0.3

1.6K 236 157
                                    

"Hyung. Anlamıyorsun. O bebeğe ihtiyacım var. Bak orada küçük evler de vardı, hani taşınacaktınız? N'olur oraya yakın bir yerlere taşının ya n'olur?"

"Adam seni başından kovmak için ne kadar uğraştı acaba? Sen gelmiş oraya taşının da her gün size gelip onu göreyim diye düşünüyorsun."

Elimdeki pembe limonatamı beyaz mermere bıraktım. "Sevmediyse sevdiririm hyung. Gerçekten aradığım kişi diyorum sana. Lütfen! Rüyamda birini görmüştüm ya, düştüğümde beni kaldırmıştı ama yüzünü değil sırtını görmüştüm sadece." Minho hyung bana 'devam et kesin inanırım' bakışları atarken yavru köpek gözlerimi takındım.
"Oydu işte. Yemin ederim ki oydu. Nerede görsem tanırım o sırtı."

"Anlat, anlat. Daha ne kadar saçmalayabilirsin diye düşünüyorum."

Oflayıp ayağa kalktım ve mutfak masasında kağıtlarla uğraşan Jisung'a baktım. Dün geceden beri Minho hyung dan kaçınıyordu. Minho hyung da biraz tuhaftı, ama Jisung kadar değil.

"Acıktım ben."

"Yemek ye." Minho hyunga göz devirip Jisung'un dikkatini de çekmek için boğazımı temizledim.

"Acıktım, Jisung."

Kafasını kaldırıp gözlerime baktı sabır dilenir gibi. Sövdük sanki mk. "Ne?"

"Acıktım diyorum!"

Kalemini sertçe masaya bırakıp elini sarı saçlarının arasından geçirdi. "Gel beni ye! Ne yapayım acıktıysan?! Yemek yap."

"Seni yemesi gereken ben değilim."

"Felix." Jisung'un uyarı sesiyle susup dudağımı büzdüm. Jisung şarkı sözü yazan kağıtlarla uğraşmaya geri dönerken Minho hyung hiç kendinden taviz vermeden bulaşık makinesini boşaltıyordu. Ben de salak salak elimdeki pembe limonatayla ikisini izliyordum.

Boşalan bardağımı sertçe tezgaha bırakıp kaşlarımı çattım. "Yeter bu kadar!"

Minho hyung yerinde sıçradığı için bana sövdüğünü hissedebiliyordum. "Tezgahı kıracaksın lan! Düzgün koysana şu bardağı!"

"Pizza sipariş ediyorum!"

"Ben yemeyeceğim." Jisung kafasını kağıtlardan kaldırmadan mırıldanmıştı. Of Jisung. Bezdirdin beni Jisung. Ağzına Minho hyungun lacivert saçları girsin Jisung.

"Yiyeceksin!"

"Ben de yemeyeceğim."

Minho hyung da mırıldanınca ayağa kalktım. Şunları silkmem lazım bir dakika.

"Açsınız ki. Aç-sı-nız. Beni çıldırmak mı istiyorsunuz siz?! Siz aç-sı-nız. AÇSINIZ İŞTE BE! BİRBİRİNİZE AÇSINI-"

Jisung koşarak gelip ağzımı kapatsa bile ne demek istediğimi herkes biliyor değil mi?

Biliyor, biliyor.

"Felix kes saçmalamayı artık! Tamam açız, ve pizza yiyeceğiz! Git sipariş et! Sesini de kes!"

Kafamı sallayıp Jisung'un ellerini tuttum. "Kesmiyorum be! Minho hyung da biliyor işte! Hyung bir şey de!"

Minho hyung biz kavga edecek duruma gelmişken bile omuz silkip bulaşık makinesinin kapağını kapatırken cevapladı. "Kaşınıyorsun Felix."

"Kör müsünüz?! Dün kesin bir şeyler oldu ama görmezden geliyorsunuz! Hyung bir şeyler yap!"

Jisung rahat durmadığı için onu arkasındaki Minho hyuna ittim ve kucağına düşmesini gururla izledim. Tabii, Minho hyungun çatık kaşları bunun pek de iyi bir karar olmadığını bağırıyordu.

just taste my cakes and you're in love, changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin