nazikçe teşekkür etti.Ben ise hala ne giyeceğime karar verememiştim.

Lale'nin evinde,yanıma aldığım birkaç elbiseye kararsız ve hüzünlü bakışlar atıyordum.Balo birkaç saate başlayacaktı ve Berkan ikimizi almaya gelecekti.

Barış da Çisem'i bırakacakmış.Banane ne yaparsa yapsın.

Ben böyle düşüncelere dalmışken gözümün önünde duran askıya bakış attım.Lale elindeki elbiseyi bana gösteriyordu."Aycan,kesinlikle bunu giymelisin."

Elinde tuttuğu siyah mini elbiseye gözlerimi kısarak baktım.Sonuçta bugün Çisem de orada olacaktı ve eminim ki çok daha gösterişli giyinecekti.Bazılarına kimin daha güzel olduğunu kanıtlamak fena olmazdı.

Ah,ne diyorum ben!

Düşüncelerimden ufak süreliğine duyduğum utançla elbiseyi kaptığım gibi banyoya girdim ve giyinmeye başladım.

Lale saçlarıma düz fön çekerken ben de makyajımı yaptım.İkimiz de hazır olduğumuzda Berkan'ı aradık.

Berkan gelip bizi aldı ve davet yerine doğru yola çıktık.Oldukça gösterişli bir mekandı.

İçeri geçtiğimizde Berkan hemen Barış ve Çisem'in oturduğu masayı gördü ve bizi oraya ilerletti.

Barış ayağa kalkıp Lale ve Berkan'la sarıldıktan sonra gelip bana da sarıldı.Kulağıma eğilip "Hoşgeldin Aycan." dedi.Ayrılıp gözlerime baktığında beni baştan aşağı süzdü ve "Çok güzel görünüyorsun." dedi.Tam teşekkür edecekken güzel anlarımın katili Çisem yırtık sesiyle Barış'ı yanına çağırınca Barış derin bir nefes aldı ve ellerini belimden çekip Çisem'in yanına döndü.

Beni güzel bulmuştu değil mi?Buna tekrar tekrar düşebilirdim.

Masaya ilerledik ve yerlerimize oturduk.Ortamda anlayamadığım bir gerginlik vardı ve Barış-Berkan ikilisi sürekli göz göze geliyordu.Lale ise oldukça rahattı.

Fön çekilmiş saçlarıma ellerimle şekil verirken lüks salona göz attım.Tüm davetliler şıklık yarışına girmiş gibiydi.Sıkıntıyla önüme dönünce hep bakmak istediğim o mavilerle göz göze geldim.Bakışlarında parıltı beni mutlu etmişti.Ona gülümseyip bakışlarımı önüme indirdim.Takım elbise ona çok yakışmıştı.

Sahneye orta yaşlarda bir adamın çıkıp davetle ilgili konuşma yapmasıyla bunun Çisem'in babası olduğunu anlamıştım.

Geçen sıkıcı zamanın ardından eve gitmek istiyordum.Davet o kadar bunaltmıştı ki beni şu an pijamalarımla dizi izlemeyi bu ortama tercih ederdim.

Babası Çisem'i çağırdığında Çisem masadan kalktı ve babasının yanına ilerledi.Berkan Lale'yi alıp Barış'a "Biz de Necla hanımla görüşelim." dedi hafif yüksek bir sesle.Barış kafasını sallayıp ceketini çıkarttı.Masada ikimiz kalmıştık.

"Sıkıldın sanırım."

Duyduğum erkeksi sesle Barış'a döndüm.Onaylarcasına kafamı salladım.

"Ben de çok sıkıldım.Ama buraya katılmaya mecburdum."Sonra gülümseyip devam etti."Hem gecemi güzelleştiren bir detay var,ricamı kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim."

Nefesim hızlanırken kocaman gülümsedim.O kadar güzel konuşuyordu ki kalbim istemsizce hızlanıyordu.

Ama tabi ki tavrımı korumalıydım.

"Aa,sen mi davet etmiştin?Ben Lale çağırınca kıramadım,geldim."Yalan.

"Ama Lale başta istemediğini sonra benim gelmeni istediğimi söyleyince kabul ettiğini söylemişti."

Öyle mi söylemiş?Canım arkadaşım benim.

Yüzümdeki sırıtışı silmeden Barış'a bakmaya devam ettim.Diyecek cevabım yoktu.

O sırada Barış saatine baktı ve birden ayaklandı.Buçocuk bir anda ayağa kalkmayı alışkanlık haline getirmişti sanırım.

