Hoseok fırından yeni çıkardığı kakaolu keke bakarak gülümsedi. Ne kadar da güzel bir kek böyle tanrım. İlk denememde yaptim üstelik.
Bunu söyledikten sonra masanin üzerinde duran kömür karası olmuş 4 keke bakıp dudak büktü. Tamam belki ilk denemem olmayabilir...Ama ne yapayım canim kakaolu mu yoksa yanmış mı anlamak çok zor..
Dilimlediği keki tabaklara koydu. Ve komsularina götürmek için neşeyle dışarı çıktı. "Umarim beğenirler." Yan ve çarpraz komşusuna verdikten sonra karşı komşusunun da ziline bastı. Yoongiyi gördüğünde ise neredeyse küçük dilini yutacaktı. Sadece iç çamaşırlarıyla kapıyı açmış olan yoongi de bir o kadar şaşırmış gözüküyordu.
Hoseok hemen elleriyle gözlerini kapattı. " seni bu halde gördüğüm için özür dilerim minmin.Bir dahakine daha dikkatli olacağım."
Yoongi , hoseokun sapsalligina gülümsedi. "Neden buradasın hoseok?"
Hoseok yavaşça gözlerini açtı. Komşum sen misin bu gercekten kader olmalı. Tanri ikimizin karşılaşmasını istiyor bence.
Yoonginin yuzundeki şirin gülümseme bir anda yok oldu. "Burasi taehyungın evi..."
"Taehyung mı?"
Yoonginin gülümsemesinin yok olmasına karşılık Hoseokun yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Komşusunun Taehyung olmasi onun için
gerçekten mutluluk vericiydi. Keki yoonginin eline verdikten sonra. Kapidan iceri bakmaya çalıştı. Yoongi bunu fark etmiş olacak ki geriye çekildi. İceri gir hoseok...
Madem bu kadar ısrar ediyorsun gireyim bari...
Hoseok taeyi bulmak için evin her kosesine bakmaya çalıştı o sırada kalın bir ses dikkatini dağıttı.
"Beni mi arıyorsun yoksa?"
Hoseok gülümseyerek arkasını döndü.
"Sana kek yaptım ... ben senin karşı komşunum da "Tae , gülümseyerek yoongiye bakti ve elindeki kek tabağını alıp "benim için demek.." diye fısıldadı. Daha sonra ise hoseoka kahve ikram etmeye çalıştı. Yoongi kesinlikle Taenin bu tavırlarına sinir olmuştu. O çıkarı olmadan bir şeyler yapacak biri değildi. Muhtemelen Hoseokun melek olduğunu düşünüyordu ve onu kendi çıkarları için kullanacaktı. Fakat yoongi biliyordu ki hoseokun melek olmasi imkansızdı... sadece iyi bir insandi hepsi bu.
Yoongi bir süre sonra iç çamaşırlarıyla olduğunu hatırladı. Utanmıştı. Üstünü değiştirmek icin odasina gidecekken tae onun kolunu yakaladı
"Önemli değil yoongi hava cok sicak değil mi ?"
Bunu söyledikten sonra tişörtünü cikarip hoseoka baktı. Hoseokun yudumladigi kahve bir anda boğazında kaldı ve öksürmeye başladı.
Taehyung belli olsun diye kaslarini sıkarken yerine oturdu "hava gerçekten sıcak"
Yoonginin sinirden elleri titriyordu. Taehyungın tişörtünü alıp kafasina attı.
"Giy şunu . Sen alışkınsındır sıcağa."
Taehyung gülümsedi. Bahsettiği sıcak muhakkak cehennem sıcağıydı. Taehyung tişortunu giyerken yoongi de sinirle odadan çıktı. V ise onun arkasından bağırdı.
"Sanki sen alışkın değilsin."
...Odadan çıkmış olsa da aklı hala oradaydı. Ne konuşuyorlardı...neler yapıyorlardı onlarla kalmasi gerekirdi fakat orada kalmayı istemiyordu.
Kendini yatağa bıraktı ve hoseokun yüzünü hayal etmeye başladı. Kalp şeklinde dudakları..burnu...gözleri.. tam olarak bir sincapa benziyordu. Fark etmeden yüzündeki gülümseme yayılmıştı bile . Kulağına Hoseokun o tatlı sesi geldi. " ne yapıyorsun min min? "
Minmin mi diye geçirdi içinden. Şapşall. Ayaklarıyla yataği tekmelemeye başladı bir yandan da hoseokun kendisine sarılırken seni seviyorum minmin dedigini hayal ediyordu. Yatağı tekmeleyip dönerken hoseok ve taenin kapinin önünde kendisine baktığını fark etti. Ve kendini yataktan aşağı bıraktı.
Sırtı çok acımıştı. Lanet olsun insan duyuları..
Kufur edecekken hoseoka baktı. Çok tatli duruyordu. Tekrar gülmemek için dudaklarini birbirine bastırıp ayağa kalktı.
Tae , yoongiye sert bir bakış attı.
"Bir sorun mu var ?"
"Senden başka ne sorunum olabilir benim ?"
"Haddini aşıyorsun Yoongi!"
Taehyung in sesi gerektiğinden gür çıkmıştı. Hoseok irkilip geri çekildi. Taehyung Hoseoka baktı. Sinirli gözüküyordu.
Hoseok , Taeyi itip dış kapıya doğru yürüdü. Tae ise onun peşinden gitti. Yoongi ise taenin ona zarar vermesinden korkup peşlerinden koştu.Hoseok kapiyi açıp çıkacakken Tae onu durdurdu. Sırtından tutup duvara itti. Sırtı duvara çarpmıştı... böyle davranmaya nasil cüret edebilirdi. Yoongi bir daha ona dokunmasina izin vermeyecekti. Tam o sırada Taehyung ellerini Seokun saçlarında gezdirdi. Hoseok ise hicbir sey demeden itiraz bile etmeden sadece gözleri kapalı duruyordu. Tae ellerini saçlarının arasinda gezdirirken bir yandan da fısıldıyordu. " özür dilerim hoseok...seni korkutmak istememiştim."
Özür mü ? Normalde asla ÖZÜR dilemezdi. Yoongi bunu düşünürken Taenin dudakları , hoseokunkilerle buluştu. Yoongi gözlerini kapattı. Bunu görmek istemiyordu. Odasına doğru gitmek icin arkasını döndüğünde ise Hoseokun sesini duydu. "Sanirim seni seviyorum Taetae"
Bu doğru olamazdı. Bu benim hayalim diye geçirdi içinden ..Ellerini sıktı... Bildiği gerçekler yüzüne çarpıyordu... Şeytanların böyle hayalleri olmazdı ......
Hoseok, saat 10 civarında Taeyi görmek için onun barina gitti. Tae , onu görünce en etkileyici haline bürünüp göz kırptı.
Taenin cazibesi bir meleği bile etkileyecek güçteydi. Şu ana kadar ona karşı koyabilen sadece bir kişi olmuştu... Hoseok ile olan ilişkisi de tam istediği gibi gidiyordu.
Hoseok, taenin ona özel olarak getirdiği elma suyundan bir yudum aldiktan sonra "seni günahkar" diyen sesle irkildi. Yanina baktı. Baş meleği görmeyi beklemiyordu. Başını eğerek selam verdi. Jimin yapmacik bir şekilde gülümsedi. Buraya gelmemeliydin ne yaptığını saniyorsun? Aşık oldum dedi Hoseok. Park jimin gözlerini kıstı. İnsanlar asik olmak için 30 sene bekliyor ve sen insan olduğun ilk gunde mi aşık oldun. Jung bu imkânsiz ve mantıksız .
Hoseok omuz silkti. Jimin biz bir meleğiz. Meleklerin gercek olmasi da mantıksız değil mi sence?
Park jimin gozleriyle hoseokun içtiği şeyi işaret etti. "Elma suyu mu ?"
Hoseok gulumseyerek bardağını ona uzatti. "Tadi cok güzel."
Jiminin elma suyundan bir yudum almasıyla Taehyungı gördüğü için geri püskürtmesi bir olmuştu.
Taehyung hızla jiminin yanina geldi. " ne ariyorsun sen burda? hemen defol"Jimin gülümseyerek karşılık verdi. " biraz daha nazik olamaz mısın?"
Taehyung , jiminin pembe tişörtüne yapıştı. "Lanet olsun sana park jimin. Beni mahvetmeye çalışıyorsun ama ben seni mahvedeceğim. Ayaklarima kapanacaksın. Şeytana yalvaracaksın"
Jimin gülümsemesini bozmuyordu. "Beni affet eski aradaşım. Lakin sen çoktan mahvolmuşsun."
"Ne diyorsun lan sen?"
Taehyung , jiminin suratına büyük bir yumruk attı. Jimin eliyle yanağını kapatırken yaraları birer birer iyileşti. Sendeleyerek ayağa kalktı. Elini şaklattı ve insanlar olduğu yerde kıpırdamadan dona kaldılar.
Onlari izleyen jung hoseok ve bara yeni girmekte olan min yoongi de donmuşlardı. Taehyung irkildi. Hoseoka baktı. Hoseokunda diğer insanlardan farkı yoktu. Onun melek olduğuna dair olan inancı bir anda kayboldu. Yüzünü buruşturdu "Lanet insanlar"
Jimin elini kaldırdı. Eliyle birlikte kim taehyungta havaya kalkmıştı. Taehyung onun kendini duvara fırlatmasını bekledi.
"Canımın aciyacagini mi düşünüyorsun?" Jimin gülümsedi ve taehyungi yavasca yere bıraktı. "Bir daha hoseoku rahatsiz etme taehyung"
Kim taehyung siyah gömleğinin yakalarini duzeltti."onu nerden tanıyorsun bilmiyorum ama istedigim sey zaten onda değil. Şimdi terk et barımı."
Jimin elini şıklattı. Her sey eski haline döndüğünde yavaşça kapıdan çıktı ve gitti.....
Jung Hoseokun iş görüşmesi için gittiği okulda ilk gördüğü kişi Müdür Joon olmuştu.
"Ah jung bey . Lütfen şöyle oturun. Yoongi sizden çok bahsetti. Kendisi benim çocukluk arkadaşım olur."
"Ya oyle demek.."
Hoseok , namjoonun anlattiklarini pek takmadan özgeçmişini uzatti. Uzatmadan önce bir goz atmisti ve orada yazanlara şok olmuştu. Bir suru okul ismi vardi.Tabii ki de hoseokun oyle deneyimleri yoktu. Fakat her zaman arkadaşlarına dünyadan duyduğu hikayeleri , siirleri ve efsaneleri anlatirdi. Arkadaşları tanrı ve melekleri hakkındaki hikayeleri cok severdi. Fakat jung hoseokun en sevdigi tür duygu yüklü şiirlerdi.
Eski zamanlarini hatirlayinca yuzunde ufak bir gülümseme oluştu.
"Ozgecmisiniz gercekten çok etkileyici jung bey. Min yoongi de sizin edebiyat öğretmeni olarak...."
Hoseok namjoonun lafini böldü.
"Lutfen sadece ozgecmisime bakın."
Müdür joon gülümsedi. " Öyleyse pazartesi işe başlayabilirsiniz Jung bey."
Joon ve seok el sıkışarak ayrıldılar.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Tear Of The Angel //𝚜𝚘𝚙𝚎
FantasíaOndan nasıl nefret edebilirim ki? O bir melek...Yine de bazen yürürken ölmüş olmasını diliyorum.