Özgür elimden tutmuş beni sürüklüyordu. Ne yapacaktı ki benle. Of delircem
_ özgür
_ ne var
_ elim acıyor
Dönüp bir bana bir elimize bakmıştı ve elini az da olsa gevşetmisti.
_ özgür
_ yine noldu deniz
_ nereye gidiyoruz
_ gidince görürsün
_ ya abim yada babam görürse? İkimizide öldürürler
_ hiç sanmıyorum dedi gülerek
_ özgür
_ deniz sus artık
_ nereye gittiğimizi demezsen yol boyunca hiç susmam bilgin olsun sen karar ver.
_ evime gidiyoruz
_ neee
_ duydun
_ saçmalama evinde napcaz of özgür benim erkeklerle konuşmam bile yasak beni evine götürüyorsun delirdin mi sen
_ deli olmadığımı kim demiş
_ özgür lütfen bırak beni ne istiyorsun ne yapcaz evinde
Aniden durmuştu anlaşılan çok konuşmuş cidden deli etmişti. Ters ters gözlerime bakıyordu .
_ bir daha bak ciddiyim deniz bir daha o ağzını açarsan üzülen sen olursun
_ korkuyorum dedim sessizce
_ benden korkma
İçimden nasıl korkmayayım diyordum daha dün tanıştığım bir erkeğin evine zorla götürülüyordum. Özgürün arabasına binmiş gidiyorduk şuan yarım saat geçmişti sanırım. Gözlerimi yoldan çekip özgürü incelemeye başladım simsiyah saçları yumuşacık duruyor çok hafif sakalı ise ayrı bir hava katıyordu. Öyle bir dalmıştım ki geldiğimizi bile fark etmemiştim. Özgür bana göz kırpıp inmişti. Bende peşinden inip etrafı incelemeye başladım. Çok tatlı zarif bir eve gelmiştik bahçesinde kocaman bir havuz vardı ve heryer de papatyalar vardı oldukça göz kamaştırıyordu. Ben evi incelerken özgür kapıyı açmıştı. Hemen peşine takılmıştım acaba içi nasıldı evin. Özgür ayakkabı ile girdiği için bende çıkarma zahmetine girmemiştim. Evin içine girdiğimiz de evin dışarıya göre ne kadar renksiz olduğunu fark etmiştim sanki bahçeye bir kız eli deymiş ama evin içine bir buz kütlesinin eli deymişti yani özgür. Evin heryeyi siyah griydi ama çok da kötü durmuyordu. Sadece başka hiç renk yoktu yukarı kata çıkan kocaman simsiyah bir merdiven vardı ev de en çok dikkat çeken şey oydu çünkü simsiyah gölge gibi duruyordu mesela lavaboya gitmek isteyen yada gece susayan merdivenden aşağı inmek istese merdiveni göremezdi bile simsiyah şey karanlıkta yok olurdu kesin. gözlerimi zorda olsa evden çekip özgür e bakmıştım o da bana bakıyordu sanki ne diyceğimi bekliyordu.
_ evin çok güzel miş
_ biliyorum.
Ego yığını işte başka nasıl bir cevap alacaktım ki zaten.
En sonunda dayanamayıp
_ eee buraya niye geldik özgür bey?
_ bende sormanı bekliyordum çok acıktım
_ anlamadım
_ açım diyorum sana
_ yani niye geldim buraya?
_ bana yemek yapacaksın deniz
_ ben mi
_ başka deniz var mı burda
_ şaka mısın bunun için mi son dersime girmedim ben
_ bir gün boyunca ben ne dersem yapacaktın de mi
_ böyle birşey istiyceğini bilmiyordum
_ öğrenmiş oldun hadi sallanma şuan o kadar açım ki seni bile yiyebilirim
_ yuh özgür
_ hadi Deniz
_ mutfak nerde
_ gel benle
Özgür ü takip edip mutfağa gitmiştim . Yine beni simsiyah bir mutfak karşılamıştı.
_ ne istersiniz özgür bey
_ imm sen çok neyi seviyorsan onu
_ ben aç değilim
_ sana aç mısın diye sormadım ki
_ her neyse tamam.
Ne yapacağımı kafamda oluşturmaya başlamıştım .
Tavuklu pilav
Mevsim salatası
Cacık
Kızarmış tavuk ve biber
Tatlı olarak da çikolatalı ıslak kek yapmaya karar vermiştim.
İlk önce dolaptan işime yarayacak herşeyi çıkarttım. Güzelce yıkayıp doğradım. Tavuklarımı kaynatıp suyu ile güzel bir pilav yapmıştım kokusu çok güzel geliyordu. Mevsim salatası ve cacık fazla zamanımı almamıştı. Onlarda bitince patates ve biberlerimi güzelce kesip fırına verdim. Onları pişmeye bırakırken çikolatalı kekim yapmaya başladım. Kekin herşeyi tamam di şuan. Fırında ki patateslerin pişmesinj bekliyordum. O pişirken özgüre baktım mutfak masasına oturmuş hem telefonuna bak arada beni kontrol ediyordu. Özgüre göz devirirken fırından mis gibi koku gelmeye başlamıştı. Güzel yemeğim sonunda pişmiş ti onu çıkarıp kekini dikkatlice koymuştum. Kek pişmeye başlarken masayı kursam iyi olurdu. Ama bir sorun vardı servis tabaklarına boyum yetmiyordu. Kaç kere zıpladım bilmiyorum ama nefes nefese kalmıştım. Tam pes etmişken üstten başka bir kol uzanmıştı. Özgür tabakları masaya uzatırken bana oldukça yakındı. Tam hemen yanından geçicekken
_ benden kaçma deniz demişti.
_ senden kaçmıyorum özgür
_ emin misin deniz diyip biraz daha yaklaşmıştı kalbimin sesini duyduğuna emindim. Tam biraz daha yaklaşcakken yanık kokusu gelmeye başlamıştı.
_ özgür çekil kekim diyip fırına koşmuştum. Oh diye nefes vermiştim çok da birşey olmamıştı. Kekimi fırından çıkarıp bıçakla delik açmıştım etrafına üstüne yaptığım çikolatalı sütümü dökmüştüm. Sonunda kekimde hazırdı. Masayı özgürün yardımı ile kurmuştuk şimdi de güzelce yiyorduk. Özgür hiç bir şey demiyordu. Dayanamayıp
_ eee nasıl olmuş yemeklerim
_ iyi
_ o kadar emek verdim sadece bumu yani özgür
_ napim deniz ödül mü alim sana hem eve alışsan iyi olur çünkü her gün yemeğimi sen yapacaksın.
Dediğine hic bir cevap vermemiştim az da olsa benim elimden yemek yemesi hoşuma gitmişti. Resmen hepsini yemiş yutmuştu. Kafamda yine çok fazla soru vardı. Özgür ün derdi neydj. Ve tuhaf olan niye yakın ama uzak gibi davranıyordu.
Özgür sonunda duyunca beni tekrar okulun önüne bırakmıştı. Tabi okul geldiğimiz de dağılmıştı. Özgür arabasına binip tekrar gitmişti görüşürüz bile dememişti. Buz kütlesi işte ne olcak. Okulda rastgele bir banka oturup dafneyi beklemeye başladım. Olanları ona anlatmak için yerimde duramıyordum. hayatım da ilk defa bir erkekle bu kadar yakın olmuştum. Tabi benim için yakınlık yan yana olmakdan ibaretti.
Ah özgür ah bir öğrensem senin şu sakladığın şeyleri bana çok benziyorsun demişti ben kime benziyordum ki aklım da ki saçma düşünceleri kafamda dağıtırken dafne sonunda okuldan çıkmıştı ve yanında Alp vardı ama o bugün okula gelmemişti ki yine bir saçmalığa selam vermiştim. Bir şeyler dönüyordu ve bu beni deli ediyordu.