"Benim bir işim var...On beş dakikaya gelirim." dedi ve aceleci bir tavırla salonun arka tarafına yürüdü.

İçimdeki meraklı Aycan'a susmasını söylesem de başımın etini yemesine daha fazla dayanamadım ve Barış'ı takip etmeye başladım.Bu yaptığımdan her ne kadar utansam da meraklı yanıma söz geçiremiyordum.

Salondan çıktığında yakalanmamak adına nereye gittiğini izleyip onun gittiği yere gidecektim.Dev bir binaya koşar adım girdiğinde buranın bir şirket olduğunu fark ettim.Muhtemelen Çisem'in babasının şirketiydi.

İçeri girdiğinde ben de elimden geldiğince hızlı adımlarla peşinden şirkete girdim.Asansöre bakış attığımda 14. katta durduğunu gördüm.

Cidden mi?

Şimdi çağırsam gelmesini beklemek uzun sürerdi ve yakalanabilirdim.Tüm gücümle merdivenleri çıkmaya başladım.

14. kata geldiğimde nefes nefese kalmıştım.Uzun bir koridor ve sayısız kapı beni karşıladığında bu katın diğer katlardan daha farklı olduğunu gördüm.

Sıra sıra kapıları denemeye başladığımda çoğu kilitli ve açık olanlar da yatak odası tarzındaydı.Acaba arada sırada çalışanlar burada yatıya mı kalıyordu?

Merakla bir diğer kapıyı deneyip açtığımda burada diğer odalardan farklı olarak bir bilgisayar masası ve kasa olduğunu gördüm.Tam o anda yanımda havaya kalkan vazoyla gözlerimi sımsıkı yumdum ki burnuma dolan muhteşem kokuyla Barış'ın burada ne aradığını sorgulamaya başladım.

"Aycan...Sen miydin?" deyip kapıyı kapatan uzun adama meraklı bakışlar atıyordum.Hem 14 kat çıkmamın hem de az daha kafama vazo yiyecek olmamın etkisiyle nefes alış-verişlerim hızlanmıştı.

"Burada ne arıyorsun?" diye sordum merakla.Mavi gözleri beni baştan aşağı süzerken sorumu cevapsız bırakıp "Asıl sen burada ne arıyorsun?Beni mi takip ettin sen?" dedi sert bir sesle.

Evet desem çok mu abes kaçardı?

Kafamı hafifçe salladığımda alnını sıvazlayıp nazikçe kolumdan tuttu."Sonra konuşacağız bunları civciv,şimdi kimseye yakalanmadan çıkalım buradan."

Kapıyı açtı ve asansöre doğru adımlarken tekerlekli araba sesi duymamızla Barış da adımlarını durdurdu.Sesli bir küfür ederken beni kendine çevirdi ve "Beni tanıyorlar,görmemeleri lazım." dedi.

"Ne yapacağız peki?" adım sesleri duymamızla beni duvara yasladı ve önümü tamamen kapattı.Dibime kadar girmesiyle çizmek istediği imajı anlayabiliyordum.Şu an dışarıdan öpüşüyor gibi görünüyorduk.Adım sesleri yaklaştıkça Barış aramızda tek nefeslik mesafe kalana kadar yaklaştı ve ellerini belimde birleştirdi.

Dokunduğu yer alev almıştı.

Gözleri gözlerime tırmandığında bu kadar yakından kokusunu soluyor olmak beni mest etmişti ve aralık dudaklarımla onu seyrediyordum.

Ellerim bilinçsizce kaslı kollarına tutunduğunda kurumuş dudaklarımı yaladım ve Barış'ın yutkunduğunu gördüm.

Belimi saran ellerinin baskısı artarken mümkünmüş gibi daha da dibime girmişti."Kendimi zor tutuyorum civciv.Daha da zorlaştırma." dedi kısık sesiyle.

Temizlik görevlisi çoktan gitmişti aslında fakat biz bu çekimden kopamıyorduk.Her şeyi unutmuştum,sadece Barış'ın dudaklarına kavuşmak istiyordum.

Barış o kadar yakınımdaydı ki konuşsa dudaklarımız birbirine değecekti.Kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissediyordum.Ta ki o sesi duyana kadar...

"Ne yapıyorsunuz siz burada?"

Aycan ve Barış'a bir mesajım var.
Keşke bu kadar yakışmasaydınız da bu bataklıktan kurtulabilseydim.
tşkler🥺oy ve yorumlarını bekliyorum🙏🏻

Souvenir |AyBarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin